30 Eylül 2008 Salı

homo iphoneus


Bence millet boşa kasıo, tee afrikadaki orda burdaki bilmem ne zımbırtısı özelliği taşıyan x hayvanının peşinde helak oluyor. Yok efendim kışın yerin altına iniomuş da, yavrusunu kesesinde taşıomuş da, saatte 120 km hızla koşuomuş da, özel bi salgıyla avını felç ediomuş da falan filan. İnsan denen hayvanı incele incele bitmez ki daha. Aha bak melullerime. Neymiş efendim iphone kuyruğundalarmış.
Düşünün ki penguenler hakkımızda belgesel çekio. Ahan da bu kuyruğu da koymuşlar belgesele. Penguen alemindeki itibarımızı bir daha kim kurtarabilir sorarım size?
Ben gerçekten varoluşun çok temellerine inebilecek teknolojiye sahip olabileceğimize inanıyorum. Ve fakat insan varlığının gerekliliğini asla ispat edemeyeceğiz gibi. Ya şu insanlar olsa ne olur olmasa ne olur, hatta olmasa ne güzel mi olur?
Güzel kardeşim eskiden iphone mu vardı. İphonesuz mu kaldın kireçsiz odalarda. Üşüdün mü, üşüttün mü noldi?
Bana bir daha "çok acaipsin, sen de bi değişiksin" diyeni baltayla kovalayacam bu tip kuyrukların önüne. Değişik görün, acaip görün biraz.



29 Eylül 2008 Pazartesi

seni halife ilan ediyorum

Yine kuduruklandım ben. Şöyle bir senaryo yazarsak şayet kafamızdan. Sabah olmuş. Portakal suyu yahut kahve veya rakımızı yudumlarken haberlerde ne var diye merak edip açıyoruz televizyonu. Gül yüzlü cumhurbaşkanımızı görüyoruz ve derhal kanal değiştiriyoruz ve fakat tekrar kendisiyle karşılaşıyoruz. Bi daha, bi daha. Sonra bu kadar ısrar karşısında "ne diyor" diye merak edip dinlemeye başlıyoruz. Kendisi artık yüzümüzü doğuya, yani ışığa filan çevirmemiz gerektiğini, şunu bunu sıralıyor, süslü süslü laflar ediyor.Sonra bombayı patlatıyor. "Artık kul yapısı kanunlarla değil allah'ın buyruğu şeriatla yönetileceğiz, kendisinden aldığımız yetkiye dayanarak (her nasıl olduysa o artık, demokrasi vasıtasıyla mı?) halifemiz, imamımız, sultanımız her şeyimiz şudur budur bıdı bıdı..." diyor. Ağzınızdaki vitaminleri yahut kafeinleri olmadı anasonu püskürttükten sonra ne yapacaksınız çok merak ediyorum.

Sanırım hiçbir şey yapmayacaksınız. Yani böyle bir kabulleniş var belliki. Hani kaderine boyun eğmek değil de her koşulda hayatını idame ettirmeye çalışan güdülere sahip bir hayvan gibi.

Ben ne yapacağımı söyliyim. Bi kere herhangi bir şeyi püskürtecek değilim. İstedikleri kadar paranoyayla suçlasınlar malumun ilamına şaşacak değilim. Neden malum? E bu ülkede birileri şeriat isteğinin odağı haline gelmekten hüküm giyip hala iktidarda ise yarın öbürgün şeriat da gelebilir. Gelmesin de neylesin şeriat. Oturtmuşlar bi tahta gidiyor hoşaftan anlamayanların ayak yoluna.

Bu ülkede nabız çok yoklandı. Yani birileri "aman bak hala şeriat gelmedi kikiki" diye kişnerken aslında henüz o şeriatın gelmemesi, paranoyaklıkla suçladıkları kişilerin tepkisinden kaynaklanmaktaydı. Tepkileri verenleri nasıl ve ne şekilde paralize ettiler, bir kısmı aşina bir kısmı muallak. Ama başarı belliki mutlak.

Şimdi dostum kendine şunu sor. "The day after tomorrow ne edecen?" Bak frenkçe felam öğrendin ettin. Patladı elinde. Şimdi işin yoksa kas bakalım arabın diline kültürüne.

25 Eylül 2008 Perşembe

apolitikleşme sürecim

Bazı şeyleri bilfiil tecrübe etmeden anlayamıyorsunuz.

Genel olarak apolitik insanlara kılımdır. İnsanın her türlüsüne bir kulp takıp kıl olurum zaten de benim için en kolay etiketlenenler apolitikler ve koyu dindarlar. Yani kendi boynuna tasma takıp kapanın elinde kalanlar. Kendi boynuna tasmayı takıp şu veya bu ideolojiye kapılıp gidenler de bunların peşinden geliyor. Ama idealist solculara ayrı bir yavru kedi sevgisi hesabı bir sempati besliyorum. Bilemiyorum çoook tatlılaaar:p

Gelelim apolitikleşme sürecine girişimden itibaren empatik lümpenik bi bişiler hissetme hadiseme.

Bir insan neden apolitik olabiliyormuş bi bakalım.

Bilinçsizlik, umarsızlık, omurgasızlık bir yana insanı bu hale sokan politikanın iğrençlikleri bile değilmiş. Ben bunu bu ülkede anladım. Politikanın iğrenç olması yeterince tiksindirici değil emin olun. Politikanın traji-komik bir hal alması yeter-geçer sebepmiş.

Benim gibi bir insan bile artık gazete okumuyor, haber izlemiyorsa bilinki dağdaki son keçi de öldü. Dağ artık farenin. Ha zaten maksat bu bezdirmeyse, böyle bir strateji ile yola koyulduysa bu insanlar gerçekten kendilerini tebrik ediyorum. Bir amaca ulaşmadaki stratejinin aslında ne kadar basit olabileceğini ve bunu herkesin yapabileceğini bütün insanlığa gösterdiler. Anladık ki artık herkes bir diktatör, sultan, prizidint vs olabilirmiş. Yeterince çamur olun, yüzsüz olun, totoloji yapın, bıkbık aynı şeyleri çin işkencesi gibi tekrarlayın ve acaip derecede aptal olun. Gerçekten. Çünkü çoğunluk aptal ve insan kendine benzeyeni tahtta görmek istiyor. Bakın kaç kişi kendini örümcek adam zannediyor. Ezik ama aslında kahraman oley. Anlayacağınız insanlık için bi umut oldular. Her eve bir hero.

Tabi bu deney Türkiye'de yapıldı ve tuttu. NŞA bu mudur bilemem. Bana çok da normal gelmiyor şartlar ama tabi normalin de şaftı kaydı biraz.

Sevgili Türk halkı. Sizler gerçekten çok enteresan varlıklarsınız. Özel kreasyon yahut haute couture falan gibi bir şeysiniz ve ben modadan hiç anlamıyorum ki sizin kıymetinizi bilemedim herhal. Böle mal mal bakıyorum "ulen bunları kim giyer" diyorum.

Genellikle "dünyanın hiçbi ülkesinde..." diye başlayan cümleler kurulur bu gibi durumlarda. Ben böyle bir cümle kuramayacağım zira her ülkenin kendine özgü türlü zırvalıkları mevcut. Ama güzel kardeşim, bizi afrika yerlilerinden ayıran bi kaç özelliğimizde mi yok?

Bunca senedir bu halk ot mu otladı anlamak elde değil. Şöyle bir kafasını kaldırıp gidişattan hoşnutsuzluğunu belirtecek -ki herkesin mutlu olduğu bir ülkede yaşamadığımızı biliyoruz herhal- tek bir tepki olmadı nabız yükselmesi de mi yok kardeşim. Öldünüz mü lan?

Yani velhasıl ben anladım ki, ne bok yerseniz yeyin safhasına gelmişim. Pilim bu kadarmış. Ha belki şarjedilebilir pildir benimkisi. 3-5 gün sonra birden yeşil yanar bi yerlerde, ben de yine başlarım vırvırtırtır. Ama yani pes be kardeşim. Pes olmadı tuş yahut.

19 Eylül 2008 Cuma

The ecstasy of AKP




Hayal ediyorum RTE Zincirlikuyu mezarlığında bir o yana bir bu yana koşuyor. Tam olarak hayal edemiyorsanız buyrun şuradan yardım alın.

The Ecstasy of Gold - Truveo Video Search

9 Eylül 2008 Salı

Cern'de neler oluyor


Bu aralar medya kafamızı onun bunun selülitinden isviçre'deki bir fizik laboratuarına döndertti. Yani halkımızın kafasını ne ölçüde dönderebildiler bilemiyorum zira bilindiği üzre halkımız bilimi hürriyetin popüler bilim haberlerinden takip ediyor ve bu haberlerde son bilmem kaç yıldır "kansere çare buldular, yok bulmadılar, her an bulabilirler" şeklinde sürüp gidiyor.
Tabi ben protonlardan girip higgs bokundan çıkmayacağım elbet. Yani atarım tutarım elaleme ne de asıl hızlandırılmış proton demeti postalamak istediğim mevzu başka (umarım yeterince havalı bi bişi demişimdir)
Efenim bu demokrasi boku ve medeniyet ıvırı zıvırı hakikaten dinden filan da tehlikeli bi hal aldı.
"Demokrasinin kralı bizdedir" iddiasında olan bir memleket ne etti? Biz gariban halkın atom bombası die bildiği bombayı aldı gömdü japonun bebesine, osuna busuna.
Kimse de sormadı abd halkına "Ey halkım ben bi bok buldum, bunu da böle bi ibnelik için kullanıcam oki mi?" diye.
Bu bilimadamlarında böyle bir hava var. Alıyorlar gazı hükümetlerden. Hükümetin derdi elbet parçacıkmış şuymuş buymuş değil orası belli. Sonra takılıyorlar kafalarına göre.
Bu akşam yine deprem dede gibi geçici popülerliğin tadına varan ve Cern'deki çalışmalara gözlemci olarak katıldığını beyan eden fizikçinin biri tv'de şöyle bişiler dedi. "Cern'in çalışmalarını basına açması şaşırtıcı. Yani fazla medyatik biraz ama....".
Şimdi gel de bu çatlak profesörlü hikayeleri öpüp başına koyma.
Yahu sen kimsin? Sen halkın birikimini, emeğini, üretimini al, göm bir lab'a. Sonra ne bok yiyorsun orda açıklama kimseye. Yaptığın şeylerin neticesinde edindiğin datayı nerde, nasıl kullanıcan beyan etme. Yediğin nanenin olası sonuçları hakkında bilgi verme. Halk aptal, cahil anladık da o kadar da hayati mevzularda bi de bi bakiyim "istio musun, senin de hoşuna gidecek?" felam.
Efenim ben teknolojiye genel olarak karşıyım. Tasvip etmiyorum. Buyurun mağralarımıza dönelim diyorum takan yok. Ama hadi madem "olmaz" diyorsun da senin götün hangi ara kalktı o kadar be yaw.
Şimdi bu deneyin muhtemel sonuçları hakkında aslında kendileri de bi bok bilmiyorlar ben diyim size onu. Zaten deneyi de bi bok bilmedikleri için yapıyorlar. Yani bildikleri kısımların çoğu teori, bi kısmı gözlemlenmiş, kalanı da doğaçlama.
Teorik olarak elbette görünen kıyametin önümüzdeki yıllarda kopması değil. Şimdilik elimizde böyle bir bulgu yok. Ama tabi teorik olarak. Netekim doğayı izleyerek ve taklit ederek teknolojimizi ilerletiyoruz ama her ne hikmetse doğada her şey kaos, düzen vs şeklinde tıkırında giderken biz yaşadığımız dünyanın azına sıçtıkça sıçıyoruz.
Dolayısıyla bu deneyin fiyasko ile sonuçlanması ihtimali bir kenara muhtemelen elde ettikleri sonucun dünyayı daha da boktan bir yer haline getirmesinden başka bir ihtimal düşünemiyorum ben.
Şimdi hayalperest çok arkadaş var tabi. Küçükken ne bilimkurgular izlediler. Ve elbette insan bilimle karanlığa ışık tutuyor. Yani madem mağraya dönmüyoruz bakınalım bi etrafa. Lakin "Biz bi kaç bin manyak bilim adamı toplaştık, şimdi ufak bi deney yapıcaz" deyip ortalığı sıçıp sıvarsanız dağıtırım ağzınızı burnunuzu. Ben tabi "hüop patladı lab, karadelik oluştu, solucan kaçtı kıçımıza, sıçtık" kısmını geçiyorum. Anlatmak istediğim şey her bulunan lazerle ameliyat gibi bir şeye kullanılmıyor. Bulunan şey kıçımızda patlayan hidrojen bombası olabiliyor. Ve hükümetlerin başındaki adamlar da aman karımın kıçındaki kılları lazerle temizliyiversinler diye onay vermiyor o koca koca bütçelere. Onlar hep yan ürün.
Şimdi Cern'de deney başlatılıyor. Onu bunu fışkırttırcaklar, bi bok olmazsa daha büyük daha da büyük aletler, daha fazla daha fazla parçacıklar bilmemneler filan eninde sonunda bu işi bi yerlere vardıracaklar. İplik söküğü gibi olmasa da ilerlemeler sağlanacak bir şekil.
Ama ak bi kısım bilimadamı ve gaydiriguppak tüm hükümetler daha ne kadar tanrı zannedecekler kendilerini ben onu merak ediyorum.
Evrenin nasıl var olduğu hatta gerçekte var olup olmadığı zerre tikimde değil açıkçası. Ama biri gelip de "eureka eureka anti-madde yaptım ben, şimdi bunla burnunu yok edicem senin" filan derse arıza çıkartırım, sokarım o anti-maddeyi kıçına söyliyim.

7 Eylül 2008 Pazar

Sixty six



Yönetmen Paul Weiland'ın kendi hayatından esinlenerek yaptığı harika bir filmden bahsedeceğim. Gerçi bahsetmek istiyorum da nasıl anlatabilirim bu filmi bilemiyorum.

Hikaye basit ama işlenişi, oyunculuklar, atmosfer inanılmaz.

Hem güldüren hem ağlatan klasik sıcak filmlerden.

Yahudiler niye sinema endüstrisinde bu kadar etkin denip duruluyor ama adamlar yapıyor işte. Hem de öyle bir yapıyor ki abuk gelenekler, adetler, anlayışlar bile bir şekilde son derece samimi, sempatik sunulabiliniyor.

Bu filmde olağandışı, atraksiyonlu, şehvetli vs'li bir şeyler gelişmiyor. Hemen herkesin ve hatta sıradan çoğunluğun hayatında aslında ne kadar da önemli olayların geliştiği, başkalarınca önemsenmeyen kocaman fırtınaların koptuğu gösteriliyor.

Özgürlük şu bu adına her türlü duygu erezyonun sonrasında insanların elinde kalan anlamsız fransız filmi gibi hayatlardan böyle film çıkmaz. Böyle bir film ancak korkulara ve umutlara aynı anda sahip olabilen sıradışı sıradanların hayatından çıkar.

Keşke her şeyin bokunu çıkarmaya meraklı insanoğlu uçlarda gezinip duracağına böyle sade ama gerçek, zor ama o kadar da değil bir hayatı sürdürüp yaşamın gerçek keyfini çıkarabilse.

Açıkçası her ne kadar tek başına var olabilmeyi başarmak güzel olsa da hayatın türlü zorluklarına karşı yanında birilerinin olduğunu ve her türlü aptallığınıza rağmen gitmenize izin vermeyeceklerini bilmek güzel bir şey.

Bu film bu ve benzeri güzelliklere dair bir film.





6 Eylül 2008 Cumartesi

Bu site




Malum akp hükümeti sayesinde über demokratik devlet yapısına geçtik geçeli güçte bi sapma, yasaklarda bir artış yaşayıp gidiyoruz.

Yasakların en şahaneleri internet aleminde yaşanmakta. Hani tabi öpüşme sahnesine bile sansür uygulamayı tercih eden über ahlaklı yönetim anlayışı misal uydudan istediğini izleyen vatandaşa müdahele edemezken, nette istediği gibi surf yapmaya çalışana "orda bir dur bakalım sen!" diyor. Neden ? Çünkü ya-pa-bi-li-yooor.

Bence en fantastik icraatlerden biri de youtube'da Atatürk'e hakaret ediliyor deyip ayağımızı youtube'dan kesme çabaları idi.

Şimdi misal Feto hocamızın "köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı deyin" öğütleri verdiği videolar değil de Atatürk'e hakaret gerekçe gösterilince harika oldu bence.

Zaten Atatürk'e nefret beslesin diye gaza getirilen binlerce hıyarı çok güzel fişfiklediler bu şekil. Hem de hoşlaşmadıkları bir siteden kurtuluverdiler.

Hayır şimdi böyle dedik diye direk devlet düşmanı, bilmem ne ergenekon diye de içeri atarlar adamı. Zaten politika belli. Kandırabileceğini kandır, gerisini korkut ve sindir.

Yaptıkları hiçbir şeyin hesabını vermiyorlar kardeşim. Hayatımda bu kadar göstere göstere, rahat rahat, aleni kafasına göre takılan iktidar görmedim. Yani Şili milide yaşamadım ondan.

Misal adamın biri rüşvetle itham ediliyor. "Yapmışsa aramızda barındırmayız ama iftira" diyorlar. Sonra "Yıpratılmamak için istifa etti" diyorlar. Soruyoruz "Para nerde? adam nerde? adam nerde? para nerde?" bakıyorlar öyle. Çok büyük fedakarlık ya bakanlıktan istifa felam. Gerisini sorma. Ha milletvekilliğinden istifa ettirmiyorlar. Bi etse dokunulmazlık kalkacak küt kalacak civciv gibi ortada. O da olmaz. Her şeye bir formülleri var İsviçreli bilimadamları gibi. Formül bulamasalar da farketmiyor, nasılsa memlekette hesap soran yok.

En son http://www.richarddawkins.net/ e tıkladığımızda meşhur yazıyı gördük (ekşi sözlük ve avasas sayesinde haberim oldu, ayrıcana hazır parantez açmışken belirtiyim darwinci bi bilimadamı bu richard abi)

"Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir"

Hayır eskiden şu mahkeme bu sayılı karar filan bi bilgi verirlerdi. Şimdi Allah'ın emri peygamberin kavliyle filan kapatıyorlar ki herhangi bir evraktır bürokrasidir uğraşmıyorlar zannımca.

Hangi mahkeme bu mahkeme? Şeriat mahkemeleri mi kurdular bi yerlerde haberimiz yok. Bu ülkede farkında değil insanlar sanırım ama gerçekten kendi mahkemesini kurup kendi kanunlarını uygulayan yerel yönetimler mevcut. Tarantino filmi gibi memleket.

Güzel kardeşim. Tamam maymun değilsiniz. Geçti ağlamayın artık. Ama beni sinir bastı artık hakkaten. Önceleri güldük eğlendik. Bi nevi yaşama ve şükretme sevincimiz, vesilemizdiniz. Sıktı ama güzelim. Sokağa çıkıp sikesim geliyor bütün hıyarları. Sikim yok mağdurum.

4 Eylül 2008 Perşembe

Laikman



Düşündüm taşındım, memleketin süper kahramana ihtiyacı olduğuna kanaat getirdim. Ahan da size Laikman!

Laikman bir nedir? Ne işe yarar?

Laikman üşenmez geceleri kostümünü giyer gider dincilleştirilmiş vatandaşların evine girer. Çarşafıydı, tesettür teçhizatıydı ne varsa bir biiir makas ilen doğrar. Üstlerine de Atatürk'ün gençliğe hitabesinin yazılı olduğu bir notu iliştirir basar gider. Aynı şekilde mağra adamı kılıklı amcaların sakalını doğrar, kırpıkların üzerine aynı notu bırakır. Yani her eylemde fiks prosedürü bu notu bırakmaktır.

Ramazanda oruç tutmadığı için dövülen gençlerin yardımına koşar.

Müezzini esir alır, civardakilerin orucunu 45 saniye erken bozdurmak için çıkar ezan okur. Neden sadece 45 saniye? Aç kalsın pezemenkler.

Devlet adamları 10 Kasım'da "sap gibi dikilmem ben" diye bıybıylanırsa 10 Kasım'da diker onları halk ekmek kuyruğunda 3 saat, adam eder.

Kamusal alana türbanla girmeye kalkan "ben insan değilim" vizyonunu edinmiş vatandaşa insan hakları evrensel beyannamesini ezberletir.

"4 Kadın alacam her biri 14'lük" diye tutturanın çükünü keser, pilava katıp, kızını karılık yapsın diye o herife vermeye niyetli 4 tecavüz yaltakçısına yedirir.

Laik rejimi yıkmak amacıyla toplanmaya çalışılan oy için dağıtılan pirinçlere tükürür, işer.

Doğaüstü özellikleri;

-Anıtkabirden gelen frekanslar sayesinde postalı 5 fil basar.

-Kalpağı ile gugılörte online bağlanıp, hissettiği anti-laik hareket ve oluşumların adresini şıp diye buluverir.

-Kalpağındaki ay-yıldızdan çıkan lazer ilen 2 dakikada adamı piliç ızgara yapabilir.

Not: Laikman uçmaz, halk otobüsüne biner.

Laikman anlayacağınız üzre tatlısu müslümanı bir adam değildir. Bildiğin adamdır. Süper kahramandır, lazımdır.