31 Aralık 2019 Salı

HAY SİZİN HAYAL ALEMLERİNİZDEKi SÜPER ZEKİ DEVLET AKLINIZA

Az önce yine gördüm biri birine Libya konusunda sen devlet aklından daha mı iyi bileceksin diye çemkirmiş. Yahu devlet aklı dediğiniz kimlerden müteşekkil de bu devlet bu halde acaba? Bir de Ergenekon kumpasında içeri giren komutanlar bile destekliyor diyorlar. Ha ordu ele geçirilirken kuzu gibi izleyen sonra da yine kuzu gibi kıskıvrak ele geçirilen tiplerin strateji anlayışına güveneceğiz öyle mi? Bu ülkede zeki, birikimli, donanımlı, ehil tek bir kişi bile bu ülkenin yönetimine zerre katkıda bulunmuyor. Her ne kadar Türkiye'nin lehine çalıştığını ve kimlerden olduğunu iddia ederse etsin kimse ama kimse. Hainler ve çapsızların eline düşmüş bir ülkede yaşıyoruz.

NOEL'İNİZİ DE YILBAŞINIZI DA HER BİR ŞEYİNİZİ DE KUTLUYORUM DELİRTTİNİZ ULAN!




Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu, güzelliklerle dolu yeni bir yıl diliyorum. Noel ve yeni yıl kutlaması farklı şeyler olsa da hem bunu idrak edemeyen hem de kendisinin de peygamberi olan İsa'nın doğumunun kutlanmasından rahatsızlık duyanlara da akıl fikir diliyorum. Bahaneleri de hristiyanlara benzememekmiş. İçeriğe önem verip böylelikle erdemli insanlar olmaktansa şekilciliklerle kendini tatmine meraklıların bahanesi hristiyanlara ve yahudilere benzememekmiş. Eğer erdemli insanlar olmayı beceremeyip böyle katakullilerle birilerini kandıracaklarını sanıyorlarsa onlara tavsiyem onların icadı olan uçaklara, otomobillere, otobüslere binmemeleri onların icadı olan telefonları kullanmamaları onların icadı olan inşaat sistemlerinden faydalanmamaları yine onların icadı olan sağlık hizmetlerinizden faydalanmamaları. Zira bunları yaptıklarında epey bir hristiyan ve yahudi taklidi yapmış oluyorlar. Neşeli bir günün içine bile edecek tıynette tipler etrafa nefret saçarak insanlar arasındaki barış ve huzur ortamını terörize ediyorlarsa modern dünyanın ve medeniyetin imkanlarından faydalanmayı bırakıp yaşarken ölmeyi hak ediyorlar demektir.

Ek olarak aman hristiyana yahudiye benzemeyeyim diye endişelenen amma lakin dünyadan da bihaber olan bir kısım zevatın bilmesi gereken bir gerçek, buyrunuz aslında kimleri taklit diyorsunuz. Evet taklitten en çok korktuklarınızı /




30 Aralık 2019 Pazartesi

HAKLARIMIZI BİLELİM; DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ

Son yıllarda bilhassa sosyal medya platformlarında paylaşılan hükümet eleştirileri ile alakalı soruşturmalar ve davalar sıklıkla açılıyor malum. Şimdilerde bilhassa halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlaması pek moda anlaşılan(TCK 216). Bu konularla ile alakalı haklarımızı öğrenelim.

Hukukta normlar hiyerarşisi vardır. Hiyerarşik olarak en üstte imzalanan uluslararası anlaşmalar vardır(örn. Türkiye'nin de imzası olan ICCPR yani Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme) sonra Anayasa daha sonra kanunlar, tüzükler(Kanun Hükmünde Kararnameler de buna dahildir), yönetmelikler, tebliğler, genelgeler.

10 Aralık 1948  tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 19. maddesi;“Herkesin fikir ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak, fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın bilgi ve görüşleri her yoldan aramak, almak ve yaymak özgürlüğünü kapsar”

16 Aralık 1966 tarihli Birleşmiş Milletler, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 19. maddesi;1- Herkesin, söz özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak gerek sözlü, yazılı ya da basılı veya sanat eseri şeklinde, gerekse seçilen diğer herhangi bir yoldan, ülke sınırları sözkonusu olmaksızın, her türlü haber ve düşünceyi araştırma, alma ve verme özgürlüğünü içerir.”


AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ MADDE 10- “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir.”,

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI MADDE 13- (Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI, MADDE 25-Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI, MADDE 26- “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.”

Emsal kararlar bu maddelerin nasıl uygulanacağı ile alakalı bilgiler verir;

AİHM Castells-İspanya kararı’ndan,Hükümeti eleştirmenin hoşgörülebilir sınırları, şahısları, hatta politikacıları eleştiri sınırından daha geniştir. Demokratik bir sistemde hükümetin eylemleri ve ihmalleri, sadece yasama ve yargılama organlarının değil, basının ve kamuoyunun da yakından incelemesine tabidir”,

AİHM Lingens-Avusturya kararın’ından; “İfade özgürlüğünün sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez görülen haber ve düşüncelere değil, aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden nitelikte olanlara da uygulanacağını, bunun demokratik toplumun olmazsa olmaz unsurları olan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin bir gereği” olduğu belirtilmiştir.

AYM 1979/7K.:Temel hak ve özgürlüklerin bir yasa ile sınırlandırılması özelde, özgürlükleri kısıtlananların zararına olsa bile, genelde toplumun yararına olabilir. Yasayla temel hak ve özgürlükler kısıtlanmasının topluma sağlayacağı yararın, kişiler için getireceği zarara göre ağır basması durumunda, kamu yararının varlığı kabul edilmelidir.”
Israrlı ihbarın niteliklerine bakılırsa düşüncelerimi ifade ederken arzu ettiğim dikkat çekmeyi belli bir oranda başarmışım lakin maalesef işaret ettiğim olumsuzluklara bakılmamış ve parmağımın kesilmesi arzu edilmiş.

Ostendorf Almanya, no. 15598/08, 7 Mart 2013 “Özgürlükten yoksun bırakma demokratik bir toplumda ölçülü bir tedbir olmalıdır.”

5237 Sayılı TCK. 216/1. Maddesinde “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.” hükmü düzenlenmiştir. 2. Maddesinde ise “Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü düzenlenmiştir.

YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ
Esas: 2010/6293 Karar: 2012/21247 Tarih: 15.10.2012
TCK 216. Madde Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
“Somut olayda davaya konu köşe yazıları bir bütün olarak ele alınıp değerlendirildiğinde, şiddet içermediği, bu yazılar nedeniyle toplumda hiçbir tepki meydana gelmediği, açık ve yakın bir tehlikenin mevcut olmadığı, bu nedenlerle de ifade özgürlüğü kapsamında olup 5237 sayılı TCK’nun 216. maddesindeki tanımlanan suçun unsurlarının oluşmadığı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı biçimde mahkumiyetine karar verilmesi,
Sonuç: Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.”
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ
Esas : 2017/2745 Karar : 2018/299 Tarih : 15.02.2018
TCK 216. Madde Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
“2-Kabul ve uygulamaya göre ise;
Sanığın savunması ve sosyal paylaşım sitesindeki paylaşımı nazara alındığında bir başka kullanıcıyı gözeterek buna cevaben sözkonusu paylaşımı yaptığı, sanığın güttüğü amaç ve kasıt gözetildiğinde, açık ve yakın tehlikenin olup olmadığı da değerlendirilip TCK’nın 216. maddesinde yazılı suçun unsurları itibariyle oluşup oluşmadığı tartışılarak bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile unsurları itibariyle oluşmayan propaganda suçundan yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 15.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ
Esas : 2017/2486 Karar : 2017/5784 Tarih : 18.12.2017
TCK 216. Madde Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
“Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere; Suçu oluşturan “tahrik”, soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye objektif olarak elverişli olmalıdır. Fail sübjektif olarak da bu amacı gütmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. Bu kapsamda salt yüz çevirme, soyut bir red veya saygısızlık ifade eden bir davranışta bulunma veya bu yönde sözler sarfetme, suçun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Fiilin suç teşkil etmesi için bunların ötesinde, ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlığa tahrikin var olması gerekir.
 Diğer bir tabirle etkili bir şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermelidir.Failin fiili, adet ve şahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmalıdır.
….BOZULMASINA, 18.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Ek olarak 680 Sayılı KHK’nın TBMM 26/2 449 sayılı tezkeresi ile 2559 Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’na eklenen Ek Madde 6’ya göre “Polis, sanal ortamda işlenen suçlarda, yetkili Cumhuriyet başsavcılığının tespiti amacıyla, internet abonelerine ait kimlik bilgilerine ulaşmaya, sanal ortamda araştırma yapmaya yetkilidir. Erişim sağlayıcıları, yer sağlayıcıları ve içerik sağlayıcıları talep edilen bu bilgileri kolluğun bu suçlarla mücadele için oluşturduğu birimine bildirir.” fakat bu madde keyfi bir şekilde kullanılmaz. Tezkereden de anlaşılacağı üzere dönemin şartının ivediliği mecbur kılmasından dolayı terörle ilgili durumlarda kullanılabilinir eğer ki savcılık emri olmadan keyfi uygulayan olursa bununla ilgili de itiraz edebilirsiniz.

Düşünceyi ifade özgürlüğü ile eleştiri hakkının kullanılması kamuoyunun zararına değil aksine yararınadır. Toplumları geliştiren özgür düşünce ile yapılan eleştirilerdir. Bunun aksinin olduğu toplumlarda gelişme olmaz aksine böyle toplumlar yozlaşır ve çürür. Elbette hakları istismar edenler ve gelişme değil de yıkım isteyenler olacaktır. Eğer ki ortada açık bir delil yahut fiil yoksa bu konuda yapılacak bir şey yoktur zira ceza muhakemesi deliller üzerinden ilerler. Hele ki bu istismarların bahane edilerek düşünce özgürlüğünün kısıtlanması gelişmeye vurulacak en büyük kettir. 

Haklarımızı bilelim onları koruyalım. Biz bunu yapmazsak birilerinin bize bunları bahşetmesini bekleyen zavallı kölelerden başka bir şey olmayız. Böyle bir ilkelliğe tahammülü olmayanlardan olmanız dileğiyle.

Örnek bir Anayasa Mahkemesi Kararı için bkz.
https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2016/36782

"51. Anayasa Mahkemesi başvurucunun yapmış olduğu açıklama nedeni ile hakkında hakaret suçundan mahkûmiyet kararı verilmesinin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun düşmediğini belirterek başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır"


29 Aralık 2019 Pazar

NETTİ BU HALKLAR BİRBİRLERİNE?

Bakınız Ekşi'de Kürtlerle ilgili atasözü ve deyimler paylaşılıyor yine vay efendim nefret suçu ağzınıza biber süreriz bi ılıklıklar bi bişi. https://eksisozluk.com/entry/93403661

Her toplulukla alakalı vardır bu sözler ve bunlardan incinen de maldır. Bunla nefret dolan da maldır.

Türklerle ilgili de çoook söz var? Böyle şeyler savaşlardan yahut kötü bir sürü deneyimden sonra oluşan nefretten dolayı atmasyon olabildiği gibi gayet dışarıdan bakıldığında topluluk olarak kültürel karakter olarak nasıl göründüğünüzle alakalı aşırı sert geri bildirimlerdir de.

Pek çok konuda pek rahat olup ne o Netflix ibne mi yapacak çocukları yahut aman uyuşturucuya özendirdi diye ceza mı olurmuş kafaları bu konulara pek takık pek baskıcı hayrola? Neden biliyor musunuz? Çünkü nasıl programlanırlarsa öyle hareket ediyorlar. Tut şunu Bobi misali.

İnternette şöyle bir baktım yabancıların Türklerle ilgili sözleri için ilk çıkan listelerden biri şöyle. Bu arada tabi bizim kendi kendimize söylediğimiz sözler de var Türkün aklı ya sıçarken ya kaçarken gelir gibi. Bunlar da özeleştiriler :)

https://onedio.com/haber/yabanci-dillerde-turklere-yonelik-kullanilan-irkci-ve-ayrimci-sozler-460339

Tabi bunların büyük kısmı Osmanlı dönemi ile alakalı deneyimler o zamanlarda da müslümanlara Türk deme alışkanlığı var belli ölçüde ve gördükleri her müslüman biliyorsunuz Türk değil. Yine de. inceleyelim. İtl. Annecim Türkler geliyor bu malum Türk korsanların ki Türk değil hepsi neyse langır lungur yağmaya geliyorlar ha diyeceksiniz ne ayıp lakin o dönem bu işler böyle bu da normal demiyorum tabi ABV tüm korsanların her ne faydaları dokunmuşsa da işte annecim Türkler geliyor diye bağırıyor çocuklar sahilde oynarken uzaktan görüp köylerine koşarak filan.

Böyle bir travma nesillerce taşınır. Korsanlık yaptıysak ki yaptık bence müstahakımız. Daha senelerce de söylerler kafamızı da sikerler. Söylesinler siksinler hak edilmiş ha benim ne alakam var dersen o tarihin ekmeğini yiyorsun hala öyle veya böyle bir vatanın var pasaportun var.

Bunları tek tek irdeleyeceğim ben şimdilik bu yazı burada dursun böyle.

18 Aralık 2019 Çarşamba

DAĞDA KAYBOLAN İNSANLIK

Uludağ'da 16 gündür haber alınamayan dağcıların maalesef naaşlarına ulaşılmış. Elbette ümit vardı olmalıydı da ama sosyal medyada öyle korkunç yorumlar yapıldı ki insan gerçekten inanamıyor. Bu kadar mesnetsiz ve anlamsız kin, nefret, dikkat çekme çabası, ben bilirim siz romantik mallarsınız hakareti. Ne lüzum var bunlara? Neden bu kadar çok insanlıktan çıkıyorsunuz? Bilen bilir realistliği her daim savunmuşumdur lakin duygusal bir varlık olan insanların ihtiyacı olan nezaketi yok sayan, insanın insanlıktan çıkmasıyla lüzumsuz yere kalp kıran, karamsarlığa, bıkkınlığa, huzursuzluğa ve hatta düşmanlığa sebep olan tutumların bir izahı yok. Bizler sosyal varlıklarız, bizlerin birbirimize destek olması şart. Elbette aileler için hayal kırıklığı olacaktır ve matem de tutacaklardır. Bunlar doğal süreçler. Öldü tamam mı hiiiç hayal kurmayın boşuna demek ne çeşit bir maksadı gütmektir? Bu gereksiz hırçınlığı ortaya koyanlar kendilerini dahi mi sanıyor? Nasıl bir yanılsama içinde bunlar? Dağcılıkla ilgili yasal düzenlemeler ve bu gibi durumlar için önleyici tedbirler ve bu alanla ilgili kişilere eğitim verilmesi o bu oturulur bu saatten sonra konuşulur ama 2 haftadır yine insanlığın en çirkin suretleriyle karşı karşıya kaldık. Yazık.

Bitti mi? Bitmedi http://mariadebonne.blogspot.com/2020/01/dagda-kaybolan-insanlik-2.html

17 Aralık 2019 Salı

GOOGLE, REKABET KURUMU VE NARGİLE


Gerçekten mazereti kusurundan beter açıklamalar tam da böyle şeyler. https://www.ntv.com.tr/teknoloji/rekabet-kurumundan-google-aciklamasi,2UhUgbv5FkmWWYBmgEU6KQ Rusya ve AB başardı bizi sallayan yok diyecek duruma düşmek bir nedir ya? Google sadece bizim devletimizin bu konudaki yasalarını sallamıyor değil daha da kişisel bilgilerimize alakalı neler neler yapıyor üste cep telefonu alan insanlara başka bir hizmeti şart koşup Google hesabı almazlarsa telefonun sunabileceği internetle ilgili pek çok hizmetinden yararlanamayacağı anlamına gelen yaptırımlar da şart koşuyor.

Bunlar elbette insanlığın ilkel dönemleri olarak anılacak rezaletler lakin gündeme taşınan mesele ve  rekabeti engellenenler kimler bir de ona bakalım. Türkiye'nin yaygın olarak kullanılan bir yerli arama motoru var mı? Yok. Google kendi arama motorunu telefon üreticilerine diretiyor onlara finansal imkanlar sunuyor diye şikayetçi olan kim? Yandex evet ara ara flört edip sonra alakamız yokmuş gibi davrandığımız Rus markası. Rusya'da elbette at koşturamazlar zira piyasayı kaybederler. AB zaten eli güçlü bir birlik ve hukuki anlamda 3. dünya ülkelerindeki gibi yalan dolan göstermelik bir hukuk sistemleri yok. Peki sen kimsin? Aslına bakılırsa senin ülkeni çok da alakadar etmeyen(ha Google ara motoru yüklenmiş gelmiş olsun ha Yandex üstelik isteyen Yandex'i daha sonra kurabiliyor yani BANA NE?) bir konuda atar gider yapıp sonra aynı topla beni oynatmıyorlar diye ağlanıp aciz ve komik duruma düşen bir ülkesin.

İşine geldiğinde Anayasa bile tanımayan zihniyetin ama bak burada böyle yazıyor deyip ağlanması bir devlet yönetimi anlayışı olmamalı. Böyle bir işe girişeceksen önce bir nabız yokla bu işin oluru var mı sonra bir bak senin konuyla alaka seviyen ne. Bazıları da diyor ki oh iyi oldu Google çıksın Türkiye pazarından kamçılanıp yerli arama motoru yaparmışız teknolojik gelişme olurmuş. Hay ben senin mikrop yuvası nargile kafelerinde iyice eriyerek dünya gerçeklerini algılama seviyesi kumru seviyesinde bile olmayan kafana ya. He canım zaten büyük strateji de buydu. Olaylar onun için bu şekilde böyle gelişti. Hay ben sizin kafanıza ya.

11 Aralık 2019 Çarşamba

DOĞU PERİNÇEK NE YAPMAK NEREYE VARMAK İSTEMEKTEDİR?

Malumunuz Doğu Perinçek halk nezdinde pek de itibar görmeyen yılların siyasetçisi aynı zamanda bir doktorolu hukuk insanı. Dün gece izlemiş olduğum bir yayında biraz ayar be kardeşim dedirtti yine bana.

İzlediğim tartışmada muhalifleri -diyeceğim ama muhalifler mi o da tereddüt konusu- seyirciye göre sola oturtmuşlar bu beyi de almışlar iktidar yanlısı tiplerin arasına sağa. Yani normalde bir insanın bunca yıl süren koşturmaca hapis hayatları onlar bunlar sonrasında geldiği nokta islami sağcı politikanın yılmaz ve de yobaz savunucusu olmak olur mu la başlarım ajanlığa da bu düzene de deyip domates yetiştirmek üzere istifayı basması beklenir ama demek nasıl bir gaz alıyorsa tarikatımsı oluşumundaki şakşaklardan müptela olmuş bırakamıyor.

Tartışılan konu eski başbakan ve hükümet mensuplarının bir özel üniversiteye devlet arazisini peşkeş çekme girişimi ve bunun siyasi hayattaki neden sonra akla gelen yansıması?! Detaya girmeyeyim bu kayıkçı kavgalarına alışığız. Özetle 2010'da aynı partinin bir başka hükümeti bir yasa çıkarıp bunun önünü açıyor bu kişiler de iddiaya göre iktidarlarını kaybedeceklerini sezip hazır mühür ellerindeyken bir oldu bittiyle bu yolsuzluğu devreye sokuyor. Daha sonra Danıştay yürütmeyi durduruyor ve fakat sebebi alooo peşkeş çekemen demek değil zira kanun düzenleyip peşkeşin önü açılmış zaten, diyor ki Danıştay bura sit alanı vs. Bunlar programda belgelerle "muhalif" taraf tarafından ispatlandı ve fakat Kürtçü islamcı ocu bucu malum bir kişi önce kanun dışı dedi sonra kanun ileri sürülünce orada kamu tüzel kişiliği olan eğitim kurumlarından bahsediliyor dedi daha sonra bu kişiye özel üniversitelerin de Anayasa'ya göre devlet düzenlemelerine tabi olduğu ve atamaların ve denetlemelerin devlet tarafından yapıldığı burada çalışan öüretim mensuğplarının da kamu personeli statüsünde oldukları dolayısıyla pek çok yargı kararında da kamu tüzel kişiliğe sahip olduklarının altı çizildiği detaylıca izah edildi. Bu durumu kabul eder gibi yapıp yine beş dakika sonra sanki sit alanı olduğundan değil de bu iş yasak olduğundan dolayı devrin iptal edildiğini söylemeye devam etti. Bunlar alışıldık şeyler. Ha bu arada tarihe not düşelim bu araziyi teminat gösterip 430milyon TL kredi çekmişler Halkbank'tan tabi iptal devreye girince teminat da patates olmuş vs. Tarihe not düşelim de bunları.

AKP'li ağzı diye bir şey var bu ağız karısına sekreteriyle otelde yatakta yakalanıp yaz kızım diyen Şener Şen karakkteri bir ağız. Ne kadar suç üstü yapsanız da hep inkar sonuna kadar inkar. Doğu Perinçek de bunlara yamalanmış diyor ki iktidarın diğer mensuplarının cezai bir sorumluluğu yok bunlar da FETÖ ondan yapmışlar işte napsın Erdoğan garibim. Kafalara gel. Ha bu arada madem siyasi ayak bunlar neden yargılanmadılar bu zamana kadar dendiğinde cevap yine sessizlik. Doktorolu hukukçu olarak aldğı vaziyet bu. Vah vah. Sonra muhalif taraf yahu bu bütünlüklü bir iş sen Ahmet yaptı Mehmet yaptı ben yapmadım ki imzam yok ki deyip siyaseten sorumluluğu reddedemezsin diye bastırınca yarım ağızla siyasi sorumluluk var tabi ama halk takdir edecek onu diyor. Sen halkı böyle yönlendirirsen hukukun h'sinden devlet yönetmenin d'sinden anlamayan halk neyi nasıl takdir etsin?

Durun durun bu ne ki adam dedi ki Türkiye'de adalet artık mükemmel işliyormuş ve Türkiye'deki insanlar hiç olmadığı kadar özgürmüş. İnsanlar internette yazmaya korkuyor bu nasıl özgürlük diyor muhalif kanat diyor ki arada olur öyle kazalar onlar da olacak kaç kişi ki bunlar diyor. Yani olmasın da demiyor kendi hayatıymışçasına elalemin hayatını masaya koyuyor. Girseler de çıkarlar sonra ya diye ekliyor. Kendi alışmış ya hapishane yalaması olmuş herkes öyle olsun. Bu arada o bahsettiği olur öyle kazalar dediği kişilerden biri de benim. AKP ve FETÖ eleştirmekten başka bir mana çıkartılamayacak gönderilerim halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla soruşturmaya konu edilmiş vaziyette. Ya nolacak ben de girer çıkarım artık yeter ki Doğu Perinçek'imciğimin Avrasyacı hayalleri gerçek olsun.

Perinçek sallamalara doyamadı, en büyük ticari ilişkilerimiz Çin ve Rusya imiş. Yani bunlar ithalat ihracatta 1 ve 2 numaralı ülkelermiş şu an bizim için. Muhalif kanat yine güldü ve Avrupa ile n büyük ticaret hacmimizin olduğunu uçan kuşların bile bildiğini ima etmelerine rağmen Perinçek yalan söylüyorsunuz yok öyle bir şey filan diyor. İleri yaşta olur böyle şeyler diyeceğiz ama cin gibiler de meaşalla üste ölümsüzler de biliyorsunuz.

Muhalif kesim ABD PKK'yı terör örgütü olarak tanıyor ama Rusya bunları böyle tanımadığı gibi adamlar masa kurup propaganda yapıp adam toplayabiliyor Rusya'da diyor Perinçek'e göre bu da önemsz bir detay. Yani Rusya ile işbirliği yapılmasında engel değil Rusya'nın PKK'yı terör örgütü olarak tanımaması. Pazarlık konusu bile yapılmasına lüzum yok zira onlar da öyle fıtratları bu şekil.

Türkiye maalesef önünü arkasını ucunu bucağını değil günü kurtarma ve kişilerin kendi mevkiilerini sağlamlaştırması üzerine üretilen günübirlik politikaların elinde. Böyle çalakalem işlerle devlet yönetilmez. Devlet yönetecek insanlardaki vasıf 17 yaşındaki çocuğu tanka yumruk attırmaya ikna etmek gibi vasıflar değildir. Bakınız AKP yancısı Erdoğan'ın üstün liderlik vasfını böyle örneklendirilyior. Ülkeyi yangına yerine çeviren taşları ben döşedim dsanki, birorduyu tahtakurusu gibi içten çürüten atamalara ben olur verdim yahut bunları zamanında ben tasfiye etmedim sanki, ve bu ülkede o zaman da dahil hala pek çok vatansever kolluk kuvveti varken reşit olmayan çocukları silahsız savunmasız sokağa dökmek maharetmiş.

Bu özrü kabahatinden büyük savunmaları utanmadan arlanmadan defalarca dile getirmek siyasal islamdan yolunu bulmuşların doğal davranış biçimi. Bunu kabulleniyor değiliz elbet bunların da hesabının verileceği günler gelir. Ve fakat Doğu Perinçek her neci olursan ol her kimci olursan ol ve hatta ne olursan ol sen birey olarak sırf bir şeyler işine geliyor sanıyorsun diye bu uslanmaz arlanmaz aymazlarla aynı tribünde oturup aynı sloganları atmayı kendine yakıştırabiliyor musun yahu? Haytımda hiç meraklın olmadım ve her daim bu ülkeye zararının faydandan kat be kat olduğunu düşündüm ama ben bile senin yerine utandım la. Az izan az özsaygı. Azıcığı bile ayılmanıza yeter zaten.