12 Nisan 2018 Perşembe

THE TERROR(2018)



http://www.imdb.com/title/tt2708480/mediaviewer/rm121459968

Dizi aslında Dan Simmons adlı ABD'li yazarın aynı adlı Best Seller eserinden uyarlanmış. Yönetmeni Ridley Scott. Yakında sinema salonları azalar birecek gibi görünüyor. Eserin konusu da HMS Terror(https://en.wikipedia.org/wiki/HMS_Terror_(1813)) ve Erebus adlı iki keşif gemisinin 1800'lü yılların ortasında Kuzey Kutbu'nda kestirme ticari yol bulmak amacıyla geçit ararken kaybolması olayının üzerine kurgulanmış. Bu gemilerden hangisi olduğu bilinmeyen bir tanesi geçtiğimiz yıllarda Kanada ve Birleşik Krallık işbirliği ile tespit edildi. Kanada milli miras ilan edip işte bizim buralarda olmamız bilmem ne edebiyatı parçaladı filan(Dizide aptal insanların işe yararlılığı ile alakalı güzel bir kısım var). Her neyse kitabın Türkçe baskısına baktım ama bulamadım. Bilen gören varsa haber etsin lütfen.

Bundan sonrası dizi ile alakalı bilgiler içerir,


Diziyi bitirdikten sonra ertesi gün sabah uyandığımda içimden şu sözler geçti. "Senin gülüşünü sikeyim çomaroğlu çomar ezik Mr. Hickey!". Evet beni bu denli etkiledi bu dizi. Zaten daha ilk bölümden gemide tayfa olarak işe başlıyorsunuz. Böyle bir atmosfer ve oyunculuk var. 


Elbette gerçekte neler oldu bilinmiyor da bu kurguda olaylar John Franklin namlı(Bu adam gerçekte de yaşamış) hayal aleminde yaşayan gerizekalı bir birinci kaptanın aldığı hayalperest kararlarla başlayan bir trajedi(ne kadar tanıdık) ve sonrasında kılçıksız şerefsiz tuh hastası Mr. Hickey(Mürettebat listesi varmış ellerinde ama adamın günahını almayalım şimdi kurgu karakter belli ki çünkü olamaz böyle bir şey(!)) denen bir tipin her şeyi daha da beterleştirmesi üzerine başlıyor. Başlıyor dediysek bunu en az 5 bölümde filan anlatıyorlar. 


Dizinin konusu çok sade gibi görünse de karakterler gerçekten katmanlı, başlarna gelen işlerse katman katman. Sadece Mr. Hickey'de katman filan yok kendisi katıksız bir OÇ. Bu şekilde işlenmesine bayıldım çünkü ya işte şerefsiz ama çocukken başına ne gelmiş biliyor musunuz mıymıntısı yok hiç. Çünkü bıktık şerefsizliğe mazeret uydurulmasından artık. 


Bunun yanısıra dönemin sınıf ve köken farklılıklarına bakışı,denizcilik nasıl yapılır mesela denizcilikte doğru beslenebilmenin yeri ve önemi, keşif yapıyoruz fetih yapıyoruz heyyo neşesi ile yapılan katliamlar yerinde ve kör göze parmak olmayacak şekilde anlatılmış. Fakat bu duruma güya sağduyulu kalburüstü İngiliz aristokrasisinin sanki sıcak bakmıyormuş ve hatalardan hoşlanmamış  gibi gösterilmesi ne derece gerçekçi? 


Aynı zamanda İngiltere'deki aşağı sınıfın içinde bulunduğu hazin durumla ilgili de pek çok detay var. Yani öyle basit bir gerilim hatta korku dizisi değil aynı zamanda nitelikli  tarihi bir film. Ve inanılmaz kaliteli bir kurgu, senaryo, görüntü, müzik, oyunculuk kombinasyonu söz konusu. Ridley gözümden düştüydün ama hadi yine yaptın yapacağını.


Filmin içinde mistik öğeler de var ve bunlar da o kadar sade anlatışlmış ki çok sıradan şeyler gibi görmeye başlıyor insan bir süre sonra. Tabi özellikle son yıllarda gerek film dizi sektöründe hayatta kalma konulu estetikle harmanlanmış aşırı şiddet içeren filmler olsun gerek dünyadaki terör katliamları ve savaşlar olsun baya bir şeye alıştırılıyoruz gibime geliyor. Yani bunları bize savaşı kanıksatmak ve hayatta kalmak için her yol mübah mantığını kabullenmek için yapıyorlar paranoyası öyle çok da ölü doğan bir şüphe değil sanki. Fakat bu dizideki mesajta  mübah olur mu amk deniliyor neyse ki.


Dizide bizim öz kültürümüzdeki kamlık da ana konulardan. Eskimo dilini çalışıp da gelmişler herhalde, dikkat edilirse eskimolar da şaman vs. değil kam diyor tıpkı Türklerde olduğu gibi. Hatta kızın adını Slina diye yazmışlar altyazılarda ve senaryoda da öyle sanırım ama sanki Suna diye telaffuz diyorlar gibime geldi :) Evet suna Türkçe ve Moğolca'da kullanılan en eski kelimelerden ve kadın adı. Japonlarda dahi kadın adı ama onlarda kum anlamına geliyor. Orjinal kullanım anlamı da eşsiz güzellik. Evet ördeklere de diyorlar çünkü neden? Eşsiz güzeller ondan :) 


Bir de aşırı soğuktan dizide sahte güneş diye çevrilen görüntü de aslında Tengri tamgasının(Oz tamgası da deniyor dünyada genel kulllanımı svastika) kaynağı ve bu simge hristiyanlıktaki haça bile evrilmiş zamanla. O dönemdeki çarmıh artı şeklinde değil büyük T şeklindedir ve haçın kullanımı gamalı haç vs. hepsinin kaynağının kuzey olduğu bana göre açık bir gerçek. 

Dizide de kullanılan buzlu havadaki ışık yansımaları(İyi bir foto bulamadım yoksa baya bir haç görünüyor normalde),







Türklerdeki tamga evet gamalı haç ya la bu denilen,
Diğer kullanım şekilleri,


Kamlık hikayesini fena kotarmamışlar. ABD'li yazar ya da ekibi de diyebiliriz -zira bu best seller roman yazarları şirket aslında bir nevi- baya araştırmış da yazmış her şeyi gibi görünüyor eğer ki dizi kitaba çok sadık kaldıysa böyle bir yorum geçerli tabi. 

Sonunu beğenmeyenler olmuş valla ben başını ortasını sonunu her yerini çok beğendim. Daha da detaya girmek istemiyorum son olarak şunu söylemek isterim ABV Mr. Hickey!









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)