dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Şubat 2022 Perşembe

ALL OF US ARE DEAD(dizi 2022)

Bu dizinin Netflix'te fragmanı düştü önüme görüntü yönetmeninin olağanüstü başarısının ilgimi çekmesi mi desem niyeyse bir bakayım dedim. Açıkçası diziye başlarken Japon dizisi sandım cahil cahil hatta bir süre öyleymiş gibi izledim sonra yapılan muhabbetlerden anladım ki Güney Kore dizisi. Elbette ergen zombi dizisi o bu deyip geçiyor insanlar lakin benim aklım 16 Nisan 2014 yılında yaşanan Sewol Faciası'na gitti. Bir feribot insanların gözü önünde battı ve çoğunluğu lise gezisinde olan öğrenciden mütevellit 476 yolcunun 304'ü yetkililerin beceriksizlikleri ve şerefsizlikleri yüzünden oturup ölümü bekledi ve vefat etti kalanları da sahil güvenik, balıkçılar ve ticari gemiler kurtardı. Sewol faciası - Vikipedi (wikipedia.org)

O dönem bu trajedi ile alakalı pek çok dökümanı araştırdım görüntüler izledim. İşin içinde ticari kar yapmak için gözü dönen işletmecisinden çoluğu çocuğu bırakıp canını kurtarmak için kaçan kaptanına aynı şekilde çocuklardan sorumlu olup da kendi canının derdine düşen öğretmenine ve oturup çocukların ölmesini izleyen güvenlik güçlerine kadar her türlü pislik var. En büyük sıkıntı da çocukların aşırı söz dinleyen efendi çocuklar olmaları ve yerinizden ayrılmayan diyen otoriteye karşı çıkmayıp olaysız ölümü beklemeleri üstelik neler olup bittiğinin farkındalar da. Tabi bir sürü spekülasyon da var yok efendim dönemin başbakanı büyü ile uğraşıyormuş da çocuklar bilerek kurban verilmiş de ve fakat o başbakan Allah'ın işi filan demedi istifa etti en azından. O kadar acı ki. Dizide ben bu faciaya pek çok gönderme gördüm en basitinden aşağıdaki feribotun içinde çekilmiş gerçek görüntüleri izlerseniz göreceğiniz rap yapan çocuk. Güvenlikten sorumlu yetişkinlerin ne kadar da güvenilmez oldukları. Daha pek çok detay.

Dizi kaliteli görüntüleri, oyunculuğu, kurgusu ve felsefesi ile bana göre öyle aman zombi gençlik dizisi işte denilecek bir dizinin ötesine geçmiş zaten ama mevzunun derinliği aslında çok daha sarsıcı gibi ve her şeyden önce çok klişe gelip de içi boşaltılmış olan pek çok kavram bakımından da gençlere güzel mesajlar veriyor. Güney Kore dizilerinde bunu hep görüyorum gençlere insani ve güzel mesajlar vermek. Aslında zaten genel olarak çok da güzel gençlik yetiştiriyorlar ama bir eksiğin de farkındalar belli ki o yüzden yanlışı gördüğüz zaman otoriteyi değil doğrunun sesini dinleyini öğretmeye çalışıyorlar sanırım :(

Keşke dizinin sonunda o 304 pırıl pırıl genci ansalardı çünkü insanlık ah işte o beceriksiz o şerefsiz o korkak o beş para etmez insanlık yaptıkları hataları ve onların kurbanlarını çarçabuk unuttuğu için sürekli aynı trajik döngüleri yaşıyoruz. Belli ki yaşayacağız da.

What happened inside Sewol ferry 2014.04.16 - YouTube

12 Kasım 2021 Cuma

KULÜP(NETFLIX DİZİ 2021)

Diziyi izlemeyenler için önden bir uyarayım, dizinin konusu hatta replikleri yazı içinde geçecek o yüzden izlemediyseniz ve önceden haberdar olmak istemiyorsanız yazıyı daha sonra okuyabilirsiniz.

 Asdfgh ya bu liboşlar gerçekten siz neden böylesiniz kardeşim? Türklüğe bok atacaklar diye soframızda kadının yeri öküzden sonra gelir diye laf üretip Türk erkekleri böyle böyle ama sen iyisin öyle olma diye replik yazıyorlar kafayı yiyecem. Sen onu Türk olduğunu iddia eden Osmanlı artığı soyu sopu belirsiz primatlara söyleyiver. Bir Türk kadınına ister şehirli olsun ister yörük senin yerin öküzden sonra de bakalım dünyanın kaç bucak olduğunu kaç dakikada öğretiyorlar sana. 

Din sömürüsü yapmak da liboşların bayıldığı iş. Yok biri cumaya gidememiş beri ki şabatını yapamamış oysa museviler ne güzel sürekli toplanıp eğleniyor yemek yiyiyor en fazla evinin kadını çocuğunun anası ol diyorlar e o kadar da olacak şimdi kusursuz gösterseler olmaz küçümen bir kusur o da yazının devamında bahsedeceğim aile kavramına çıkar amaçlı düşmanlık beslemelerinden. Yani museviler o kadar da minnoşlar ki hiçbir yobaz musevi çoluğunun çocuğunun hayatını din dogmasıyla karartmıyor, obsesif bir şekilde ritüeller yüzünden hayatını kendine ve himayesi altındakilere zehir etmiyor aynı şey elbette müslümanlar için de geçerli. Vay ne kadar yüce gönüllüsünüz! İnsanların hayatlarını mahveden bu toplumsal histerileri ateist vs. olduğunuz halde büyük bir "hoşgörü" ile karşılıyorsunuz. Kibirin temel kaynağı çok ağır ezikliktir biliyorsunuz di mi liboşçuklar? Elbette ben demiyorum ki bu insanlara eziyet edilsin, onlara döve döve acı gerçekler anlatılsın ve fakat görüldüğü üzere baş karakter de dile getiriyor münasip bir iş bulur şabatıma onuma bunuma aynen takarım kafayı. Yani bikini mankeni olmak istiyorum diyen çarşaflı kadın modeli olmadan da hayat devam edebiliyor, din devletin kurumsal deliliği haline getirilmese de olabiliyor.

Bir başka replik, vergisini ödediği halde çalışma kampına yollanan babam ve abimi öldüresiye çalıştırdılar sonunda istedikleri oldu ikisi de öldü. Evet amaç musevileri katletmekti zaten çünkü Türkler birilerini katletmek istediklerinde Dingilizler yahut Fransızlar gibi plan yapar, iş çevirir, tuzak kurar ah bu zalım Türkler. Amaç musevileri katletmek değildi eğer öyle bir derdimiz olsaydı da göstere göstere yapardık kusura kalmayın öyle üçkağıtla filan iş görecek karakterimiz yok ve evet zalimiz biraz bilhassa sizin gibi mide bulandırıcı ahlaksız yavşaklara karşı o yüzden bize saçma sapan bok atarken etraflıca bir düşünün derim. 

Bir başka replik, musevi kadınceğiz ben İspanya'dan yüzlerce yıl önce bu topraklara gelen bir museviyim diyor karşısında da mümkün olduğunca saftirik ama ebleh, tıpkı keloğlan tiplemesi gibi yörük de aa biz de öyle diyor. Bu arada bu tipleme dizinin tek "iyicil Türk" karakteri. La Yahudi sen gittiğin her yerden kovulduğundan İspanya da seni bir güzel kovaladı, Osmanlı da paran var diye açtı kapıyı o yörüğün atası ise savaşla kanla iktidarını kurdu bu topraklarda. Hiçbir yörük de demez  böyle bir şey zaten çoğu da açıkça söylüyorum böyle konularda cahildir ve böyle bir tarihsel bakış açısına da sahip değildir ha sorarsanız çok gerçekçi dizi niye çünkü o zamanın Pera'sını bilmem napmışlar onun haricinde gerçekçi bir şey yok güzel kardeşim yine liboşların propagandist hayalgücü var o kadar.

Bir de sürekli Türk erkekleri müslüman olmayan kadınla gönül eğlendirir ama evlenmez geyiği dönüyor. La Museviler çok farklı sanki? Türkle evleneceğim deyip aileden red yiyenler bilmem ne. Gerçi onu da lütfedip ben müslümanım baban seni bana vermez diye yerleştirmişler hikayeye ama tek bir yerde geçiyor diğer muhabbet ise defalarca. Yani akıllara kazınması istenen bu belli ki, diğeri de ama onu da dedik ya diye ileri sürülmek için süs niyetine konmuş. Ha diyeceksiniz e jön olan Türk kızı musevi diye değil yalancı diye terk etmiş ah ama işte o farklı diğer Türk erkekleri gibi değil özünde iyi bir erkek ya hani güya Ameriganyalı kadından duyuyoruz bunu da.

Azınlıklar tarafından işletilen yerlerin Türklere geçmesine teşviğe gelelim. Elbette öyle olacak ya nolacağdı? Yeni bir devlet kuruyorsun yozlaşmış Osmanlı'nın mirası Türklerin aşağlandığı Arabın Yahudinin Ermeninin Rumun el üstünde tutulduğu her türlü maddi imkanın onların elinde olduğu bir ortam. Atatürk'ün manevi kızlarından biri bir arkadaşının evine gittiğinde mürebbiye demiş ki senin baban devlet mi kuracakmış boynundaki kıravat bile bizim Fransız kumaşından. Eve gidip Atatürk'e bunu anlatıyor kızı ve cevap merak etme her şeyimiz olacak biz de üreteceğiz diyor ve işte kumaş fabrikalarımızın kuruluşu. Sonra da yağma ve talan edilişlerini izlettiler bize tabi. Elbette Ermeni, Yahudi ve Rumların mesleki becerileri ve bilhassa pek çoğunun iş ahlaklarına diyecek bir şey yok benim de bilhassa küçükken doktorlarım bu gruptan insanlardı ama biz de yetiştik onlara zaman içersinde, günümüzdeki nesiller olmasa da biz şahit olduk bu duruma. Ve unutulmamalı artık hepimiz bu devletin eşit vatandaşlarıyız. Durumlar eşitlendi hatta öyle bir eşitlendi ki vatan hainliği kovalamayanlar hariç bu yeni model işgalin, talanın ve yozlaşmanın tam da içinde sürünüyoruz hep beraber. 

Bir de vay efendim zorla adını değiştirip Türk ayağına yatmak zorunda kalan zavallı azınlıklar. Ne için yapıyor bunu? Kendi rahatı için. Biz Türkler de devletlerimiz yıkıldıkça orada burada başka bayrak altında yaşadık ama yüzlerce yıl adlarımızı dilimizi kültürümüzü muhafaza ettik. Demek ki neymiş? Bu rahatı için yavşaklık yapanların sorunuymuş. Bu kişilerin ağlanmak gibi bir durumu da yok görüldüğü üzere siz neyin üzerinden neyin propagandası için sömürü yapıyorsunuz? Ha bir de zavallıları görünürde Kıbrıs'taki kandaşalrı Rumlara karşı tarafı tutmaya zorlamışız?! Özür dileriz ya, sere sere Türk katliamı kovalayamadılar biz Türkler yüzünden bak görüyor musun Allah kahretsin bizi!

Bu liboşların bir başka can sıkıcı takıntısı da sıradan aileleri olan sıradan hayatları olan insanları sürekli aşağılamaları. Bu elbette devlet düşmanlıklarından kaynaklanıyor. Devlet ailelerden oluşan büyük bir ailedir. Bunların devlet düşmanlığı da sözde anarşistliği de mal ergenlerin sandığı gibi özgürlük o bu düşkünlüklerinden değil sermayenin insanları özgürce sömürememesinden, sağlığı korumaya yönelik yasalarla yahut vergilerle vs.'ler ile cebelleşmek zorunda kalmalarından. Sizleri istedikleri gibi köleleştirememelerinden, sömürüde önlerinde bir engel olarak gördüklerinden. 

Sıradan bir hayata sahip olmak aşağlanacak bir şey de değil. Kim nasıl istiyor öyle rahat ediyorsa öyle yaşayabilir. Bazıları seks partilerinde koko çekerken ölür bazıları belki de bir sürü çocuğu olduğu halde tek başına hasta yatağında ölür. Mutlu ve güzel bir ölüm yoktur iş ki çok acı çekilmesin ve fakat huzurlu bir hayat mümkün. Bunu ister dünyayı gezerek elde et ister doğanın sende kodladığı güdüleri takip edip yuva kurup üreyerek. Bu tamamen karakter meselesi. Yani ister ve başarabilirsen kendine dış dünyayla sınırlı iletişimli minyatür bir ekosistem yaratabilirisin kafana göre. Bu ekosistem de başkalarına zarar vermediği sürece kimseyi ilgilendirmez. Elbette çocuk sahibi olmak bencillik o bu ama bu liboşlar böyle bir şey de demiyor, çocuk yapın ama bizim istediğimiz gibi olsun diyor yani başkalarını faşistlikle itham ederken Trump'ın twitlerini bile engellemeleri gibi. Das psikolojide yansıtmanın dolandırıcılık soslusu.  

Çocuk yapın demeleri de klişe üretim ve hizmet için köle istemelerinden daha derin, her yolun mübah görüldüğü aptalca ve ahlaksız bir pragmatizm çeşidinin de ötesinde. Bu tam olarak insanları malları gibi görmekten onları manipüle etmekten haz alan narsistik kişilik bozukluğu. Yeri geldiğinde sorumlulukları ve aldıkları kararların yükleri gibi konularda kendilerini acındırmaları ya da haksızlığa uğramaktan kıskanılmaktan dertlenmeleri yeri geldiğinde ise anlamsız büyüklenmeleri gayet tipik narsistik kişilik bozukluğu emareleri. Körle yatan şaşı gibi bunların maşalığını yapan din tüccarı taşeronlarında da aynılarını gözlemleyebiliyoruz. Ezcümle baskı altında kalıp bir yerlere sıkışanlar varsa bu kişiler elbette özgür iradeleri ile aldıkları kararlar ve istekleri konusunda yüreklendirilmeliler ama bunu sıradan hayatlarında huzurlu bir şekilde yaşayan bir avuç da olsalar o insanları sürekli aşağlayarak yapmak bir nedir amk? Sade olan güzeldir, huzur verir huzur istiyorsanız sadeleşin. Ha ben üremeye karşıyım keşke bütün canlılar kısırlaştırılsa da hormon kaynaklı kavgalar dövüşler bitse soyumuz kuruyana kadar bi kafa dinlesek ama taleplerim insanlık tarafından değerlendirilmeye alınacak değil elbet.

Bir ek not da anarşizm hakkında. Bunu bu sitede ve daha pek çok yerde de yazmışımdır. Anarşizm bir gayedir. Bir fabrikada çalışırken yıllık hedefler üzerine bir toplantıda mühendis, sağlıkçı ve teknisyenler dedi ki yani iş kazası hedefi diye bir şey olamaz amaç sıfır kaza olmalı. Bu elbette tıpkı anarşizm gibi ütopik ama bir o kadar mantıklı, insani ve asıl olması gereken amaç. Dünyada da sınırların olmadığı, kanunların, ahlak kurallarının gereksiz olduğu bir ortam inşa edilmeli ama bu ancak bunu gerçekleştirebilecek kriterlere sahip bir nüfusla olur. Anarşizm insanlığın hedefi olmalı, anarşizm ucuz tatminler peşinde koşan boş beleş eziklerin oyuncağı olmamalı.

Diziye dönecek olursak, bitmek bilmeyen klişeler de bir yana bilhassa o yağmur romantizminizin de ilaveten içine edeyim, ne sığ ne cıvık iş. İngiliz Hasta filminden arak en çok benini seviyorum geyiği bilmem ne. Tam oradaki bölgeyi kemiği bilmem ne değil ben ama diyecekler şimdi. Ha memesini götünü değil benini çünkim gerçek aşkta o işler öyle oluyor mevzu güya meme göt değil. Ben, kulak kıkırdağı, burun kılı filan çok özel oysa çıkar amaçlı kafaladığı garibim masum genç benine dikkat etmemiş tüh zaten sıkıcı olduğu için her şeyi hak ediyor da ama sen musevi olduğun için yanlış tutumlara maruz kalınca ağlanabiliyorsun vay efendim museviyim diye bana bilmem ne yabıyolar bık bık. La musevi olmak bile bir tercih ve tıpkı diğer pek çok popüler dindeki gibi içinde bir sürü yanlış barındıran bir tercih hatta ama sıkıcı olmak nasıl oluyor da suç oluyor sevgili liboşlar ya bunu bize bir izah edebilir misiniz o kıt zekanızın yettiği kadarıyla çünkü sürekli insanları çeşitli araçlarla: müzik olsun, sinema olsun, edebiyat olsun sıkıcı olmakla itham ediyorsunuz? Kendinizi çok renkli ve eğlenceli sanıyor olmanız da ayrı bir tuhaflık. Velhasıl ulan ben bile bilmiyorum nerede ne benim var. İlaveten söylemeden edemeyeceğim son bölümdeki şarkı sözünde geçen "umarsız" sözcüğü yanlış anlamda kullanılmış. Sözlerin bütünlüğüne bakılınca umursamazca anlamında geçiyor, İngilizce altyazı da öyle çevrilmiş. İşte kalitenin seviyesi, özensizlik. Şarkının çocuk şarkısı gibi olması da ayrı mevzu. Yani sizi kerizlerken öyle çok da enine boyuna düşünüp kafa yormuyorlar çünkü bu kadarlıksınız. Diyeceksiniz sen de bir sürü yazım hatası yapıyorsun yahu ben profesyonel bir yazar değilim yazıyorum sadece. Belirtmeden geçemeyeceğim bu diziyi zor izledim bitirdim çünkü ne nane yediklerini estirdikleri rüzgardan sezdim ve bu cevabi yazıyı yazabilmek için mecbur bu işkenceye katlandım. Benzer temalı gerçek sanat eseri bir dizi önereyim de gözünüz dizi görsün. Her ne Kulüp dizisinin hikayesinin gerçek hayat hikayesi olduğu iddiası olsa da ne kadarı gerçek ne kadarı liboşların hayal gücü malumunuzdur onun için prodüksiyon olarak da muhtemelen bu dizinin çakması bir dizi ile karşı karşıyayız zaten.  Suna Göktuna: Babylon Berlin (mariadebonne.blogspot.com)

Son sözüm de bu dizide oynayan Türk oyunculara. Oyunculukları da övülmüş durmuş işte sanat işte sepet geyikleri e reklamasyonu liboşlardan daha iyi kim bilir tabi? Türk düşmanlığı yayan bir propaganda dizisinde oynayacağınıza gidin rezil bir firmanın reklam filminde oynayın o bile daha onurlu bir iştir. Şimdi bu Türk Cumhuriyeti'ne düşman olanlardan alın tebriklerinizi bol bol, şenliğe çevirsinler bu klişe dolu yüzeysel çapsız dizinin gösterimini, yine bir yetmez ama evet havası estirsinler. Dün kime açıkça  yaltaklanıyorlarsa bugün onlardan kazık yemiş onlar tarafından ötelenmiş olsalar da içten içe onların bu cumhuriyeti yıkışlarına sevinsinler. Eğlenin kutlayın körler sağırlar ağırlayın birbinizi. Ha normalde elbet özeleştiriler yapılmalı, herkes kendi hikayesini kendi gözünden anlatabilmeli elbet herkes ama herkes söyle değil de böyle mi yapılsaydı da demeli ve fakat yalandan bile objektif olmayan işlerle olacak iş değil bu. Herkes hikayesini kendi algısıyla anlatabilir ama şu an bu propaganda fırtınasının karşısında bizim hikayemizi anlatacak hiçbir imkan yok. Siz de yapın diyemezsiniz, yaptırmazlar sermayenin tamamı karşımızda, devletimiz zaten işgal altında yıllardır. Ha imkanımız varken gibi göründüğünde de anlattırmadılar hep kafaya göre eğdiler büktüler gerçekleri. Atatürk öldüğünden beri bu böyle bu işgal yeni bir işgal değil yani. Zararlı cemiyetlerle gelirler, doğrudan NATO ile gelirler, dangalak Dingilizlerin dangalak MI6'i  unutulmamalı tabi, basını, edebiyatı ele geçirirler fonlarlar bol bol ve her daim ya bu ülkeye geçmişten dolayı haksız olduğu halde kinlenen şerefsiz bulurlar ya da çok ucuza satılık kiralık hainler ve tabi ki bir sürü de kendini melek sanan  gerizekalı mal keriz. Hep böyle sinsi hep böyle yavşaktılar. Lan dış güçler muhabbetini bile alay konusu yaptılar ki yedikleri naneleri sere sere yapabilsinler, buldukları kerizler de oh yea illüminiati dabi bebeyim deyiversin geçsin yapılan tüm bu şerefsizliklere. İçi dışı şerefsiz dolu bu ülkenin ama ben inatçı dağ keçisi soyuma güveniyorum, biz o kafayı size atacağız o dağın en tepesindeki en güzel otu da yiyeceğiz.

2. sezonunu izlmek gibi bir vakit kaybına daha tahammülüm olmayacak yine de bir not düşeyim. 

kulüp (dizi) - #132034040 - ekşi sözlük (eksisozluk.com)

Bayılıyorum bu tek taraflı ajitasyon manyağı ülkenin düşmanlarına la onlar zaten vahşi maymun bugün de görüyoruz marifetlerini peki siz ve savunduklarınız kusursuz mükemmel melekler di mi? Açın da Atatürk'ün anlattıklarını okuyun azınlıklar nasıl da dalga geçip kendi vatanında maymun muamelesi yapmışlar insanlara ve işgalde nasıl da anında arkamızdan önümüzden bıçaklamışlar. Diyeceksiniz hepsi öyle mi e bu çomar dediklerinizin de hepsi öyle değil ama o azınlık iyilerin ne sizlerle ne çomarlarla ne de kimseyle alakası yok zaten soyları da kurudu kurayacak yaşasın cehenneminizde boğulursunuz artık sere sere. Hepiniz götsünüz lan şerefsiz ağlak sürüsü iblisler.







17 Aralık 2020 Perşembe

NETFLIX TARİKATI



https://eksisozluk.com/entry/116888174?fbclid=IwAR2ju1CJs6MJgcz4KTlXPrpoedGxdfO4EvUnKsfU3ECruS7DHX5het9v0hM

 Bu dünyada önüne gelene tapan tapınan milyarlarca aptal insan var velhasıl şu kadar abonesi var demek kalite göstergesi olmuyor. Tek derdi kendi hayat görüşünü dayatmak olan, sanatı kullanarak beyin yıkama kasan aptal bir küreselci projesidir Netflix. Yükselişe geçer geçmez insanları da bıktırmış vaziyette bu beyin yıkama işinin suyunu çıkartan yobazlar oldukları için. An itibariyle zaten eve kapanan insanlar el mecbur bakınıyor ama nereye kadar para öderler meçhul. Ben dizileri random seçiyorum netten hiçbir yere aboneliğin yok ne zaman ki afişini adını beğenip bir şeye baksam ve da daaam Netflix yazısını görsem hemen kapatıyorum o diziyi artık. Gerçi diğer ABD ve Avrupa yapımları da küreselcilerin elinde onun için eski filmlere dizilere sardım zira yıldım bu kendini entel dantel sanan beyinsiz ruh hastalarından.

17 Kasım 2020 Salı

YETMEZ AMA EVET RELOADED: BİR BAŞKADIR

https://eksisozluk.com/entry/115657103

Şu diziyle ilgili yazmaya lüzum görmedim ama şu girdinin Ekşi'de en beğenilen olması da ne bileyim. Provokasyon övmek? Provokasyonu bir tartışma biçimi sanmak? Leş küreselci liboş klişeleri ve propagandaları ile dolu bol bol reklamı yapılmış sığ ve kalitesiz provokasyona sahip bir içerik. 2010'ların yetmez ama evet gerizekalılığını tekrar kurgulayanların kurduğu aptalca bir tuzak saçma sapan bir proje. Ama bunu da yiyecekler çünkü gerizekalılar.

Diziyle hiç ilgilenmedim zira zaten Ekşi'de zamanında bu savları savunan dangalaklarla gereksiz mesai harcamışlığım var ve elbette onlar da benim için aynısını düşünecek olsalar da bunlar kesinlikle eğitilemez. Sabit fikirli ve üzerinde düşünmeye değer şeyler hakkında bile düşünmeyi reddeden yobazlaşmış ve kendilerine dayatılan her türlü dogmayı bir güzel sahiplenmiş beyinsizler. Eğer ki karşı savları biraz olsun kavrayabilseler ben ne çeşit bir mallığın müptelası olmuşum lan deyip silkinir ve çıkarlar bu durumdan çünkü kimse böyle bir mallık içinde yuvarlanıp durmak istemez. Ama kavrayamıyorlar yani gerizekalı olduklarını anlayacak kadar bir zeka yetecek ama o da yok bunlarda. Ve elbette tıpkı AKP'liler gibi liboşlar da yansıtma kullanıp asıl sen öylesin diyecekler bana. Bebeğim bendeki zeka sizin alayınızı donunda sallar acaba asıl ben öyle olabilir miyim?

Her neyse diziyi Avasas namlı arkadaşımın yönlendirmesi ile izledim. O bayılır böyle saçmalıklara çakmaya ondan üzerine konuşmak için verdi gazı bana da. Aldım gazı izledim. Kendisiyle ilk izlenimlerimi paylaşınca sohbetimizi Ekşi'deki dizi başlığına entari olarak da yazmış. O da öyle bir iflah olmaz Ekşici, liboş ve yobaz avcısı.

Netflix propaganda klişeleri(Buradan sonrası dizi ile ilgili ipuçları barındırır izlemeden okumak istemeyebilirsiniz):

Eşcinsellik propagandası:

Ferdi Özbeğen motifi kullanarak bir eşcinselin yüceltilmesine zemin hazırlayıp onun yaşadığı zorluklar üzerinden tartışma açmak. Ferdi Özbeğen yaşı küçük sevgilisini evlat ediniyor böylece hem aynı evde serbestçe yaşıyorlar hem mirası ona kalıyor filan yani devletin eşcinsel evliliği yasağını züküp atıyorlar. Yaşı küçük dediğim de reşit filan yani öyle bir yaş sınırı yokmuş anladığım evlat edinmede. https://t24.com.tr/…-mutluyu-evlat-edinmisti,301909
fakat Ferdi son golü de sevgilisine atıp malını mülkünü Türk Eğitim Vakfı'na bırakıyor. Bence iyi bir sanatçı ve zeki bir adammış. Büyük ihtimal sevgilisi buna bir şey yaptı o da bunu yaptı. Oltaya gelen lapinler uzunca süre buna uyanamadı çünkü belli ki Ferdi Özbeğen'in eşcinsel olduğu bilgisi bunlarda yoktu ondan şarkı söylemesini tavırlarını filan güzellediler uzunca bir süre. Liboşlar bu böyle olmayacak uyanamadı bunlar bir türlü deyip bugün tane tane eşcinsel evliliği ile ilgili sorunlarını gündeme getirmişler ve Ekşi'de en beğenilenlere sokmuşlar bu girdiyi de.  https://eksisozluk.com/entry/115654408 Açık söyleyeyim bu girdilerin beğenilenlere girmesi hatta 1. ve 8. olması günümüz Sözlük koşullarında imkansz. Reklam yapmakla yetinmeyip oylamalarda da reklama devam edip çullanmışlar.

Bana göre eşcinsel evliliği gayet olağan bir evliliktir. Zira evlilik kişiler arasında imzalanan hukuki bir hayat arkadaşlığı sözleşmesidir ve eğer ortada karşılıklı irade varsa kimse kimseye kiminle hayat arkadaşı, ortağı olacağı konusunda karışamaz. Bu sözleşme çoğu zaman gerekli de bir sözleşmedir zira hukuken bir çok bağlayıcılığı paket halinde içerir ve bunlar hayatın akışı içerisinde kimi zaman gereklidir mesela sağlık sorunu yaşandığında eşin bazı önemli kararlar konusunda karar alma yetkisi. Devletin de taraf olduğu bir sözleşme olduğundan kendisini taraf olmaktan çekmesi öyle çok da şaşırtıcı değil bunun da makul açıklaması evlilik birliğinin bir çekirdek aile kurmak üzere tasarlanmış bir ortaklık olması yatıyor yani aslında devletin gözünde asıl amaç minnak yeni vatandaş üretimi. Transseksüellere evlilik izni vermesi tamamen teknik sebeplerden yoksa damızlık olarak kullanılacak birinin verimliliğini öldürüyor diye kısır insanların üretken insanlarla evliliğini bile yasaklar bu kafalar. Yani diğer sosyal dengesizlikler de gözetildiğinde devletin böyle bir hakkı var ama bu etik mi? Bana göre değil, birey toplumun kendi ilkel güdüleri için kolaylıkla harcayabileceği bir varlık değildir bunun önü de açılamaz bu teşvik de edilemez. Yani eşcinsellikle ilgili şahsi hayat görüşümde bu bakış açısından farklı bir şey yok ama bunun bir beyin yıkama bir yıldırıcı propaganda ve hatta provokasyon ile yedirilmeye çalışılmasının faydadan çok zarara sebep olduğunu düşünüyorum. İnsanları aptal yerine koyan her türlü dayatmaya karşıyım zira insanlara o kadar çok aptal muamelesi yapılıyor ki olduklarından da aptal bir hale geldiler hepten. Bu işin çözümü Atatürk'ün kadın haklarını lap diye kanunlaştırması gibi güçlü liderlerin bir gün çıkardım yasayı eşcinsellerin şu bu hakları var diyerek çözebileceği bir şey, başka türlü oluru yok bu işin. O yüzden halkı kandıracağını sanıp ortalığı iyice bok edip milleti eşcinsellerden hepten soğutacağınıza Atatürk gibi açık görüşlü ve devrimci liderlere destek olsanız olay çözülür ama derdiniz bu değil elbet çünkü sizler kandan beslenen gerizekalı küreselci liboşların bu işte çözüm sahibi olan tek adres olduğunu iddia edip onların piyonu olmayı seviyorsunuz. Ruhunuz aptala yatıp iblislik kovalamayı seviyor.

Bir diğer eşcinsellik propagandası elbette hocanın evlatlık kızı ile mahalle apaçisi kız arasındaki ilişki. Aslında hikayeye göre gece kulübünün tuvaletinde aslında bunlar yiyişiyordu muhtemelen çünkü gece kulüplerinde rastlanan bir şey bu benim de işin ortasındaki lezbiyenlerin bulunduğu kabine yanlışlıkla dalmışlığım var ama RTÜK korkusuna çekememişler o sahneyi ve saf insanlar hala ay eşcinsel miydiler değil miydiler ucunu açık bırakmışlar ne kadar sanatsal filan diyor. Bazen bu gerizekalılığı anlamlı bir şekilde sınıflandırmak mümkün olmuyor. Hangi rafa koysanız olmuyor. O kadar çok raf var ki :(

Öncelikle eşcinsellik özendirilebilinecek bir şey evet ama insanların çoğu malum hetero yani sırf özentiden hayat boyu böyle ilişkiler yaşamaz anca özenir dener ı-ıh der. Böyle anlatınca kendi tecrübemi anlatmış gibi göründüm ama övünmek vs. için demiyorum bilgi vermek amacıyla diyorum ki ben fazlasıyla hetero bir kadınım tıpkı kadınların çoğunluğu gibi. Ve ilişki değişiklik o bu deneyenlerin kocaman çılgınlar olduğu hayatı özgürce deneyimlediğini iddia etmeniz de asansörde damacana zükenlere bir övgü bilmem farkında mısınız? Dikkat edin de bir sabah yanınızda bir damacana ile uyanmayın :) Uyanırım sana ne diyenler de çıkacaktır. Yani kendine saygı duyma gereği duymayanlar da olacaktır elbet. Buna saygı duymam tabi ama ne yaparsa yapsınlar ortada taciz tecavüz yoksa kimsenin yatak odası kimseyi ilgilendirmez elbet ama bu ruhi sıkıntılarınızı sonra gelip bize yansıtıyorsunuz sıkıntı oluyor. Ha bu ara lezbiyenler erkeklerden daha yüzsüz tacizciler o konuda deneyimlerim oldu. Sanırım diğer insanların aman eşcinsel kadın ilişkisinden ne olacak ki kafası bunlarda da var hiçbir sinyal almadıkları halde bu kadar cüretkarlık ancak böyle açıklanabilir. Ve gerçekten kadına şiddet konusunda da avantajları yok değil. Mesela ben erkek taciz ettiğinde zıplayarak kafa atan bir tipken ulan bu elimde kalır benim deli kuvvetime dayanamaz deyip daha görece ılımlı tepkiler vermişliğim var. Velhasıl bu eşcinsel ilişkiyi normalize ediyoruz iddianız da yalan dolan baya baya özendiriyorsunuz kendinizce ama insanlar dizilerde eşcinsellik görünce diziyi kapatıyor ve hayır beyinleri yıkanıp da tiksindikleri için değil sizin bu kör göze parmak sokmalarınızdan yıldığı için ve artık eşcinsel ilişkiler dizi kapattıran bir olgudan başka bir şey değil çoğu insan için. Neyi başarmış oldunuz şimdi bize bunu bir anlatsanıza?

Conosever hoca kızı ile ilgili son otum da evlatlık olduğu için ailesinden bambaşka kafayı sahip olması genetik olabilir. Belki de üniversitede okurken hamile kalıp çocuğunu evlatlık veren laik bir aileden geliyordur. Evet bağzı şeyler değil neredeyse her şey genetik :/ Ve evet ırkçıyım ateistim biz dahiler ekseriyetle böyle oluruz şekerim :)

ESRARIN YÜCELTİLMESİ:

3. bölümde alenen esrar övgüsü yapmışlar kadın tuvalette serebral palsiye esrar kulllanımının iyi geldiği ile ilgili bir yazı okuyor. burada da böyle bir yazı var. bu arada tedavi yapılan kişinin epileptik olduğunu yazmışlar. esrar epilepsi nöbetlerini tetikler bu gayet bilinen bir gerçek bende de tetiklemişliği var. ABV bu şerefsizlerin dinle onla bunla değil maddeyle uyuşturulamım milleti kafası bu başka bir şey değil üstelik bağımlılık garantili. https://www.avustralyapostasi.com.au/…-vaat-ediyor/

Cihangir tayfası o bu kendini uyuşturup hayatın gerçeklerinden kaçma keyifleri ellerinden alındı diye bıklanıp duruyorlar ötesini berisini düşünmüyorlar. Esrar diğer uyuşturuculara geçenlerin ilk basamağıdır genellikle. Sadece maddeye değil bu kaçışa da psikolojik olarak bağımlı olursunuz. Verdiği yatıştırıcı etki sonrasında agresyona olur olmaz patlamalara ve hatta davranış bozukluğunun ötesinde kişilik bozulmalarına sebep olur. Sinir sistemindeki hücre yıkımı o bu onlar apayrı konular. Bakınız esrar yasağı elbette sağlıklı olup  kendine zarar vermeyecek ölçüde ayda yılda bir keyif için içenlerin cezalandırılması gibi bir şey ama böyle insanların sayısı o kadar az ki ve bunlar esrar olmadan da hayatlarına devam edebilen tipler. Ya diğerleri? Bağımlılık övülecek tercih edilecek bir şey değil. Tıbbi esrar kullanımı ile yasağı delip tamamen yaygınlaştırma amacınız ortada ki bunu kendi çöplüklerinizde yaptınız ve oradaki alt sosyal sınıftan insanların hayatının içine ettiniz. Burası Orta Doğu çukuru burada varoşlarda yaşayan bir sürü çocuk zaten uyuşturucunun köpeği yapılmış durumda bir de esrarı yasal yapıp daha çok insanı bu batağa çekmeye kasmakla ancak gerçekten inanılmaz düşüncesiz ve bencil olduğunuzu bir kez daha teşhir ediyorsunuz. Siz hayatı beceremediniz diye henüz hayatta yolunu seçme fırsatı yakalayamamış çoluk çocuğu hiç edemezsiniz.

Devleti kuran kesimlerin devamına düşmanlık:

Bunu ABD'de de yapıyorlar. İngilizlere karşı savaşıp bağımsızlığı alan ve devleti kuran kişiler belli bunları aşağlayıp İngiliz yalakalığında çığır açıyorlar görüldüğü üzere. The Crown övmelere doyamamaları bir örnek mesela. Daha dün Kanada Başbakanı İngiliz valisinin önünde eğilmiş bu insanlık onuruna aykırı ilkel monarşi anlayışını savunmak için bin dereden su getirmişler. Aynısını yine İngilizlere karşı savaşıp bu ülkeyi bağımsız bir cumhuriyet haline getiren Atatürk'e yapıyorlar. Ve kadınları ayrı bir sınıf olarak işaretleyen sembolleri savunuyorlar ona karşı? Bunu da güya özgürlük adına yapıyorlar? Bu konulara daha detaylı değinmiştim daha önce. http://mariadebonne.blogspot.com/2020/11/biden-sevincleri-ile-bir-kez-daha.html

Türban karşıtı beyaz Türk diye yaftaladıkları Atatürkçü bir kadını nasıl aşağlayacaklarını şaşırmışlar. Kadın neden türbandan ve türbanlıdan nefret ettiğini bilmiyormuş da ailesi kafasını yıkamış da aslında kendi de böyle olmak istemiyormuş da la olm kadınların özgürlüğü tehlkede bu biatçı mallar yüzünden neyi bilmiyoruz? Aydın geçinen kesimin de sürekli sikiş kovalayan sapık sürüsü mal mal vakit geçiren tipler olduğu falan filan. Gerçekten hofff... AKP çomarından zerre farkınız yok bebişlerim ya :/ Hele o dinciler cahiller ama bak ne kadar iyi insanlar propagandası yapılması?   1 hafta varoş mahallesinde yaşatacaksın bunları görsünler bakalım iyi olmayı otu boku. Bu arada tesettürlüye köpek saldırası sahnesini birebir yaşadım gerçi sürü saldırmıştı kızı ve vileda sopasını kaptığım gibi kovaladım köpekleri kızı da ısıramadılar ve kız bir teşekkür bile etmedi. yürüdü gitti. hadi dedim şoktandır belki ama sanmam. Ve evet Müge Anlı izler içte içe dalga geçerler bu çürümüş kesimle sonra benim masum varoşum ağlaklığı yaparlar :/ 

AYRILIKÇI GRUPLARI DESTEKLEYİP YÜCELTMEK:

Elbette ayrılıkçı Kürt propagandası yapmaktan da geri durmamışlar. Kaostan beslenen tipler için bu tip çatışmaları kendi elleriyle yaratmak(NATO) ve bu çatışmaları diri tutmak daimi iştir. Sanki bu çatışmadan uzak duranlar sadece AKP seçmeni Kürtler gibi göstermek de ayrı bir propaganda. Hayır gayet CHP seçmeni ya da oy bile kullanmayan ya da bu konularla ilglnmeyip sadece ekmeğini kovalayan Kürtler de var bu ülkede. Hele ki bu ABD'deki sokak olaylarında zencilerin dükkanları yakıp yıkması insanlara saldırmasını haklılar çünkü öfkeliler diye savunmanız bu ülkedeki PKK terörünü desteklemenizin aynısı değil mi? Ha bu neye bnziyro bir de? Ahmet Davutoğlu'nun IŞİD için onlar bir kaç öfkeli genç demesine. Neden her türlü iğrençlikte bu kadar çok benziyorsunuz birbirinize acaba?

Velhasıl aman sen de mi dış güçler diyorsun diyeceksiniz yine. Evet birilerinin gerizekalı politik oyuncakları olduğunuzu kabul edemiyorsunuz çünkü o birileri en paçavra insanların ağzına bu acı gerçeği dolayıp itibarsızlaştırıyor bu iddiaları içini boşaltmaya kasıyor ama tabi siz bunu da göremiyorsunuz. Acınacak halde olduğunuzu göremediğiniz gibi.

Elbette kimse böyle bir dizi çekemez böyle girdilerle propaganda reklam vs. kasamaz diye bir şey yok. Fakat ortamda adil bir tartışmaz zemini yok. Mesela ben ve benim gibi insanların arkasında küresel sermaye olmadığından ki tabi olmasın da, liboş gerizekalılıklarından çıkarılacak bir sürü gereksiz ama oldukça komik senaryo yazılmıyor çekilmiyor. Halkımız bu komedi furyasından nasiplenemiyor. Fakat inanır mısınız sizin diğer yobazlarla birlikte bu halka ettiklerinizi oldukça adil buluyorum. Bu halk belayı hak eden bir halk. O yüzden kolay gelsin.

10 Ocak 2020 Cuma

BİR KISIM DİZİLER; EMERGENCE, EVIL, MESSIAH, SERVANT

Efenim malum dizi dünyasını liboşlar domine ediyor liboşları da tımarhaneler domine ediyor olmalı. Yok öyle bir şey aslında evet liboş dizileri pek rağbet görüyor hatta ahan da bu kaliteli bu üstün dizi bunları izleyenler zeki filan  reklaları onları bunları yalan dolan. Birincisi milyonlarc insanın Netflix il hiçbir alakası yok ikincisibir çok mal da Netflix izliyor.

Başlıkta saydığım dizilerin yalnızca biri Netflix. Evil CBC dizisi Emergence ise ABC dizisi. Evet ilginç gibi görünüyor ama Mesih Netflix dizisi. Aslında bana hiç de ilginç gelmedi belli ki liboşlar demokratları boklamayla seçim alamayacaklarını fark etmiş ve biraz demokrat yalayalım demişler :p

Bu dizlerden gerçekten beğendiğim dizi ile başlamak istiyorum çünkü sanırım ben bilimkurguyu pek sevmiyorum yea deyip duran bir  bilimkurgu köpeğiyim. Evet spoiler'lar başladı. Öncelikle bu diziyi izlemeden önce dizi hakkında hiçbir fikrim yoktu ve posterine de çok dikkat etmedim komik ama kadın itfaiyeci dizisi sandım :) İşin komik yanı senaryoda başroldeki kadının babası itfaiyeci çıktı ama konunun tahminimle hiç alakası yokmuş.  Bu arada başrolü oyanayan kişiyi gerçekten tebrik ediyorum ya endini oynuyor ki kendini filme itelemek de kolay değildir herhalde ya da inanılmaz doğal bir karakter ortaya koyan başarılı bir oyuncu. Posterde görülen küçük kız ise size tam bir tuzak. Evet o kadar şirin kidiziyi izledikçe ai sempatizanı bir maya olacaksınız. Evet konu ai mevzusu. Bu mevzuyu düzgün işlediniz mi ortaya güzel şeyler çıkıyor. Ve evet ai'ler dünyayı ele geçirecek bu dizi de onu nasıl yapacaklarını anlatıyor. Neyse güzel ve sürükleyici bir dizi bence. Karakterler üzerine düşünülmüş karakterler oyuncular da derslerine iyi çalışmışlar. Bakınız başrol oyuncusu sıradan bir kadın görünümünde hatta tombul filan ve eski eşi de zenci ve çocuğu da afroamerikanamerikan bişi bişi ama bunlar hiç liboş propagandası gibi değil neden? Çünkü ABD'de bir sürü tombul kadın var ve bunlar zencilerle de evleniyor. End of story. İte böyle göze sokmadan doğal hikayelerle doğal hikayeler anlatın canımı yiyin. Ha bir yapay zeka hikayesi ne kadar doğal olabilir derseniz işte bu kadar doğal olabilir. Ayrıca dizi de ısrarla sordurulan soruya ben de cevap vereyim. Evet yapay zeka da gerçek bir birey olabilir. Bizler de hazır kodlarla dünyaya gelip bilip öğrenerek kendini kodlamaya devam eden organik makineleriz. Bilinç yani kendinin farkındalığını kavradığın noktada organik, mekanik vs. olman fark etmiyor. Öyle çok sofistike olman da gerekmiyor bunun için. Buyrunuz 2015'ren bir görüntü.







Burada deneyi yapan ki bu bilimsel bir makale olarak da yayınlanmış gayet bilimsel bir deney her neyse deneyi yapan üç robotun kafalarına dokunup üçüne şunu soruyor; Hanginizi mute'ladım. Robotlardan biri bilmiyorum diyor sonra kendi sesini duyduğunu fark edip özür dierim biliyorum beni mute'lamadın diyor. Buradaki ifadeler receive bill filan komut almak demek onlara takılmayın olan olay bu. Bu açıkça bir bilinç göstergesidir ve gerçekten önemli bir şey ama youtube'da izlenme oranını görüyorsunuz. Sallanan popolardan daha dikkat çekici bir şey değil insanlık için. Bu arada buradaki robot da aşırı tatliş değil mi ya? İşte bunlar hep insanlığa tuzaklar :/

Her neyse ikinci dizi Evil. Bu da liboş liboş bir dizi lakin enteresan bir havası var gerçekten. Tıpkı Messiah gibi öyle miydi böyle miydi gidip gidip geliyor. Karakterlerin tipleri dünya kupası gibi tabi ve yine bir sürü liboş mallıklarıyla dolu. Neyse öyle ibneliktir odur budur oralara çok girmiyor şimdilik oysa hikaye pek müsait bir vakit girebilirler zaman tanımak lazım neticede herkes bu konularda Netflix kadar heyecanlı olmuyor.

Evet gelelim Netflix'in Messiah dizisine. Gerçekten demokrat oylarına talipler belli ki. Tabi CIA ve Mossad'ı seviştirmek gibi eğlenceli işler de yapmışlar. Arada liboşların zaman zaman yaptığı günah çıkartma mevzularına da girmişler zira malum böyle yaptıklarında affediliyorlar ne de olsa hristiyan geleneği. Misal kaçak göçmenleri mi savunuyorsun yoksa kendine şov yapacağın kurban mı arıyorsun diye soruluyor güya pek bir vefakar cefakar olan avukata. Hatta böyle güya iyilik kovalayan bazı tiplerde olan sahteliğe yani amacın aslında sadece kazanmak ve güç elde etme hırsı olduğuna da vurgu yapılmış. CNN'in şerefsiz olarak tasvir edilen başkan yardımcısıyla işbirliği de vurgulanmış ama bir yandan kibir de atlanmamış. Dandik bir muhabir karakter var karşımızda ama bu güya süper başarılı ve zeki ve profesyonel bir kadın gazeteci ve bir pisliğe alet olsa da başkan yardımcısına sen kim köpek çekebiliyor filan. Asdfg b liboşların Dingiliz tezgahından geçtiği ne kadar da belli :/ Neyse işte böyle böyle geyikler. Değişik bir kısım liboş tuhaflıkları ilginizi çekiyorsa bakabilirsiniz ama sanmayın ki yaratmaya çalıştıkları gibi öyle felsefi sorular soran mesajlar veren bir yapım olsun. Bildiğin dandik kişisel gelişim kitaplarının hikayeleştirilmiş hali. Keşke insanlığın temel sorunlarını samimi ve düzgün bir dille anlatabilecek kadar samimi ve düzgün insanlar olabilselerdi ama liboşlar işte. Liboş olmaktan başka bir şey olamamışların ellerinden ne gelebilir. Ha bu arada İran'ın ABD'ye saldırıp ABD Orta Doğu'dan çekilsin talimatları ile dizideki artık Deccal mı Mesih mi Mehdi mi sahtekar mı her kimse onun ABD her yerden çekilsin talimatlarının ne kadar da ayn zamanlara denk gelmiş olsun, İran'da ve dizide düşen uçakların düşme şeklinin aşırı benzerliği olsun daha da bir sürü mevzu ile komplo teorisyenleri için baya civcivli dizi. Konuyla alakalı bir dip not da Kuran'da ne mehdi ne deccal mevzusu ne doğrudan ne de dolaylı olarak geçer. Yani Kuran bu kadar önemli bir mevzudan bahsetmez ama din tüccarları hadis var bilmem ne var geyiği ile bu hristiyan hikayesini (hatta orjinalinde Yahudi hikayesini zira Yahudiler İsa'nın peygamberliğini kabul etmez bu o değil başka mesih gelecek der) Kuran'ı bir kere bile anlayarak okumamış cahillere iteler. NATO kafa NATO mermer bir halk da bir güzel inanır bunlara. Bu konuyla ilgili şu mülakatı da şuraya ekleyeyim zira mevzu hiçbir zaman din değildir mevzu hep siyasidir.



Bir de Apple Tv dizisinden bahsedeyim. Adı Servant. Valla beş kuruş harcamadan dizi çekmişler asdfgh mekan hep aynı oyuncu sayısı desen futbol takımı kuramazsın. Dön dolaş hiçbir şey olmuyor sadece sürekli şarap içip ymek yiyorlar asdfg... Neyse bunların da böyle 25 dakikalık dizileri var mistik mi gerilim mi ne olduğu belli olmayan. Yine de izliyorum bu diziyi. Bence hayatta olsa Hitchcok da izlerdi bu diziyi ama ne skim bişi o da tanımlayamazdı.

Evet bu aralar çok dizi izliyorum.

Yasal Uyarı: Diziler hakkındaki yorumlarım bilgi vermek amaçlıdır kesinlikle izleme tavsiyesi değildir.



4 Ocak 2020 Cumartesi

DİNGİLİZLERİN SON MALLIKLARINDAN; TV DİZİSİ Dracula(2020)



Vampir hikayelerine pek düşkünlüğüm yok hele ki Dracula mevzusuna lakin yeni bir yapım belki para dökmüşlerdir de görsel olarak estetik bir şeyler izlerim diye bakıverdim bu diziye. Yapımcılar arasında BBC mi ne vardı bu arada,  bu rezil diziye dönüp de tekrar bakmak istemiyorum kontrol edemeyeceğim. Bu çok gereksiz bilgiyi de merak eden bakar artık. Sırf Dingilizlerle dalga geçme hakkımı saklı tutabilmek için zar zor birinci bölümü izledim. İzlediğim en gerizekalıca dizi dersem hiç ama hiç abartmam. Bu arada görsellik, oyunculuk, kurgu vs. hepsi yalan dolan tam bir çöplük.

Dizide Dracula sosfistike ve zeki İngilizlerden beslenebilmek için İngiltere'ye gitmeye karar veriyor. Bunu açıkça böyle söylüyor hatta ekliyor buralarda diyor (yani Transilvanya) beslene beslene ben de buradakiler gibi mala bağlayacağım diyor bunlar hep köylü hep camış anacım diye ekliyor. Yani mal İgilizler kendilerini övmelere doyamamakla birlikte Soğu Avrupa halklarını da gömmelere dıyamıyor. Asdfgh alla sizi adanızla birlikte batıra da kurtulak sizden kodumunun malları.

Tabi mallıkları bunlarla kalmıyor liboşluk damarları da coştuğundan dünyanın en tutucu dönemlerinden birinde yne tutucu bir coğrafyada bir avukatla nişanlı bir kadın nişanlısına sen uzaktayken beni aldatırsan ben de barda çalışan o güzelkadınla değişik şeyler deneyebilirim diye bir mektup yazıyor. Bunların alayında cinsellikle ilgili çok derin sorunlar var belli.

Bitti mi bitmedi. Daha bir sürü dangalaklık da var da yılların meşhuuur vampir avcısı Van Helsing de kadın. Evet. Hem de güya çok zeki, karizmatik ve esprili bir kadın gibi yazılmaya çalışılmış ama senaristin kapasitesi elvermeyince haliyle  malın önde gideni bir kadın. Yayında ve yapımda emeği geçen ,laveten IMDB'de yüksek puan veren herkesi Dracula'ya havale ediyorum. Kodumunun ruh hastası malları.

https://www.imdb.com/title/tt9139220/?ref_=fn_al_tt_1

24 Eylül 2018 Pazartesi

MANIAC (2018)



Adıyla müsemma bir dizi Absurd komedi, dram, bilim kurgunun limitlerini zorlamışlar. Ben çok beğendim şahsen.

13 Haziran 2018 Çarşamba

MI6 İŞ İLANI GİBİ DİZİ: KILLING EVE(2018)

Killing Eve diye bir dizi varmış bir kaç bölüm izledim. Dingilizler MI6'e özenilsin diye ajan reklamı çekmişler yine ve tabi ki dünyayı kurtaran MI6 ajanları güya geçmişte Ruslardan nükleer bişi bişi alıyor da dünya 7-8-132 kere kurtuluyor filan anlatıyorlar. Resmen eleman ilanı; işte sektöründe lider bir ajanlık firması için kekolar arıyoruz bir şeyler mal mal. Çok büyük yavşak ve malsınız lan. Öyle böyle değil :/ Hele o Berlin'deki yahudi soykırımı müzesiyle çakılan selamlar, bitmez tükenmez klişeleriniz. Yeni nesili de kekleyemiyorsunuz belli ki. Yazııık cnm yea :(

12 Nisan 2018 Perşembe

THE TERROR(2018)



http://www.imdb.com/title/tt2708480/mediaviewer/rm121459968

Dizi aslında Dan Simmons adlı ABD'li yazarın aynı adlı Best Seller eserinden uyarlanmış. Yönetmeni Ridley Scott. Yakında sinema salonları azalar birecek gibi görünüyor. Eserin konusu da HMS Terror(https://en.wikipedia.org/wiki/HMS_Terror_(1813)) ve Erebus adlı iki keşif gemisinin 1800'lü yılların ortasında Kuzey Kutbu'nda kestirme ticari yol bulmak amacıyla geçit ararken kaybolması olayının üzerine kurgulanmış. Bu gemilerden hangisi olduğu bilinmeyen bir tanesi geçtiğimiz yıllarda Kanada ve Birleşik Krallık işbirliği ile tespit edildi. Kanada milli miras ilan edip işte bizim buralarda olmamız bilmem ne edebiyatı parçaladı filan(Dizide aptal insanların işe yararlılığı ile alakalı güzel bir kısım var). Her neyse kitabın Türkçe baskısına baktım ama bulamadım. Bilen gören varsa haber etsin lütfen.

Bundan sonrası dizi ile alakalı bilgiler içerir,


Diziyi bitirdikten sonra ertesi gün sabah uyandığımda içimden şu sözler geçti. "Senin gülüşünü sikeyim çomaroğlu çomar ezik Mr. Hickey!". Evet beni bu denli etkiledi bu dizi. Zaten daha ilk bölümden gemide tayfa olarak işe başlıyorsunuz. Böyle bir atmosfer ve oyunculuk var. 


Elbette gerçekte neler oldu bilinmiyor da bu kurguda olaylar John Franklin namlı(Bu adam gerçekte de yaşamış) hayal aleminde yaşayan gerizekalı bir birinci kaptanın aldığı hayalperest kararlarla başlayan bir trajedi(ne kadar tanıdık) ve sonrasında kılçıksız şerefsiz tuh hastası Mr. Hickey(Mürettebat listesi varmış ellerinde ama adamın günahını almayalım şimdi kurgu karakter belli ki çünkü olamaz böyle bir şey(!)) denen bir tipin her şeyi daha da beterleştirmesi üzerine başlıyor. Başlıyor dediysek bunu en az 5 bölümde filan anlatıyorlar. 


Dizinin konusu çok sade gibi görünse de karakterler gerçekten katmanlı, başlarna gelen işlerse katman katman. Sadece Mr. Hickey'de katman filan yok kendisi katıksız bir OÇ. Bu şekilde işlenmesine bayıldım çünkü ya işte şerefsiz ama çocukken başına ne gelmiş biliyor musunuz mıymıntısı yok hiç. Çünkü bıktık şerefsizliğe mazeret uydurulmasından artık. 


Bunun yanısıra dönemin sınıf ve köken farklılıklarına bakışı,denizcilik nasıl yapılır mesela denizcilikte doğru beslenebilmenin yeri ve önemi, keşif yapıyoruz fetih yapıyoruz heyyo neşesi ile yapılan katliamlar yerinde ve kör göze parmak olmayacak şekilde anlatılmış. Fakat bu duruma güya sağduyulu kalburüstü İngiliz aristokrasisinin sanki sıcak bakmıyormuş ve hatalardan hoşlanmamış  gibi gösterilmesi ne derece gerçekçi? 


Aynı zamanda İngiltere'deki aşağı sınıfın içinde bulunduğu hazin durumla ilgili de pek çok detay var. Yani öyle basit bir gerilim hatta korku dizisi değil aynı zamanda nitelikli  tarihi bir film. Ve inanılmaz kaliteli bir kurgu, senaryo, görüntü, müzik, oyunculuk kombinasyonu söz konusu. Ridley gözümden düştüydün ama hadi yine yaptın yapacağını.


Filmin içinde mistik öğeler de var ve bunlar da o kadar sade anlatışlmış ki çok sıradan şeyler gibi görmeye başlıyor insan bir süre sonra. Tabi özellikle son yıllarda gerek film dizi sektöründe hayatta kalma konulu estetikle harmanlanmış aşırı şiddet içeren filmler olsun gerek dünyadaki terör katliamları ve savaşlar olsun baya bir şeye alıştırılıyoruz gibime geliyor. Yani bunları bize savaşı kanıksatmak ve hayatta kalmak için her yol mübah mantığını kabullenmek için yapıyorlar paranoyası öyle çok da ölü doğan bir şüphe değil sanki. Fakat bu dizideki mesajta  mübah olur mu amk deniliyor neyse ki.


Dizide bizim öz kültürümüzdeki kamlık da ana konulardan. Eskimo dilini çalışıp da gelmişler herhalde, dikkat edilirse eskimolar da şaman vs. değil kam diyor tıpkı Türklerde olduğu gibi. Hatta kızın adını Slina diye yazmışlar altyazılarda ve senaryoda da öyle sanırım ama sanki Suna diye telaffuz diyorlar gibime geldi :) Evet suna Türkçe ve Moğolca'da kullanılan en eski kelimelerden ve kadın adı. Japonlarda dahi kadın adı ama onlarda kum anlamına geliyor. Orjinal kullanım anlamı da eşsiz güzellik. Evet ördeklere de diyorlar çünkü neden? Eşsiz güzeller ondan :) 


Bir de aşırı soğuktan dizide sahte güneş diye çevrilen görüntü de aslında Tengri tamgasının(Oz tamgası da deniyor dünyada genel kulllanımı svastika) kaynağı ve bu simge hristiyanlıktaki haça bile evrilmiş zamanla. O dönemdeki çarmıh artı şeklinde değil büyük T şeklindedir ve haçın kullanımı gamalı haç vs. hepsinin kaynağının kuzey olduğu bana göre açık bir gerçek. 

Dizide de kullanılan buzlu havadaki ışık yansımaları(İyi bir foto bulamadım yoksa baya bir haç görünüyor normalde),







Türklerdeki tamga evet gamalı haç ya la bu denilen,
Diğer kullanım şekilleri,


Kamlık hikayesini fena kotarmamışlar. ABD'li yazar ya da ekibi de diyebiliriz -zira bu best seller roman yazarları şirket aslında bir nevi- baya araştırmış da yazmış her şeyi gibi görünüyor eğer ki dizi kitaba çok sadık kaldıysa böyle bir yorum geçerli tabi. 

Sonunu beğenmeyenler olmuş valla ben başını ortasını sonunu her yerini çok beğendim. Daha da detaya girmek istemiyorum son olarak şunu söylemek isterim ABV Mr. Hickey!









18 Mart 2018 Pazar

ŞAHSİYET

Şahsiyet namlı diziyi izledim(ilk 3 bölümü birden). Yönetmen bilinen bir oyuncuymuş o kısmı bilemedim ama yönetmenliğine bayıldım ya da belki de görüntü yönetmeni ve kurgucunun başarısıdır bilemem ama nihayetinde bu şahane kararlar verilmiş. Hikaye elbette arabesk(bu bize has değil tüm dünyada arabesk çünkü insanların acı çekmesinden keyif alan bir kitle var surların arkasında belli), senaryo bir iyi bir kötü, belli bir istikrar tutturulamamış. Oyunculukların ortalaması yüksek tabi ama Cansu Dere olmamış be canım. Olsa ayırmam ben modelmiş şuymuş buymuş netekim bakkal da iyi bir oyuncu olabilir yani bu iş eğitim işi olsa da daha çok yetenek işi. Cansu Dere'nin zaten normaldeki karakteri soğuk tavırlı ketum bir insan falan filan diye ona uygun senaryolarda oynatılan bir kadın oyuncu sanırım ve elbette bazı oyuncular sade stilli oyuncular falan filan da yani hiçbir şey ifade etmeyecek kadar silik bir oyunculuk da ne bileyim. Belgesellerde sokaktan geçen depresif kadını filan iyi oynar mesela O_o

11 Mart 2018 Pazar

VIS A VIS

Mazzam diziymiş yahu, gönül rahatlığıyla  bütün karakterlerden tiksinebiliyorsunuz hatta diziyi yapanların karakterlerle alakalı emptaik sempatik girişimleri de başarısız o kadar vahim tipler. Hayatın tıpkısının aynısı :/


27 Şubat 2018 Salı

Babylon Berlin

http://www.imdb.com/title/tt4378376/?ref_=nv_sr_1

Henüz ikinci sezona yeni başladım ama diyebilirim ki tamamen Alaman mamülü mükemmel bir dizi. Aslında kendi kuyruğundan bile korkan paranoyak manyakların güce ucundan köşesinden bulaştıktan sonra onu kaybetmemek için neler yapabileceğinden tüm bu saçmalıkların sadece perdenin önünde olup bitenlerinden alınan gazla yönlendirilip yapılan aptalca hamlelere, olan biten hiçbir şeyi umursamayanlara, insanların bir yanda paranoyak korkak açgözlüler olmaktan bir yanda ise gerizekalı olmaktan vazgeçmedikleri sürece şiddetin asla bitmeyeceği döngülerden kaçamayacağına ve bu döngülerde birbirlerine yaptıkları inanılmaz kalleşliklerle sınır tanımayan canavarlar olduktan sonra aslında birbirlerinden farklarının kalmadığına dair inanılmaz geniş perspektiften objektif bir gözle bakan ama önemli detaylara da mükemmel bir şekilde eğilen oyunculuğu müzikleri planları vs.leri ile efsane bir dizi. İikinci sezon hayal kırıklığı olmaz umarım.

Güncelleme: 2. sezonu da tamamladım hala mikemmel. İzlemediyseniz hayret bşisiniz :) O nasıl öyle bir şey yea derseniz de bu ve bundan çok daha fazlası...

18 Şubat 2018 Pazar

La Casa De Papel

Dizinin ilk 1,5 bölümünü izleyince biraz sıkıldım ve İspanyolca'nın güzelliği hatırına öylesine izlemeye başladım. Bundan sonrası henüz izlemediyseniz dizi hakkında bilmemeniz gereken bilgileri içerir.

Öncelikle her dönemde suçluları sempatik gösteren dizi ve filmler çekilmiştir. Bu dizide bunun neden olduğuna dair özeleştrilsel bir açıklama yapılmış. Yani prospektüsü içine gizlemişler. Tabi bu biraz yüzeysel olmuş. Yani olay suçluların zayıflıklarını, harap olma nedenlerini ortaya dökünce empati toplaması daha da yanisi arabeskten faydalanma haklarını kullanması değil sadece. Elbette buna tav olanlar da var lakin çoğunluk aslında asla bu tip şeyleri göze alamayacak korkaklar olması ve gizliden hayranlık duymaları. Örümcek Adam en çok tutulan tiplerden mesela. Ezik ama süperm kahraman olabiliyor. Yahut Batman'in anasına babasına bilmem neler olmuş ama o ayakta kalıp hekresi dövmüş. Yanisi kazanana hayranlık besleme. Breaking Bad'de de Walter White ölünce protesto etmediler mi? Çünkü kendilerini projekte ettikleri hayali karakter kaybeden oldu. Artık bir "kahraman" değil. Yani gencecik çocukların dişlerini döküp hayatlarını mahveden uyuşturucu imalatçısı bir kahraman olabiliyor bunlar için. Kirişi o kadar kıramaış ezikler ki. Acınası. :/

Bu dizide diğerine göre olaylar farklı yönleriyle ele alınıyor gibi görünse de neticeyi yine al bak yine yediniz di mi diye bağlamışlar. Arada da tüm zamanların en kerizi olma adayı solcuları tavlamışlar. Bence sağlam dalga geçiyorlar bu solcularla. Fakat dalga geçilmeyecek gibi de değiller.

Olayları farklı yönden ele alacaksanız ki dizi bu imkanı sunmuş aslında size, şunu görün elbet. Devlet de adi bir suç çetesinden farksızdır. Onlar için de öncelik kendileri ve çevreleri. Yani bir büyükelçi kızı 11 İspanyol'dan daha değerli. Bunun uluslararası krizle filan alakası yok. İspanyol elçinin kızı için de aynısını İngilizler yapacak. Bu çete anlaşması, devlet anlaşması değil. Tıpkı soyguncular için kendi ekiplerinin aslında rehinelerden önemli olması gibi. Halk her türlü figürasyon bunlar için.  Aslında güya bunlar kabile devleti değil ve bu devletlerin Anayasa'ları vatandaşlarına eşit vatandaşlık sunduğunu iddia eden devletler. Taçlı kokonalar haiç tabi. Velhasıl eşit vatandaşlık kimsenin kimseden daha fazla yaşama hakkının olamayacağı vatandaşlık demek. Bu anlamda bizim devletimiz teorik olarak daha modern bir devlet. Ama sadece teori çünkü 100 yıldır Atatürk'ten başka Türkün uğramadığı bir coğrafyada yaşıyoruz belli ki. Yani devlet otoritesini elinde tutanlar teoride sana verilmiş olan hakları pratikte sunmuyorsa o artık mafyadır. Tıpkı büyükelçinin kızı içeriden çıkınca mutlu haberi büyükelçiye vermek için yani yalakalık yapıp statüsünü yükseltmek için sabırsızlanan özel harekat komutanı gibi yavşakların elinde büyü kgüç var demektir. O gücü ondan alacak olan sensin. Sen çoksun onlar bir avuç.

Filmde de ileri sürülen şey Robin Hood hikayesi değil elbet. Burada bir denge gösterilmiş. Bunların alayı suç çetesi o bu fark etme Yakalayan yakaladığını züküyor.

Ha bir de saçma bir ahlaki sav ileri sürüldü yok kimseden çalmıyormuşlar da bilmem ne. Evet bazıları it gibi çalışıp üç kuruşa tüm hayatını kiralamışken sen adalarda modalarda cimalar bilmem ne. Bu tıpkı  emniyt şeridini kullandım sen de mal gibi bekle trafiği demek gibi. Neden? Risk almışmış. Merkez Bankası'nı o veya bu soymuş fark etmez. HERKESİN İYİLİĞİ İÇİN ASLA SOYULMAMASI GEREKİYRO! O YAPTI BEN DE YAPARIM BİR MZARET DEĞİL TÜY DİKMEK!

Ve evet gördüm ki bazı mallar dizide bahsedilen Merkez Bankası fonlamalarının ekonomik sebeplerle nakit akışı için mecburen bankalara destek maksadıyla yaptıklarını söylemişler. He canım. Çünkü piyasaya nakit akışını sağlamanın olabilecek en dangalakça yöntemi bu, bu çok mantıklı ondan yapıyorlar. Sizin gibi kerizleri buldukları sürece daha neler neler yaparlar. Yapıyorlar da. Kara para aklıyorlar, silah ticareti, insan ticareti, enerji ticareti... Hepsi bol kanlı, hepsini yasal yasal götlerinize sokuyorlar... Sizler de meaşalla Helsinki'ninkinden folloş göt varsa demek hepsini aıveriyorsunuz :/

Ha bu arada motosikletle binaya dalma sahnesi gazdı gerçekten. Bana atımı getirin ulan diye bağırmış olabilirim evde :p









6 Şubat 2018 Salı

ALTERED CARBON



Netflix valla tarlayı sabanı sattık da çektik çok pahallı yapım reklamı yapınca hemen izledim çünkü bedavacıyım :p Yok la böyle yapımlarda en azından görsel estetik falan filan iyi oluyor ki olmuş da. Olmuş ama o işlrden sorumlu garibimler ne çeşit bir diziye çalıştıklarını bilemeyip de emek kasmış o kadar. Tabi almışlardır paralarını onlara ne ama senaristler ve oyuncular da almış paraları hem de öyle çok kasmadan. Şimdi içerikle ilgili ipuçlarını vermeye başlayabilirim(he spoiler).

Kitap serisini okumadım ama tahminim kitaptaki karakterler böyle sığ ve hiç katmanı olmayan karakterler değildir. Dizide muhtemelen çoğunluğun favorisi olan karakter bir otel O_o (Poe) çünkü sadece o kazıdıkça altından değişik şeyler çıkan bir tip. Odak karakter Kovacs amsalak bir gerizekalıdan hallice ve sürekli bu her naneyi anlar acayip özellikler geliştirmiş çünküm eğitimli  tamam mı demelerine rağmen yok abicim salak yani. Hadi senaristler salak yazmış peki oyuncu? Karizma filan bekliyorsun zira heybetli meybetli vessel da var ama yok. Karizma da yok. Böyle ayran budalası gibi gelen geçen karıya dibi düşüyor o kadar.

Bu dingilin kızkardeşi var bir tane onun da elinde havalı olmak için pek çok gerekçe var tip olsun kılınçlar bilmem ne ve güya bu da katman vadediyor ama birincisi oynayan kızceğiz yetenek fukarası ikincisi klasik ben kötüyüm çünküm kaybedenlerden olmak istemiyorum. Bakınız netflix diileri yahut neo liboş yapımlarının alayında neden kötüsün sorusunun klasik cevabı bu. Yani burada kötülüğe güya eleştiri getirirken sürekli kaybeden olmak istemiyorsan ortalığın ebesini sik güzellemesi de yapılıyor bol bol.

Bir diğer karizmatik ve çok katmanlı olması gereken karakter Laurens Bancroft. Neden öyle çünkü bunun da damızlık karısı paso onun neler yapabileceğini tahmin bile edemezsin deyip veriyor cilayı lakin adam emekli lise öğretmeni gibi bir sıfatla oyunculuk yapıyor dahası olaylar direkt bizim yerli dizi dramasına bağlıyor. Ay metres hamile kalmış da buna içerleyen devlet nikahı eş ben anayım tımam mı deyip metresin gelmişini geçmişini sikmiş de. Hürrem o rolü oynasa çok daha klas olurdu hikaye.

Bir de latin amerika dizilerine selam çakmışlar efenim kızının serseri sevgilisine tilt olan yobaz ötesi ben anayım tamam mı modeli. Kız da moderen ama o da dua filan ediyor çünkü kökleri ile bağı çok güçlü, hayırlı evlat. Bu futbolcu soyadlı kızımızın oyunculuğu fena değildi yalnız. Meraklısına memeleri de tombikto.

Ya bi tane de terörik lideri var tabi ki zenci bir kadın, bu amsalağın da güya sonsuz aşkı. Bunu da cilalıyorlar şöyle dahi böyle lider ama bu da salatalık gibi bir tip. Bu mu lan evrenin düzenini değiştirecek deyip elinizin tersiyle çarpsanız suratına eve gidip ağlayacak gibi bir haller bir oyunculuklar.

Şimdi saymaya başlasak sabaha kadar bir sürü mantık hatası da demeyelim saçmalık la dolu ve fakat en bomba rezillik dizinin sonunda yapılan piremses masalı saçmalığı. Yani düştünüz ama o kadar da düşmeyin la deyip acıma duygusu kaplıyor insanın içini. Ne bileyim anasıgil çocukkene öldü diye içindeki çocuk güzel masal dileniyorsa filan diye bağlasan da bağlama oradan bağlama!

Ondan gayri devrim gelecek efenim zengin azınlık dünyanın ebesini sikemeyecek muhabbetleri filan dönüp duruyor da o saçma sapan dünyaya bütün insanlar gayet de uyumlanmış, lağım sıçanı gibi yaşıyorlar ve böyle bir şeyi talep de etmiyorlar. Ha ben talep etmeyi öğreteceğim desen de her şeyden önce ancak kafasız tipleri toplayabiliyrosun ki o büyük dram gibi yansıttıkları ağaçlı mağaradaki katliamda ölenlerin alayı baya bir maldı. Çoluk çocuk teröriklik yapıyorar bilmem ne. Bebeler mebeler. Valla her şey günümüzde de böyle. Neye devrim kime devrim? Koy ahıra, koy önüne samanı takılır bunlar orda da öyle.

Sonsuz yaşam da sorgulanıp sıkılırız be ya mala bağlarız aga hiç gerek yok demişler. Valla ben 6 yaşımdan beri sıkılıyorum bu dünyadan ama bir sürü insan da tanıyorum bin yıl koy yaşar. Elbette doyumsuzluk illetine tutulan bir sürü insan var bu zenginde de fakirde de var lakin bu şerefsizlik kovalayan azınlığın alayı böyle tipler imaı kitapta yoktur herhalde. Belli ki başka başka tipte insanlar da var içinde. Her ne kadar soap opera tarzından ödün vermek istemesen de birazcık da bu karakterlerle ilgili bak böyle modeller de var deyivereydin. .Anca BM başkanı gördük son kısımdaki görüşmede bir bütün kuralların ebesi sikilmiş götümüzü topladın ama kusura kalma sana çok da kıyak yapamayacağız diyor amsalağa. Soyadı da Ertekin mi ne bu arada. Fakat baktım mevzuya Arapmış. Olabilir zira bizde de Türk soyadlı çok Arap, Pers vs. var.

Velhasıl olmamış. Ne kadar ibneci zencici varsa senarist yaptınız ama bunlarda yetenek yok. Yahut bıkmışlar ısmarlama propaganda işlerinizden şaapamıyorlar artık. Ha kitapta da öyle diyeceksiniz ama şu var zaten kitapları da ona göre seçiyorlar öyle değilse bile kitabına uydurup zenci Viking gerizekalı Thor koyuyorlar önümüze. Kodumunun ezikleri. Hadi yeni hikayelerinizi hastalıklı sosyal dönüşüm proeleriniz ve beyin yıkama operasyonlarınıza göre üretin de bari olanların içine etmeyin. Hadisz yeni çağın yobaz tarikatları sizi.






4 Ocak 2018 Perşembe

BLACK MIRROR 4. SEZON


Black Mirror'un 4. sezonu genel olarak beğenilmemiş. Açıkçası ben şahsen beğendim. Sezon tanıtımı için yayınladıkları filmi hiç beğenmemiştim dedim bunlar 4. sezon saçmalama lanetine maruz kalmışlar kesin ama öyle olmamış. Gerçekten kaliteli bir sezondu. Dijitalleşmiş dünya ile sınanan insan psikolojisini irdeleme işinde efsaneler. 21. yy'ın kutsal kitabı gibi bir seri olmaya devam ediyorlar. Gerçi ben asıl Westworld'çüyüm o ayrı. Du bakali o ne zaman başlayacak ve ne yaptılar acaba :/

12 Aralık 2017 Salı

ÇUKUR

Ülkemdeki insanların deliliklerini analiz maksadıyla biraz Türk dizisi takibine başladım ve ülkemizde çekilen 1. milyonuncu mafya dizisi olan Çukur'u müşahede ettim. Sonra neden sokakta bir sürü kıro abuk sabuk konuşup sağa sola sarıyor? Çünkü bunları zaten vasıfsız ezik olan halkımızın çoğunluğuna muteber bir kimlik gibi dayattığınızdan olabilir mi acaba?

Bu tiplerin hepsi vasıfsızlıktan yapmıyor işin aslı başka kardeşim derin mevzular demek için son iki dizi denemesinde (biri o Oğuz Atay'ın meze yapıldığı Poyraz'lı bilmem neli dizi. Oğuz Atay mafyatik tiplerin yağmur gibi kurşun yağdırıp muskayla gezindiklerinden asla ölmedikleri bu dangalak dizide meze olduğunu bilse bir kez daha kanser olurdu muhtemelen) şimdi de yok kimya mühendisi sanat aşığı bilmem ne.

Yani diyorlar ki sen cahil, kötü olmandan ve aptallığından bu halde değilsin. Uygun şartlarda okumuş etmiş de aynı senin gibi bu dangalaklıkları kovalar. Zaten sizler sör gibi tiplersiniz. Kurulan mafyatik düzenler aslen monarşik yapılanmalar, eline baktığınız feodal ağalar kral sizler de lord gibi adamlarsınız.

Seneler önce ordudan bazı komutanlar arabesk psikoloji televole ahlak bozuyor gibi demeçler vermişlerdi ki hemen vay efendim sansür bilmem ne diye zıplamışlardı. Bugün ruh hastası ahlaksız bir toplumsak bence o günkü resmi olmayan uyarılar dikkate alınmadığı için. Otosansür diye bir şey var kardeşim ama paracıklar ne güzel di mi?

6 Aralık 2017 Çarşamba

UFAK TEFEK ARAKLAR

Sürekli yabancı dizi anlatmayalım di mi. Yerlisi de var bunun.Ufak Tefek Cinayetler dizisine baktım. Benzetildiği tüm dizileri izlemişim lakin hepsinden aparıp toplama dizi yapmışlar yani tam olarak herhangi biri gibi değil. Ana işleniş(sorgulama, tanıklar) ve zeğngin kadın karakterler etrafında onların aileleri ve birbirleriyle ilişkileri olayı tamamen Big Little Lies. Girişteki oldukça estetik görünen intro mudur jenerik midir neyse o stil Feud'dan arak. Pretty Little Liars diyen olmuş da onu da izlemişliğim var(neyi izlemedim ki demekse) nalaka hiç anlamadım. Cinayet mevzusu mudur örgütlü kötülük geyiği midir nedir? Hiç alakası yok bence. Daha da bizim bilmediğimiz Hint yahut Güney Kore dizilerinden de bol bol araklamışlardır muhtemelen. Fakat arak kötü bir şey değil o kadar. Yani sonuçta kaliteli bir şeyleri yerlileştirip halkımıza indiriyorlar. Oturup saçma sapan ağlak pembe dizi ile ülkeyi kocaman bir dedikoducu mahalleye çevirmelerinden yahut mafya özentisi yeni nesiller yetiştirmelerinden daha iyi diyebiliriz. Çünkü bizden sadece ağlak pembe dizi yahut saçma sapan testosteron kokulu mafya dizisi çıkıyor maalesef. Tarihi dizi kalitemiz de Muhteşem Yüzyıl'la bir yerlere gidecek gibiydi ama gidemedi. Gittirmediler. Bu bir gerçek. Diğer çıkan diziler de ya ömürsüz oluyor yahut arak oluyor. Ben asıl vay Mert Fırat şöyle böyle anlatılıp durulan adamı görünce şok oldum. Bildiğin çirkin la bu herif? O_o

23 Kasım 2017 Perşembe

ALLAHSIZ KİTAPSIZ KOVBOYLAR

http://www.imdb.com/title/tt5516154/?ref_=fn_al_tt_1

Allahsız Kitapsız adında Amerigan dizisi başlamış. İlk bölümü Westworld yokluğunda iyi gitti :) Bazı oyuncu seçimleri de oldukça ilginç :)

9 Kasım 2017 Perşembe

ELECTRIC DREAMS - Impossible Planet


Electric Dreams dizisinin ikinci bölümünü Mars'ta patates yetiştirmenin süper bir hayal olarak pazarlanmasına kanan dingillere bir izlettirmek lazım. Bunların bir diğer modeli de dünyanın en güzel şehri İstanbul'u piç edip çöl ortasındaki devasa kitsch binalara bayılanlar. Attan inip eşeğe binmeyi iyi bir şey sananlar elimizdeki güzelliği nasıl harcadığımızı bu bölüm sayesinde anlarlar belki.

30 Eylül 2017 Cumartesi

DÜNYAYI SİRKE ÇEVİRDİLER SİZLER DE UCUBEDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLSİNİZ


http://www.imdb.com/title/tt4955480/?ref_=nv_sr_1

Her yerde büyük bütçeli neo liboş propagandası diziler göze göze sokulurken ve eşcinsel yahut zenci değilsek çok şerefsiz varlıklar olduğumuzu kavramışken başka türlü diziler de çekiliyor. Onlardan biri de düşük bütçeli düşük takipçili ve beğenili Great News dizisi ve ben bayılıyorum bu diziye.

Fotoğrafta gördüğünüz dizinin ikinci sezonunun ilk bölümünden bir sahne. ABD'deki haberciliğin reyting uğruna yozlaşa yozlaşa iyice sirklerdeki ucube şovuna dönmesini temsilen güzel bir kare. Ayrıca hassasiyetin nasıl da ucubeleştirildiği de vurgulanmış. Soldaki köpek askeriyede görev almış eşcinsel bir köpek ve mağdur, yanındaki kadın bütün afro amerikan kadınlarını temsil ettiğini iddia eden ve öz gelenekleri adına büyücülüğün canlandırılması gerektiğini savunan belgeselci bir tip, onun yanındaki Obama diye bir başkanın aslında hiç seçilmediğini iddia eden komplo teorisyeni Obama düşmanı, onun yanındaki dünyadan bi haber sırf görüntüsü ve bağlantıları yüzünden haber spikeri olmuş bir tip, tulum giyen baştaki köpeği gay olduğu için eğitmek istemeyen ve bunun için dini inanç gerekçesini gösteren köpek eğitmeni(bu arada kadın olduğunu iddia ediyor ve feminiz duyarlı kadınlar ona hayır sen kadın değilsin diye bağırıyor), onun yanındaki meksikalı gibi giyinerek kendini meksikalı yaptığını iddia eden transırkı çok yanlış anlamış biri, en sağda da tüm bunlar karşısında dili tutulan klasik haberci. Ne kadar tanıdık değil mi?


Mom diye bir komedi dizisi izliyorum onda da leş bir ortamı kiralayan birine "Burası Türkleri sorguladıkları yerlere benziyor" diyor bir karakter.

Ciddi meseleleri dikkat çekme manyağı, biricik olma sevdalısı, ezik ruh hastası tiplerin eline verip kitleleri oyalamak ve uyutmak için kullanıyorlar. Doğal olarak tüm ciddi meseleler bir bir sulandırılıyor, içleri boşaltılıyor ve ortalık tımarhaneye dönüyor.


Mesele şu, gerçekleri ve çözümleri bulup tüm bu zırvalıkları sahneye koyan saykoların işini bitirmek mi istiyorsunuz yoksa ruh hastası zavallılar olarak her halukarda zaten çok gereksiz olacak olan ömürlerinizi bu manyaklıklarla mı harcayacaksınız? Sanırım tercihinizin ikincisi olduğu çok açık. Çünkü 5 yaşında filaken delirmiştiniz zaten :/