31 Ağustos 2017 Perşembe

KİMİN BAYRAMI KUTLU YAHUT MÜBAREK OLSUN?

Dün AKP belediyesi Zafer bayramınızı(Zafer Bayramı'nızı olacak o) kutlarız diye sms atmış bana. Bunu şu şekilde yorumlamıştım; Bayramımızı demiyor bayramınızı diyor. Hristiyanın Paskalya bayramını kutlayan müslüman gibi. Evet bizim bayramımız doğru ama şerefsizliği seçmeseydiniz sizin de olabilirdi. Şimdi hiçbir bayramı olmayan kuklalarsınız ve kutlayacak da hiçbir şeyiniz olmayacak hiçbir zaman.

FakatFakat ertesiFakat ertesi Ertesi gün aynı belediye bayramınız mübarek olsun(ne bayramı yazmamışlar bu arada ama bildiğin kurban) diye sms attı. Ya birileri dürttü(düşük ihtimal) ya da her zaman olduğu gibi kafaları basmadığından(yüksek ihtimal) olmuş gibi görünüyor olay.  

Tabi şu da var dini içerikli bayramlar rastgele sms'lerin kime gittiği bilinmediğinden eğer bayramınsa kutlarım demekte sıkıntı yok ama Zafer Bayramı normalde herkesin bayramı olduğu varsayılabilinir neticede kendi vatandaşına attığını biliyorsun. Ha vatandaşlıktan memnun olmayan yallah Arabistan'a yallah İsviçre'ye yallak Londra'ya Yallah ABD'ye yallah Moskova'ya yallah Küba'ya :)

Açıkçası benim kutlama kriterim kutlanmaya değer iyi ve güzel yahut en azından zararsız bir şeylerin ortada olup olmadığı. Çünkü insanların arada sırada neşelenmeye, coşkulanmaya, geçmişte insanlık olarak yahut topluluk olarak başarılmış şeyleri anmaya ihtiyaçları var. Bu birey olarak insan olmanın yanısıra sürü halinde yapılması gereken şeylerin de olduğunu hatırlatan ve bundan memnuniyet hissettiren şeyler. Abartmasalar güzel olurdu ama tabi ki abartma hep var. Hatta öyle bir abartma var ki olay tammen kamplaşma ve birilerinin güttüğü sürülere dönüşmeye kadar gidiyor.

Semavi dinler bir ateist olarak bana göre pagan geleneklerin ilgili zamanlarına göre derlenmiş ve modernize edilmiş, yeniden yorumlanmış halinden çok da farklı olmayan dinler. Velhasıl bu dinlerdeki mesela kandil geceleri yahut Ramazan'ın bitiş kutlaması olmadı Paskalya Bayramı gayet kutlanılabilinir şeyler, yani ben ateist olsam da bir dindara bravo 1 ay bol bol aç susuz kaldın hadi bir işe yarar inş be cnm diyebilirim.  Çünkü onları yorumlayanlar her ne kadar çirkinleştirip kafalarına göre takılsalar da özünde bir şiddet yahut  nefret barındırmayan ritüeller. Tabi kurban bu anlamda tamamen farklı bir kategoride. Hayatımda kimsenin Kurban Bayramı'nı kutlamadım. Kutlamayı da düşünmüyorum. Fakat unutmayın kurban kesmek kişisel bir talep adına yapılan bir şey. Bu sizi dinden çıkartmıyor yahut kesmeyince günaha filan girmiyorsunuz. Sadece sevap hanesinde eksik kalan bir şeyler oluyor. Bu kadarcık da bir fedakarlık ediverebilirsiniz. Açgözlü olmayın o kadar da. Hele ki bunu gösterişle yapanlar var ki muhtemelen o sevap eksiye dönüyor bile olabilir. Biraz Kuran okuyun derim :/

Velhasıl tüm bunlar tıpkı geçmişteki benzerleri gibi önce şekil değiştirecek sonra silinecek sonra yerlerine başka şeyler konulacak sonra birileri çıkıp yok biz 2000 yıl önceki halini isteriz deyip sürüleştirilecek ve bu aptal kavgalar devam ederken birileri tahtlarını yapacak, paracıklarını sayacak falan filan. Bu iş daha uzun süre böyle gider. Yani DNA'lar ile oynayacak teknolojimiz olmazsa ve onu kullanmazsak aynı tas aynı hamam gidecek çok şey var. İyi ve olumlu amaçlarla istediğiniz kadar faşizmle, mesela eğitim adı altında beyin yıkamayla gelin ilk kırılımda özdeki bozulmaya dönecek insanlar. Entropi dediğimiz şey aslında öze dönüşten başka bir şey değil. Yeryüzünde yırtıcı olmayı seçen her canlı özünü çoktan bozmuştur.

Zafer bayramları, bir ülkenin kuruluşu vs. kutlamayı da pek vahşice bulan güya entel dantel insanlarımız da vardır ama nedense onlar işlerine gelmeyen zaferler için böyle konuşurlar oysa kendi görüşlerinin kanlı zaferlerini gayet de anar ve kutlarlar. İnsanın olduğu yerde ikiyüzlülük kaçınılmaz oluyor neredeyse.

Ben açık bir şekilde kendi işime gelen, benden olan kutlamaları önemsiyorum. Sürüleşmem gerektiğinde ait olduğum tek sürü olan Türklerin bir savaşı kazanmış olması ve bir devlet kurması tabi ki benim için kutlanacak bir şey. Çünkü bu sayede ben bir Türk kadını olarak kendi kültürümün elimizde çok az kalmış ama hala işe yarayan cevherleri sayesinde özgür ve savaşçı kalabiliyorum. Başka topluluklarda görünürde özgür kadınlar var elbet. Ama bu bana yetmez, benim kodlarım olmayan başka kültürler, başka kirlenmelerle karışmış bir çeşit özgürlük bu. Başka bir topluğun bana lütfettiği özgürlükle idare edemem. Benim insanımın inşa ettiği bana özel ve bana ait bir özgürlük çeşidi olmalı elimde. Beslemenin özgürlüğü diye bir şey olmaz. Bunu böyle ele almayana da zorla kutlandırılacak bir şey değil elbet. Benden olmayanın Tengri belasını versin zaten :) 

Velhasıl sizlere yine pembiş mesajlar, dostluk ve barış şiyirleri ile gelemedim. Ama insanlık olarak kültürlerde iyi ve güzel olan tüm çeşitlilikleri yeniden anlamlandırıp yorumlayıp gerekirse revize edip muhafaza etmekte bir sakınca görmüyorum. Hatta yapabileceğimiz tek şey de bu aslında. Kökten her şeyi bir nesilde çözmek, sıfırdan yeni bir dünya kurmak vs. bunlar hayalci yaklaşımlar. Gerçek hayatta karşılıkları yok. Hele ki kavramların içini boşaltıp onları yeniden tanımlamaya kasmak. Bunu her kesim yapıyor. Bu tehlikeli ve insanlığı aptallaştıracak bir başka yöntem. Bakınız islami devrim filan diyorlar. O 1400 sene önce yapıldı. Senin yaptığın gericilik kardeşim. Ayarları 1400 sene önceye çekmeye kasıyorsan köklü ve ilerici bir değişimden değil geriye dönmekten bahsediyorsundur. 

Velhasıl yapılacak şey şiddeti ve nefreti kinle harmanlayan yani bildiğin kötülüğe hizmet eden yerleşik gelenekleri ister bizde ister başkalarında olsun objektif bir şekilde değerlendirip bir bir imha etmek. Sonra yeniden önümüze getirecekler tüm bunları tabi. Biz de yine kinle kirlenmeden sadece haklı bir öfkeyle savaşıp yine yok edeceğiz. İşte hayat bu saçma oyundan ibaret. Başka da pek bir şey yok. Tüm bu saçmalıklara katlanabilmen için sadece sevgi diye bir şey var. O da bulabilirsen :/

Son olarak bir vaka incelemesi;

Vahşiliği kendi üzerinden normalize etmeye kasmak. Oysa öyle çok da matah birine benzemiyorsun be kardeş? Biliyorum travmalarınız çok ağır geliyor, kaldıramıyorsunuz. Ama travmayı travma kimliğinden çıkarıp onu normalize edeceksiniz diye ananızın babanızın cehaletini, vahşiliğini aklamak insanlık için hiç de doğru bir adım değil. Ve kullandığınızı iddia ettiğiniz dilden bir hatırlatma.

7/A'RÂF-28: Onlar çirkin bir iş yaptıklarında, 'Atalarımızdan gördük; bunu bize Allah emretti' derler. De ki: Allah hiçbir zaman çirkin şeyler emretmez. Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?












30 Ağustos 2017 Çarşamba

KOMPLO TEORİSYENİ DEDİLER KIZ VERMEDİLER

Ne naneler yedikleri üzerine kafa yorsak yok komplo teorisyeni yok deli. Normal mi yani bu şimdi? Hadi normal normal açıklayın bakalım  neymiş.

https://eksisozluk.com/turkiyenin-altin-ithalatinda-rekor-kirmasi--5443938

ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK BENİM KARAKTERİMDİR

Kendini bilmeme hali ikiyüzlülükle aynı karakteri gösteriyor zaman zaman. Bunu bilinçli yapanlara yapacak bir şey yok ama şuursuzlara iki laf etmek isterim.

Karşı tarafı çeşitli "suçlarla" itham edenler aslında kendi özelliklerini bir bir sayıp döküyor. Klasik yansıtma psikolojisi. Atatürk'ü putlaştırıyorsunuz diyen dinci, solcu, liboş kitlenin alayının bir sürü putu var. Apolitiklere girmiyorum ama onların da bireysel putları bol bol mevcut.

Üstelik bu putlar öyle saygı duydukları için yücelttikleri ve andıkları şeyler de değil genelde. Kendi psikolojik aciziyetleri ile doğrudan alakalı bir takım totemler bunlar. Bu kimi zaman para gibi maddi şeyler oluyor kimi zaman bazı kişiler yahut ideolojiler vs.

Dogmalarla tapıyorlar bunlara ama bu dogmacılığın faydacı bir arka planı olduğu da su götürmez gerçek. Dogmacılık kafayı sabitleyip eylemlerini arzu ettiğin amaçlara yönelik otomatikleştirme sürecidir aslında. Yani bildiğin kendini kurma.

Tabi çoğu insan hayatta gerçekten arzuladığı şey ne bilmediği için başkalarının arzularının ucuz ve kolayca gözden çıkartılabilinir piyonları oluyorlar. Türk milleti ise ne istediğini bilen bir tarihe sahip.

Önceliğimiz tam bağımsız ve özgür olmak. Bunun için de adaletle idare edilen devletler kurmayı yöntem olarak belirlemişiz. Bunu yapmak için de sonuna kadar savaşma yolunu seçmişiz.

İyi ve kötü dönemlerimiz hep olmuş. Şu son dönemin Türkler için ne kadar kötü bir dönem olduğu da aşikar. Sadece Anadolu Türkleri için değil tüm dünyadaki Türkler için.

Türkün öz kültürü hiçbir zaman kadın hakları konusunda devrime yahut köleliği bitirme konusunda atılımlara ihtiyacı olmamıştır. Biz tanrılar, krallar için değil onların da yardımıyla kendi özgürlüğü için savaşan bir kültürü benimsedik ve bu yüzyıla kadar geldik bir şekilde.

Özgürlük niye bu kadar mühim. Başkaları için önemli olmayabilir ama özgürlük için savaşanlar olarak böyle bir evrim sürecinden geçmişiz. Bizim için baskın duygu kendini özgür hissetmek olmuş. Bunu da öyle ayarsız serseri olmakla özdeşleştirmeyip ciddi bir sistematik düşünce ile harmanlamışız. Elbette bu sadece bize has bir özellik değil fakat bu konuda bizim kadar azimli ve başarılı bir başka topluluk da olmamış, zaten başarılı olanları da aramıza katmışız bol bol. Bu özelliğe sahip pek çok insanla tarih boyunca temasa geçtik ve hatta pek çoğunu da bu duyguyla zehirledik ve birlikte savaştık.

Benim için hırsların, küçük dünya oyuncaklarının, geçici heveslerin, insanlardan onay ve sevgi dilenmenin, günü öyle veya böyle geçirmenin cazibesi, bir gün daha nefes almak vs. özgürlüğümü muhafaza etme mecburiyetimin yanında kocaman birer hiç. Çünkü başka türlü yaşamak istemem, yaşayabileceğimi de sanmıyorum. Tıpkı "özgürlük ve bağımsızlık benim karakterim"dir diyen o Türk gibi. Sanılmasın ki bundan çıkan sonuç küçük bir hücrede ıslah olmam ve biat etmem için işkenceden geçirilsem buna dayanamayacağım. Eğer nefes alıyorsam özgür olma ihtimalim var demektir ve bu uğurda her zorluğa katlanırım. İş ki umudumu yitirip düzen buymuş deyip bir köle gibi yaşamayayım. O vakit zaten ölmüşüm demektir.

SEYİRCİ KALİTESİNE GÖRE TİYATRO ETKİNLİĞİNDE SON PERDE

Kalite yerlerde ama biletlerin bedeli canla ödeniyor. 



http://www.ensonhaber.com/saban-disli-cumhurbaskani-basdanismanligina-getirildi.html

BAKALIM ELLERİ KURUYACAK MI?

Vicdanı dinlemeyi bırakıp karanlık için iyi ve güzel olan her şeyi unuttuğunuzda düşeceğiniz komik hallerden bir diğeri. Tam "kutsal" metinlerde elleri kuruya diye bahsedilecek ibret vesikası.

https://sarizeybekhaber.com.tr/flas-anitkabir-de-erdogan-dan-inanilmaz-cikis

ZAFER

Zafer, büyük yalanlar söyleyen küçük insanları takip edenlerin değil büyük hedefler gösteren büyük insanları takip edenlerin olur. O kutlu insanı takip etmiş ve edecek olan herkesin Zafer Bayramı da kutlu olsun.


29 Ağustos 2017 Salı

MANYAK ÇEŞİTLİLİĞİNDE SINIRSIZLIK SORUNU

Bir ruh hastalığına tepki vereceğim derken bokunu çıkartıp başka türlü bir ruh hastası olmanın en bariz örneklerinden biri. Usturuplu delirin ve çocukları rahat bırakın artık, kodumunun manyak sürüleri.


KENTSEL DÖNÜŞÜM ZORBALIĞI

Kentsel dönüşüm zorbalığında son nokta. İnsanların imar planına itiraz ederken toplu dava açması engellenip parsel parsel dava açması isteniyor. Haklarını arayan insanlara iş yükü verip, organizasyon güçlüğü yaşatıp, maddi olarak da zorlayıp yıldırma politikası. Dayandırdıkları madde de dava açılırken davacıların kullandığı madde. Yani lehte olan madde aleyhte gibi gösterilip üstüne de istinaf yolu kapatılıyor. Ülkeyi Meksikalı baronlar yönetse daha adil olur yargımız tahminim.




BİR ŞEYİN DE BİLİRKİŞİSİ OLMAYIN BE KARDEŞİM

Gündemdeki en son vaka ile ilgili hiçbir yorum yapmak istemezdim ama o kadar zıvanadan çıkıldı ki. Madem kafamı bu kadar kirletiyorsunuz o kafayı na buraya kusacam mecbur :/

Herkes her şey için akıl fikir yürütebilir ama bu kimseyi bir şeyin uzmanı ve bilirkişi yapmaz. Bunun için eğitimin donanımın bilgin ve tecrüben olacak ha bunları da nasıl elde edeceksin? Yetenek zeka ve emekle. Tüm bu koşulları ve aşamaları geçip bir kriminal vaka dehası şerlok yahut kadın erkek ilişkisi uzmanı olmadı psikolog ve dahi olay yeri inceleme memuru hatta adli tıp uzmanı olamıyorsunuz. Kaldı ki ülkede gencecik insanlar orada burada patlatıldı, küçücük çocuklar tecavüze uğradı bu kadar ilgini çekmedi o da hayret. Hatta tekende kim kimle ne yapmış o bile tüm bu vahşetlerden daha önemli sizce. Çünkü onları derhal unutmak istedin di mi? Çünkü onları engelleme hakkını yeri geldi oy atarak dahil kullanmadın.

Elinizdeki tek veri basının size verdiği yönlendirmeli datalar. Delilik midir, mafya infazı mıdır, anlatıldığı gibi midir nedir bilemezsin. Bilemediğin için de oturduğun yerden tüm sırlara vakıf bir üst varlık gibi ahkam kesemezsin. Hadi onları da yaptın ama vefat etmiş iki insanın naaşlarının görüntüsünü çat çat orada burada insanların gözüne sokamazsın. Bu tip durumlarda bu tip insanlara senin anana bacına yapsalar iyi miydi demekten başka çare kalmıyor. Her an herkesin başına böyle şeyler gelebiliyor. Yoldan geçerken patlatılabilirsin ve yakınların da bu görüntülere her an ulaşabilir. Bu güzel bir şey mi? Yarın öbür gün adamın doğmamış çocuğuna doğduktan ve büyüdükten sonra malın biri gösterse na böyle oldu senin babana diye bu iyi bir şey mi?

İnsanlık öğretilmez biliyorum. O her hücrenize işlemiş leş kodlar öyle zart diye değişemeyecek kadar kirli ve sabitlenmiş vaziyette. Ama ne kadar rezil tipler olduğunuzdan da haberdar olun istiyorum. I'm the messenger beyb sori :/

28 Ağustos 2017 Pazartesi

BAHÇELİ ŞEY DE KILIÇDAROĞLU BAŞKA BİR ŞEY Mİ?

Alayı proje, alayı görevli deyince yok Kılıştar çok tatliş yabmaz öyle şeyler. Ne güzel oyaladılar di mi sizi senelerce? Al gazı ara ara, iyice pasifize et ki kafana göre takılabil. Dünyada bu kadar sorun olmasının tek bir sebebi var. İnsanlar aşırı gerizekalı :/




80 milyonu gerizekalı yerine koymuyorlar. 80 milyon tane gerizekalı var.


25 Ağustos 2017 Cuma

MEMLEKETTEKİ MANYAK ÇEŞİTLERİ SINIRSIZ OLUNCA

İnsanların beynini Yunancılıkla nasıl yıkadılarsa artık başlıkta canhıraş yok efendim onlarınki bişiymiş de her şeyi Yunan şetmiş de. La olm bunlar koloni devletleriydi, yeri geldi sömürge oldular sonra palazlanınca tarihi sıfırlayıp her şeyin patentini kendilerine yazdılar. Batı da sahiplendi bu mirası. Sana giren çıkan ne acaba yok Yunan öyledir yok böyledir kafayı sıyırıyorsun Yunan yücelteceksin deyü? Arapçılılar Yunancılıklar bitmiyor cağnım memleketimde. Hatta arada bir tane de aşırı Yahudici zırtlamış. Manyak mısınız lan?

https://eksisozluk.com/sifresi-cozulen-3700-yillik-babil-tableti--5440775?a=popular




23 Ağustos 2017 Çarşamba

MERAL AKŞENER İDEAL ADAY DEĞİLMİŞ, KİM TAKAR SENİN İDEALİNİ?

Ülkeyi ayaklarında top sektirir gibi sektire sektire sekiyorlar daha hala Meral Akşener hiç de ideal aday değilmiş de kendi idealindeki aday bilmem kimmiş de? Ya sen idealini gerçekleştirmeyi ne zaman hak ettin de idealini anlatıyorsun acaba? Ama müstahakın başında.

Akşener medeniyet ve demokrasi çizgisinden çıkmadan önceki son deneme. Sonrası klasik atadan kalma yöntemler olur ancak. Bana kalsa doğrudan o sekmeye atlardım çoktan. Gereksiz tırı vırı oyalanmalarla geçti yıllar anasını satiim. Ona göre şımarın yani.

21 Ağustos 2017 Pazartesi

NAAAPIYORSUN? Dimash Kudaibergen KALB

Bu Kazak arkadaştan neden bana bahsetmediniz? Kazakistan'a gitmeyeyim diye di mi? O_o

 

Aynı çağda yaşadığım insanlara şöyle bir bakınca tek teselli ikramiyesi bu çocuk. Kendisi Kazak. Evet Türk.


RACONLARINA KODUKLARIMININ

Bir Atatürk'e bakın, ondaki asalete, liderlik özelliklerine, uçsuz bucaksız donanıma bir de racon gibi ucuz ve aşağı mafya jargonunu yıllar boyunca milliyetçilik olarak bu ülke insanına itelemeleri ve neticelerine bakın. Hani ebemize atlıyorlar ya. Atlayamamaları için hiçbir sebep yok :/

BİR MANDACI KOLAY YETİŞMİYOR(YOO ÇOK KOLAY?)



https://rhetorica.blog/2017/08/20/turkiye-siginan-alman-profesorlerden-gocen-turk-gencligine/

Burada en önemli problemlerden biri de gerçekten eğitimli ve donanımlı olan insanların ülkemizde uğradıkları haksızlıklar sonucu yurtdışında ona kucak açanların aleni bir şekilde mandacısı olması. Sanki ülkede kültürel ve ekonomik yıkımı yapanların finansörü ve yaratıcısı bunlar değilmiş gibi. Aleni bir şekilde kendi ülkesine düşman insan yetiştiriyorlar ve sonra onu bir güzel kendi ülkesine karşı kullanıyorlar. Asıl Stockholm Sendromu denen şey bu aslında. Bir de hiç böyle bir oyuna bile gerek kalmadan atılan para ve güç yemine balıklama atlayanlar var ki onların kumaş iflah olmaz bir kumaş tabi. Velhasıl eğitim ve donanım vermek bir insanın kumaşını değiştirmiyor. Sadece kumaşının farkında olanların kumaşlarıyla alakalı sorunları çözme ihtimali var. Suçu dünyaya atmadan önce hepimizin önce bir kendi kumaşını sorgulaması gerekiyor.

TOPLUMSAL OLAY NE AMK? HALK PROTESTOSU BE O CANIM

Demokratik bir hak olan protestoyu kullanan insanların(adına da toplumsal olay diyorlar da aslında karşılarındaki bildiğin düz halk tabi arada iyice coşup terörist dedikleri de oluyor o düz halka. Halk protestosu o be canım. Toplumsal olay ne amk?) üstüne salındıklarında beklenen randımanın aksine dönüp polisleri benzeten kangallar filan. Kafayı sayko ayarına getirirseniz her geçen gün daha eğlenceli oluyor ülkemiz.


ASTROLOJİ YOBAZI BURCUNDA BU HAFTA

Güneş tutulmasından sonra şöyle felaket olacak böyle bilmem ne olacak tellallığı pek karlı olsa gerek ki çok moda. Sanırsın güneş tutulmadığı zamanlarda her şey güllük gülistanlık. Lan o savaşlar, o katliamlar, o depremler, o tsunamiler bilmem neler zaten hangi gezegende oluyor da güneş tutuldu diye gezegenimizde sıkıntılar olacakmış bilmem ne? Düşünün, hayal kurun ama öyle hemen karar vermeyin. Verdiğiniz kararlar çok çeşitli gibi görünse de genellikle aptal olma kararı oluyor aslında.

Bu da bir misal olarak ahan da burada dursun. Tahminimizi fotoşonk değildir herhalde şeklinde şekillendirirsek görülüyor ki insanlığın aptallığını çatır çatır sömürmek varken onları bilgilendirmek filan çok gereksiz şeyler O_o






RUSÇU KÜRTÇÜ STALİNCİ KÖYLÜLERİMİZ

İnsanların milliyetçiliğini, ırkçılığını, Atatürkçülüğünü sabah akşam eleştirip ondan sonra Rus milliyetçiliği, Kürt ırkçılığı ve Stalincilik yapıyorlar. Bunun adı da solculukmuş. Solculuk da çok enternasyonel bir şeymiş. Vatan haini olarak istihdam edilen özenti köylülersiniz siz başka bir şey değil. Ha tüm bunları samimi bir bilinçle çatır çatır savunsanız neyse de şuursuz kuklalar olduğunuzdan adam yerine de konmuyorsunuz işte.  



http://www.abcgazetesi.com/staline-hiyar-diyerek-hakaret-eden-ilber-ortayliya-tarihi-kapak-62166h.htm


YİNE BÜYÜK RESMİ GÖRMEM O_o

İnsanlar siyasetle ilgilenmesin de siyasetçiler ve onların kukla oynatıcıları kafalarına göre takılsınlar diye aşırı saçma bir siyaset hakim tüm dünyada sanırım. Herkes manyak herkes ruh hastası. Aklı başında kimse bu manyak manyak açıklamaları dikkate alıp da yorum yapmak istemez. Yine bizi kekliyorlar muhtemelen O_o

17 Ağustos 2017 Perşembe

AKILLA SAVAŞAMAYIP HEMENCECİK MIZIKLAYAN DİNCİ KAFALAR

Devlet tüm imkanlarıyla islam dayatması yaparken ateist, deist yahut nihilistler tarafından ikna edilen gençleri aksine ikna etmekle uğraşmak yerine(çünkü akılla yapacakları her savaşta mağlup olmaya mahkumlar) kendilerinden farklı görüşten olan insanları aşağılamak ve hedef göstermekle uğraşan laik devletin maaşlı memurundan inciler O_o Ateizmin peygamberi olmaz ama sizin gibiler varken gerek de yok zaten.




NAHL 125 (Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.

16 Ağustos 2017 Çarşamba

HEPİMİZİ APERATİFLİĞE DAVET EDEN İSA'LAR



Bu kafaya da bayılıyorum. Nihayet birileri de sıklıkla dalga geçer oldu :) Burada konu edilen modellere göre insanların doğal yaşama alanı evlerinin oturma odası O_o Sana sürprizli haberlerim var minik kelebenk. İnsan yırtıcı bir hayvan. Avdan çok avcı özellikleri taşıyor(genine bağlı tabi hangisi baskınsa artık O_o). Yaşama alanı da neredeyse tüm dünya ve hatta dünya dışı. Çünkü gerçekte canlıların yaşama alanı listesini evren tapu müdürlüğü değil onların kendi becerileri belirliyor. Velhasıl zevk için hayvan avlanmasından vs. ben de hoşlanmıyorum ve bilhassa yırtıcı olmayan hayvanlara karşı da boş değilim ama oldu da evimin oturma odasından çıkasım geldi ve bir yırtıcı bana saldırdı imkanım varsa uzanıp karnını doyurmasını bekleyecek değilim. FIRSATIM OLSUN ANASINI BİLE BELLERİM. Ehem evet. Şimdi neyşinıl cografik... :p

HEPSİNİ KOVALIM GİTSİNLER AMK

Bu ülkede bu ülkeyi zerre kavrayamamış, beyni emperyal oyuncağı olmuş ve papağan gibi ne ezberletildiyse sürekli onu tekrar eden, o yüzden de ülkeyi bırak sevmeyi sanki ülkenin turisti gibi gezen sığ sabit beyinler gitsin bu adamlar gelsin  Hayır sadece amatör cahiller değil uzman cahiller de. Hepsi gitsin.

Konuyla ilgili hatırlatmak istediğim bir şey de... Popüler kültür ile klasiğin farkı popülerin zamana bağlı ve kolayca tüketilebilinir olması diğerinin ise tam tersi zamandan görece azade(son kullanma tarihi uzun ve belirsiz) ve dayanıklı olması(kalite). Velhasıl birilerinin peşinden koşarken bu kriterlere bilhassa dikkat edin. Bugün posterlerini astığınız tipi yarın unutacak gibiyseniz kaderinize dikkat edin :)




https://www.59saniye.com/irakli-bir-ataturk-gelip-birligi-yeniden-saglasin/

KADIN ERKEK İLİŞKİLERİ NEYDİ NE OLDU?

Facebook'ta şöyle bir paylaşım yapıldı. http://www.5harfliler.com/oyunun-bir-parcasi-olmak-takilma-kulturu/ Ben de baktım siyaset anlatıyorum kimse anlamıyor hadi dedim başka konulara dalayım :) 

Yıllardır tartışılır insan doğası tek eşli midir çok eşli midir. Yapılan araştırmalara göre dişi ve erkek fiziksel olarak birbirine daha yakın oranlarda oldukça tek eşlilik artıyor. Yani goril kabilesinde alfa harem kurarken şempanzeler tek eşli takılabiliyor. İnsan da fiziksel özellik olarak orangutan kadar farklı olmayıp şempanze kadar da farksız olmayan bir tür. Yani insanda işler biraz arada derede ama sanıldığının aksine monogomiye yatkınlık daha çok. Tek eşliliğe en çok kuş dünyasında rastlıyoruz mesela. Onlarda da fiziksel özellik farkı minimumda. 

Bu muhtemelen kadın erkeğin ancak birlikte daha güçlü olduğu bir evrim süreci ile alakalı bir durum. Yani Sibirya veya Orta Asya nasıl ki çok zor koşullara sahip olduğu için kadın erkek birlikte avlanmak/savaşmak zorunda kalmışsa yahut benzer topluluklarda o vakit sosyal düzende de denklik artıyor. Gelişmiş medeniyetlerde de bu böyle. İnsanların ekonomik refahı artınca daha az çocuk yapıyorlar mesela. Doğada zayıf olanlar çok fazla ürer çünkü onlar yavrularını koruma konusunda çok başarılı değildirler o yüzden çok sayı çok olasılık olsun isterler. Güçlü olansa kaliteye odaklanır adeta  Cinsellikte default olan temel motivasyon üremek olduğu için evrim ve işin psikolojisine etkileri ele almak için buralara değinmek istedim. 

Şimdi elimizde ne var insanların monogamiye eğilimi var. Buna ket vuran ne? En başta çılgınlar gibi teşvik edilen aşırı tüketim toplumu. Her şeyi tüketmeye alıştığımız için insanları da kolaylıkla tüketiyoruz. Tabi yanlış sosyal yönlendirmeler de tepki vereceğiz derken bizi çok ters noktalara savurabiliyor. 

Neredeyse bir çiftlik hayvanına dönüşmüş ve aşırı korunaklı hayatlarında yaşayan insanlar da evrim süreci bakımından artık pek seçilmiyor. Her çeşit aktif pasif gen dolaşımda. Ama bir yandan da iktidarların biz olmazsak bitersiniz ha şeklinde sürekli korku imparatorlukları tacizleri ile karşı karşıyayız. IŞİD katliamı prodüksiyonları öyle çok acemi prodüksiyonlar değildi malum. Dolayısıyla kendini fav'larla filan avutan ama son derece güvensiz insan yığınları ile karşı karşıyayız. 

Bu insanlarda kaybetme korkusu da çok baskın. Çünkü mülkiyet manyaklığı da sürekli teşvik ediliyor. Mesela o çok maço yahut moderen görünen her türlü erkek tipinde ben bunu elde ettim ama ya elimden giderse korkusu çok hakim. O zaman ne yapıyor? Bu kaygıyı bastırmak için karşısındakini değersizleştiriyor yahut o terk etmeden koşarak terk ediyor. 

Kadında ise malum toplum baskısının neticesinde genel olarak aşırı ezik bir psikoloji hakim. O da kendi çapında gücünü ispat etmeye kasarken karşısındakinin ben bunu elimde tutamam kaygısını kaşıyor. 

Velhasıl olması gereken insani köprüler kurulmadan insanlar birbirlerinden koşarak kaçıyor. Oysa insan son derece sosyal bir hayvandır. Güvenlikli insani köprülere de muhtaç bir canlıdır. Tabi bu herkes için geçerli olabilecek bir yaklaşım değil ama yazıda konu edilen günümüz gönül ilişkileri ile alakalı böyle de bir düşüncem vardı paylaşayım dedim. 

14 Ağustos 2017 Pazartesi

NABER İNSANLIĞIN KURTARICISI "BÜYÜK ZİHİNLER", MUTLU MUSUNUZ?



Gerçekten siyaset nedir, devlet nedir hiçbir detaya hakim olmayan bir halkı böyle kelime oyunları ile uyutup sonra da ajandanı gerçekleştirmek ne kadar da kolay iş yahu. Türkiye Cumhuriyeti devletin resmi adıdır. Rejimi de adında net bir şekilde belirtilmiştir. Cumhurbaşkanı da zaten pirizidint olarak evrilmiş ilgilisinin resmi twitter hesabında. 



Bu kasten mevcut devlet rejiminin yok sayılması ve yeni bir devlet kuruyoruz rejimi de biz seçtik(bize neyi seçeceğimiz söylendi) kafası. Tabelalardan T.C. silmek, tabelalalara Turkey ve president yazmak... Cumhuriyete düşman yetiştirdiler her kesimden insanı ve zamanında dedikleri gibi 100 yıl sonra yıkıyorlar. Mutlu musunuz?

Medeniyet medeni insanlar yahut medeni olmaya azmeden insanlar arasında olur, aksini iddia edenlerin muhakkak çıkar amaçlı bir planı vardır yahut öyle bir planın kuklasıdır haberi yoktur 



Alın sizin gibi eziklerin bayıldığı bir havalı anlatım şekli. Belki bir nöron kımıldanır kim bilir?(Kımıdanmadı)




HEP SORUN ANLATIYORSUN EE NE YAPACAĞIZ BİZ DİYENLERE(KİMSE DEMEDİ O_o)

Bugün Facebook'ta gördüğüm bir paylaşıma yazdığım yorumu buraya da eklemek istedim. Neden böyleyiz ve bu haldeyiz dediğimiz zaman şöyle bir oynat Uğur'cum yapmak her zaman farzdır.

Cumhuriyet devrimlerini kafamızda oturtabilmek için filmi biraz geriye ve çok geriye hatta daha da geriye sarmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Öyle çok fazla geriye sarmadan konuyu ele alırsak ittihat ve terakki devrimlerinin salt Alman ekolü etkisiyle gerçekleştiği yahut Cumhuriyet devrimlerinin tamamen jakoben bir dokusunun olduğu iddiası biraz yavan kalıyor gibime geliyor. Ortada yüzlerce yıl Türkler ve Türklükle sorunu olan bir Osmanlı projesi var. Bu konunun da sırf emperyal kaygılarla açıklanması pek mümkün görünmüyor. Neticede Türklük savaşı yeri geliyor Timur'un Ankara Savaşı yeri geriyor bitmek bilmeyen Celali isyanları ile sürüyor.

Bu savaş bir kültürün dolayısıyla üzerinde uzlaşılmış bir benliğin savaşı. Dil özgürlüğü, inanç özgürlüğü, sosyal hayatı kendi tasarrufuna göre yaşama özgürlüğü gibi temel insani özgürlükler için verilmiş bir savaş. Bu savaşın günümüz uzantıları Alevilik etnisitesinde de maalesef hala gözlemleniyor. Ülkemizde buna benzer bir şekilde ama bu kadar mazisi olmayan Kürt sorunu da var tabi ki.

Bütün bunlar 20. yüzyıl'da milliyetçilik moda oldu onun için Türklük ön plana çıkarıldı şeklinde açıklanamayacak son derece köklü bir mücadele. Benliklerini kaybeden milletler başka milletlerin avı olur lafı da düşmanlık gazı vermekten öte maalesef reel hayatın ve politikaların hala devam etmekte olan etik değerlerden çok uzak anlayışını ifade eden nesnel bir yaklaşım.

Tüm bunların neticesinde dünyadaki gelişmelerden çok uzun süre yalıtılarak uzak kalmış bir topluluğu acilen zamanı yakalamaya teşvik etmek ve hatta zorlamak gerekliliği olduğu kanaati edinildi bir şekilde. Bu konuda insanlığın bilimsel olarak geldiği son nokta baz alındı. Sosyal, siyasal ve hukuksal gelişmelerin gelindiği en son nokta neredeyse onlara uyumlanmak için elden gelen yapıldı. Bu baş döndürücü gelişmeye toplumumuzun beklenildiğinden çok daha hızlı uyumlandığını gördük aslında. Okuma yazma oranındaki artış malum köy enstitülerinin başarısı vs.

Ama elbette entropi kaçınılmazdı. Bilhassa emperyalliği yaşam biçimi haline getirmiş milletler avını kaçırdığı için son derece sinirliyken.

Ülkemizde ön plana çıkan ve sosyal hayatı ve devlet anlayışını da hayli etkileyen islamı ele alırsak; İslamı ilahi kimliğinden azad döneminin bir devrimi olarak ele aldığımızda bu devrimin ömrünü çoktan tamamladığını ama insanlığın dönüp bakıp bir şeyleri tekrar ve tekrar hatırlaması adına unutulmaması gereken adımlar olduğunu söyleyebiliriz sanırım. Çünkü ne zaman ne de evrim düz bir çizgide sürekli olarak ileriye doğru ilerlemiyor. İslamın temel taşı Kuran biraz incelendiğinde karşımıza iki dönem çıkıyor.

Kuran'da ayetler iniş sırasına göre derlenmemiştir. Eğer öyle derlenselerdi bu farklar çok net görülebilinirdi. Öncesinde son derece ılımlı ve etik aynı zamanda ilerici bir takım genel mesajlar ve kavramlar ele alınırken islam devleti kurulduktan sonra devletin yönetimini ve insanların sosyal hayatlarını düzenleyen bir hukuk sistemi ile karşı karşıya kalıyoruz. Elbette ne kadar müdahele edildiği ve şekillendirildiği ayrı bir tartışma konusu. Malum peygamberin vefatının hemen arkasından kanlı bir iktidar savaşı yaşandı ve derlemeler de bu dönemden sonra yapıldı. Hele ki bir diğer kaynak hadislere girmek dahi istemiyorum.

Bütün bu olan bitenlerin duyguyu düşünceye çevirmeden yahut düşünceyle karıştırmadan objektiflikle ele alınması halinde insanların arasındaki bu denli kışkırtılmış ve törpülenmiş düşmanlıkların aslında ne kadar abartılmış ve gerçeklikten kopuk olduğunu kavrayacağız diye düşünüyorum. Doğru ve açık iletişim hepimizin birbirinden olduğu ve o kadar da farklı olmadığı gerçeğini bize hatırlatacaktır. O yüzden o iletişimin önüne kesmek için ellerinden ne geliyorsa yapan odaklara karşı her zaman şüpheyle yaklaşmamız gerekiyor :/

11 Ağustos 2017 Cuma

Şiir Kitabı Bastırdım OKU!

Evet, bu da geldi başınıza :/




ve kitapçılardaki raflarda(rafta ya da depoda yok derlerse sipariş verip getirtebilirsiniz).
Not: Yayınevinin kapak tasarımı biraz farklı :/
Ayrıca 
Kimse gelmedi bize
Kimse de kurtarmadı bizi
Öyle ağırdık ki
Kimse de kaldırıp koyamadı
Belki burada değil
Şurada durmalıydık dedik
O da tabii yanlış hesaptı

(Tanıtım Bülteninden)
Medya Cinsi : Ciltsiz
Hamur Tipi : 2. Hamur
Sayfa Sayısı : 70
Ebat : 13 x 19,5
İlk Baskı Yılı : 2017
Baskı Sayısı : 1. Basım
ISBN: 9786052962213

Romanım Bir Dip Balığının Bazı günleri de piyasada.  http://mariadebonne.blogspot.com/2018/10/bir-dip-balgnn-baz-gunleri-romanm.html



6 Ağustos 2017 Pazar

BEN DE ALEYNA TİLKİ'NİN SON KLİBİNİ BEĞENDİM NE VAR?

Aleyna Tilki'nin "O sen olsan bari" klibini ben de birden fazla izledim. Hatta her orada burada bıkbıklanan birini görünce aklıma geliyor yine açıyorum izliyorum, dinliyorum. Tayyip dünyasından sonra insanın içi açılıyor la, sonra neden izliyorlar deniyor. Eğlence sektörü devletler bile ortada yokken vardı arkadaşlar. Herkes elde jilet intihar etmek için güçlü bir sebep beklemiyor. Bu kızın proje olması vs. nedir yani. Tayyip projelerinden iyi bence. Yetenekli ve evet devletler yıkılsa bile eğlence sektörü olacak. Jilet vs. izah ettim o kısmı.

5 Ağustos 2017 Cumartesi

HALKA IŞIK TUTUP ONLARI LAĞIMA GÖTÜREN "AYDINLAR" vs. ŞARLATANLAR



Hani ben aydınım diye ortalarda gezinip güya insanları aydınlatma görevine talip olan ama aslında netice olarak Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmayı iş edinenler var ya. Yok öngöremedik yok bizim niyetimiz iyiydi diyenler(o niyetleriniz hepimize kaçmış hala ben kurtarıcıyım, meleğim yüzsüzleri sizi). İşte sizin herhangi bir çomardan daha sorumlu olduğunuz nokta tam olarak burası.

Bir çomarın tek bir oy hakkı vardır ve dünyayı kurtarmak gibi görevleri de iş edinmemiştir. Öyle bir sorumluluğa talip olmadığı gibi çap bakımından da talip olması mümkünlü değildir. İstediği kadar gaza getirilsin o da kendininin farkındalığındadır aslında. İşler sarpa sarınca korkaklaşması da bundandır. Sadece sayko olanlar sonuna kadar gider yani kaybedecek hiçbir şeyi olmadığını düşünenler ve haklıdırlar da. Kaybedecekleri her şeyi çoktan kaybetmiştir zaten onlar.

Çoğunluğu küçük dünyalarında karı kız kovalamak gibi işlere odaklanmıştır. Cumaya gidip toplumsal onayını alır akşamına da porno izlemek için bin takla atar. Kadın versiyonu da çok farklı değildir. Eşcinseli de. Yemek, içmek, seks yapmak üçgeninde bir primat olarak ne kadar fazla nefes alsam o kadar kar kafasıyla yaşar gider ve ölür.

Onları silah olarak gören de kapitalistlerden çok halkçıyım diye geçinenlerdir. Kapitalistin elinde uranyum da var ama güya halkçı olanların elinde halktan başka hiçbir şey yoktur. Onlar da diğerleri gibi halkın iradesine taliptir. Oraya yürüyelim şunu yapalım. İşler biraz istedikleri gibi gitse hemen kendi hayalini kurdukları dünyanın talebiyle gelir, kendilerine taç ve taht isterler.

İnsan budur, bu kadardır. İnsanla ne yapacağına karar veren hiç kimseye hiçbir sebeple saygı duymuyorum. Bu tip müdahelelerin bazen kaçınılmaz olduğunu bilsem de, onların kurdukları düzenlerde rahatım yerinde olsa da olmasa da. Bazıları gerçekten neyin daha iyi ve daha doğru olduğunu bilir, bazen doğal olmayan etkilere doğal olmayan tepkiler vermek zorunda da kalabiliriz. Bugün olduğu gibi kafası hack'lenmiş ve ahlaksızlıkları, delilikleri köpürtülüp kabartılmış milyonlarca insanla birlikte yaşayınca elbette bazı şeyleri geri almanın yollarını arayacaktır başkaları da. Bu kaçınılmız bir tepkidir ve başarılı da olmalıdır. Fakat nihayi amaç aslında kendiyle ne yapacağına kendi karar verebilen ve bunun için gerekirse savaşan özgür bireylerin olduğu bir dünya olmalı. Tıpkı başlangıçta olduğu gibi. Yoksa gözümüzdeki perdelerle başkalarının kafalarındaki hayatları yaşıyoruz.

Pek iyimser biri olmasam da insanların öyle veya böyle hiçbir etki altında kalmadan kendi benliklerine sahip çıkabildikleri ve kendilerini tehdit altında hissetmedikleri ortamlarda bu kadar vahşi olmayacaklarını düşünüyorum. İstisnalar her zaman olduğu gibi olacaktır ama efendi gibi yaşayıp ölmek o kadar da zor değil. Özellikle çoğunluğun derdi sadece yaşamakken bundan başka çareleri de yok.

4 Ağustos 2017 Cuma

TAYYİP'İ ALLAH YAPTIRAN MAL BİR TOPLULUK OLARAK TARİHE GEÇMEK





Bu dangalaklıklar ciddi ciddi şeriat düzeni hazırlığı. Tabi ki dindarlıktan değil maksat diktatörlük kurulsun. Önden malları salıp mallık yaptırıyorlar yok efendim yeni devlet kuracağız kurucu lider Tayyip. Sonra vay efendim yine bir tehlikedeyiz bilmem ne tiyatrosu gelir ohal'di khk'ıydı bir bakmışsın Tayyip şeriatı. Hem de Tayyip yani. Tarihe geçen en mal topluluklardan biri olarak milletçek üst sıralara yerleştik, hepimize bravo. Mal gibi izliyoruz öyle. Ortalık karıştı mı önceliğim çomar değil liboş ve solcu dallamalara dalmak olacak na buraya da not düşüyorum.

A'RAF-48: A’râftakiler, simalarından tanıdıkları birtakım adamlara da seslenir ve şöyle derler: “Ne çokluğunuz, ne de taslamakta olduğunuz kibir size bir yarar sağladı!”

3 Ağustos 2017 Perşembe

HER ŞEYİN YOBAZI OLUR BİLİMİN ÇOMARI YOBAZI OLMAZ MI? GDO VE ÖTESİ...

Doğada canlılar aynı habitatta eş zamanlı olmasa da birbirlerinden etkilenerek birlikte evrim geçiriyor. DNA'sı ile oynanmış gıdalarda ise insan eliyle bu evrim süresi aniden kısaltılırrken insana bu evrimi zorla dayatıyorlar. İnsan her naneyi yiyebildiği için hayatta kalma başarısı üst düzeyde olan bir hayvan olabilir ama herkes her naneyi yiyemiyor. Alerji denen bir şey var mesela.

Domatese alerji en yaygın alerjilerden, çünkü domates bizim buralara çok sonra gelmiş. Ben yiyemiyorum ve fakat bunlar ıslah adı altında hibrit meyve ve sebzeler üretiyorlar. Her şeyden önce yediğiniz şey tip olarak neye benzerse benzesin aslında başka bir şey ve siz ne olduğunu bile bilmiyorsunuz.

Daha kullanılan hem de birileri yatlar katlar alsın diye aşırı ve çokça kullanılan tarım ilaçlarına, gübrelere ve antibiyotiklere gelmedik bile. Bilimci yobazlar da yetiştiriliyor maalesef ve insan hayatına ve kalitesine gaspı canhıraş savunuyor bu tellalar. Son zamanlardaki veganlık pompası da(ben vicdan olarak yanlarında olsam da) insanları etle besleme maliyetlerinin yüksek olması ve başka şeyleri pahallıya itelemek varken bununla uğraşmak istememeleri kaynaklı muhtemelen. Gerçi amino asitlerle oynayarak onun da sunisini üretiyorlar ama bir türlü iteleyemediler onu. İnsanlar isteyerek yemiyor araya katıştırayım dediklerinde de davalar açılıyor bilmem ne.

Diyorlar ki bu kadar insanı nasıl doyuracağız. Birincisi neden bu kadar insan var? Nüfus planlaması bu kadar kolayken bu normal mi? Neden insanları hamamböceği gibi üremeye teşvik edip duruyorsunuz acaba(!). İkincisi dayattığınız beslenme alışkanlıkları açıkça obeziteye teşvik ediyor.

Bir insanın günlük enerjisini alması o kadar da atla deve bir iş değil aslında. Yedikçe acıktıran muhteşem gıdalarınızla doymak bilmiyorlar. Glisemik indeks bilinci filan hak getire.

Daha da hava kirliliğine gelmedik hatta sürekli maruz kaldığımız olağanüstü radyasyonlara onlara bunlara. Mutant oluyorsunuz ey insanlık!

Açık söyleyeyim bunlardaki kafa şu, insan evrim geçirecek ve bunların dayattığı dünyaya uyumlu olabilenler ellerinde kalacak diğerlerine de ne olursa olsun artık kapitalizm ve şerefsizlik zayisi onlar da. Mağaradan indim şehre genetiği olan biri olarak ben de o zayilerden biriyim. Ne bağışıklık sistemi kaldı ne de alerjim olmayan doğru düzgün bir yiyecek. Fakat benim gibi bir tipin de dünyada ne işi varmış onu da çözemedimdi zaten O_o