6 Eylül 2009 Pazar

Küçük şeyler

-Yapabilir misin?
-Yaparım ama insanlığın buna hazır olduğunu sanmıyorum.
-Sadece bir konserve kutusu?
-Cevabını bildiğin sorular sorma o zaman!

Konuşmak için konuştuğunu sandığında, aslında konuşmak istemeyen ama konuşacak çok şeyi olanlardansanız buyurun.

"İkircikli kadar itici bir kelimeyi keşfederken ne geçiyordu aklından?" İşte sormak istediğim sorulardan biri bu mesela.

Upuzun ve sonu hiçbir yere varmayan koridorlarda yürüyoruz. Sonsuza dek sürecek sanıp ilk dönemeçte boşluğa düşüyoruz.Düşünüp de düşmeyene rastlamadım. Düşeceğini bile göre düşünmeyi anlamadım.

-Karısı namünasip bir sergüzeşte duhul olmuş..
-Nolmuş?
-Karı orospuymuş, önlü arkalı vurduruomuş ona buna
-Hadi ya
-Üzülme lan teli var bende

En ufak bir fırsatta bütün senaryolar doğaçlamaya dönüşebiliyor. Doğallaşacağız diye ortalık bokla sıçıp sıvanabiliyor.

Yalan söylemeye gerek kalmayacak kadar güzelleşemiyoruz. Güzelleşememe sorunumuz var insanlıkçanak.

-Kötü bir koku alıyorum
-Öldün mü?
-Belki sen ölmüşsündür?
-Ben bu gün pastırma yedim, ölsem daha bi pastırma kokardım
-Ben de yedim ya

Bazen birlikte yaşanan şeyleri tek yaşamış gibi hissetmemiz bizim yalnızlığımız arkadaşım. Sonra dönüp "Ama o da beni böyle böyle hissettirdi" demenin bir anlamı yok. Kimse senin içindeki hissi alıp yoğuramaz. Hamur da, maya da, el de sende.