31 Aralık 2019 Salı

HAY SİZİN HAYAL ALEMLERİNİZDEKi SÜPER ZEKİ DEVLET AKLINIZA

Az önce yine gördüm biri birine Libya konusunda sen devlet aklından daha mı iyi bileceksin diye çemkirmiş. Yahu devlet aklı dediğiniz kimlerden müteşekkil de bu devlet bu halde acaba? Bir de Ergenekon kumpasında içeri giren komutanlar bile destekliyor diyorlar. Ha ordu ele geçirilirken kuzu gibi izleyen sonra da yine kuzu gibi kıskıvrak ele geçirilen tiplerin strateji anlayışına güveneceğiz öyle mi? Bu ülkede zeki, birikimli, donanımlı, ehil tek bir kişi bile bu ülkenin yönetimine zerre katkıda bulunmuyor. Her ne kadar Türkiye'nin lehine çalıştığını ve kimlerden olduğunu iddia ederse etsin kimse ama kimse. Hainler ve çapsızların eline düşmüş bir ülkede yaşıyoruz.

NOEL'İNİZİ DE YILBAŞINIZI DA HER BİR ŞEYİNİZİ DE KUTLUYORUM DELİRTTİNİZ ULAN!




Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu, güzelliklerle dolu yeni bir yıl diliyorum. Noel ve yeni yıl kutlaması farklı şeyler olsa da hem bunu idrak edemeyen hem de kendisinin de peygamberi olan İsa'nın doğumunun kutlanmasından rahatsızlık duyanlara da akıl fikir diliyorum. Bahaneleri de hristiyanlara benzememekmiş. İçeriğe önem verip böylelikle erdemli insanlar olmaktansa şekilciliklerle kendini tatmine meraklıların bahanesi hristiyanlara ve yahudilere benzememekmiş. Eğer erdemli insanlar olmayı beceremeyip böyle katakullilerle birilerini kandıracaklarını sanıyorlarsa onlara tavsiyem onların icadı olan uçaklara, otomobillere, otobüslere binmemeleri onların icadı olan telefonları kullanmamaları onların icadı olan inşaat sistemlerinden faydalanmamaları yine onların icadı olan sağlık hizmetlerinizden faydalanmamaları. Zira bunları yaptıklarında epey bir hristiyan ve yahudi taklidi yapmış oluyorlar. Neşeli bir günün içine bile edecek tıynette tipler etrafa nefret saçarak insanlar arasındaki barış ve huzur ortamını terörize ediyorlarsa modern dünyanın ve medeniyetin imkanlarından faydalanmayı bırakıp yaşarken ölmeyi hak ediyorlar demektir.

Ek olarak aman hristiyana yahudiye benzemeyeyim diye endişelenen amma lakin dünyadan da bihaber olan bir kısım zevatın bilmesi gereken bir gerçek, buyrunuz aslında kimleri taklit diyorsunuz. Evet taklitten en çok korktuklarınızı /




30 Aralık 2019 Pazartesi

HAKLARIMIZI BİLELİM; DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ

Son yıllarda bilhassa sosyal medya platformlarında paylaşılan hükümet eleştirileri ile alakalı soruşturmalar ve davalar sıklıkla açılıyor malum. Şimdilerde bilhassa halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlaması pek moda anlaşılan(TCK 216). Bu konularla ile alakalı haklarımızı öğrenelim.

Hukukta normlar hiyerarşisi vardır. Hiyerarşik olarak en üstte imzalanan uluslararası anlaşmalar vardır(örn. Türkiye'nin de imzası olan ICCPR yani Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme) sonra Anayasa daha sonra kanunlar, tüzükler(Kanun Hükmünde Kararnameler de buna dahildir), yönetmelikler, tebliğler, genelgeler.

10 Aralık 1948  tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 19. maddesi;“Herkesin fikir ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak, fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın bilgi ve görüşleri her yoldan aramak, almak ve yaymak özgürlüğünü kapsar”

16 Aralık 1966 tarihli Birleşmiş Milletler, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 19. maddesi;1- Herkesin, söz özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak gerek sözlü, yazılı ya da basılı veya sanat eseri şeklinde, gerekse seçilen diğer herhangi bir yoldan, ülke sınırları sözkonusu olmaksızın, her türlü haber ve düşünceyi araştırma, alma ve verme özgürlüğünü içerir.”


AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ MADDE 10- “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir.”,

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI MADDE 13- (Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI, MADDE 25-Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI, MADDE 26- “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.”

Emsal kararlar bu maddelerin nasıl uygulanacağı ile alakalı bilgiler verir;

AİHM Castells-İspanya kararı’ndan,Hükümeti eleştirmenin hoşgörülebilir sınırları, şahısları, hatta politikacıları eleştiri sınırından daha geniştir. Demokratik bir sistemde hükümetin eylemleri ve ihmalleri, sadece yasama ve yargılama organlarının değil, basının ve kamuoyunun da yakından incelemesine tabidir”,

AİHM Lingens-Avusturya kararın’ından; “İfade özgürlüğünün sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez görülen haber ve düşüncelere değil, aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden nitelikte olanlara da uygulanacağını, bunun demokratik toplumun olmazsa olmaz unsurları olan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin bir gereği” olduğu belirtilmiştir.

AYM 1979/7K.:Temel hak ve özgürlüklerin bir yasa ile sınırlandırılması özelde, özgürlükleri kısıtlananların zararına olsa bile, genelde toplumun yararına olabilir. Yasayla temel hak ve özgürlükler kısıtlanmasının topluma sağlayacağı yararın, kişiler için getireceği zarara göre ağır basması durumunda, kamu yararının varlığı kabul edilmelidir.”
Israrlı ihbarın niteliklerine bakılırsa düşüncelerimi ifade ederken arzu ettiğim dikkat çekmeyi belli bir oranda başarmışım lakin maalesef işaret ettiğim olumsuzluklara bakılmamış ve parmağımın kesilmesi arzu edilmiş.

Ostendorf Almanya, no. 15598/08, 7 Mart 2013 “Özgürlükten yoksun bırakma demokratik bir toplumda ölçülü bir tedbir olmalıdır.”

5237 Sayılı TCK. 216/1. Maddesinde “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.” hükmü düzenlenmiştir. 2. Maddesinde ise “Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü düzenlenmiştir.

YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ
Esas: 2010/6293 Karar: 2012/21247 Tarih: 15.10.2012
TCK 216. Madde Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
“Somut olayda davaya konu köşe yazıları bir bütün olarak ele alınıp değerlendirildiğinde, şiddet içermediği, bu yazılar nedeniyle toplumda hiçbir tepki meydana gelmediği, açık ve yakın bir tehlikenin mevcut olmadığı, bu nedenlerle de ifade özgürlüğü kapsamında olup 5237 sayılı TCK’nun 216. maddesindeki tanımlanan suçun unsurlarının oluşmadığı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı biçimde mahkumiyetine karar verilmesi,
Sonuç: Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.”
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ
Esas : 2017/2745 Karar : 2018/299 Tarih : 15.02.2018
TCK 216. Madde Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
“2-Kabul ve uygulamaya göre ise;
Sanığın savunması ve sosyal paylaşım sitesindeki paylaşımı nazara alındığında bir başka kullanıcıyı gözeterek buna cevaben sözkonusu paylaşımı yaptığı, sanığın güttüğü amaç ve kasıt gözetildiğinde, açık ve yakın tehlikenin olup olmadığı da değerlendirilip TCK’nın 216. maddesinde yazılı suçun unsurları itibariyle oluşup oluşmadığı tartışılarak bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile unsurları itibariyle oluşmayan propaganda suçundan yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 15.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ
Esas : 2017/2486 Karar : 2017/5784 Tarih : 18.12.2017
TCK 216. Madde Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
“Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere; Suçu oluşturan “tahrik”, soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye objektif olarak elverişli olmalıdır. Fail sübjektif olarak da bu amacı gütmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. Bu kapsamda salt yüz çevirme, soyut bir red veya saygısızlık ifade eden bir davranışta bulunma veya bu yönde sözler sarfetme, suçun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Fiilin suç teşkil etmesi için bunların ötesinde, ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlığa tahrikin var olması gerekir.
 Diğer bir tabirle etkili bir şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermelidir.Failin fiili, adet ve şahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmalıdır.
….BOZULMASINA, 18.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Ek olarak 680 Sayılı KHK’nın TBMM 26/2 449 sayılı tezkeresi ile 2559 Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’na eklenen Ek Madde 6’ya göre “Polis, sanal ortamda işlenen suçlarda, yetkili Cumhuriyet başsavcılığının tespiti amacıyla, internet abonelerine ait kimlik bilgilerine ulaşmaya, sanal ortamda araştırma yapmaya yetkilidir. Erişim sağlayıcıları, yer sağlayıcıları ve içerik sağlayıcıları talep edilen bu bilgileri kolluğun bu suçlarla mücadele için oluşturduğu birimine bildirir.” fakat bu madde keyfi bir şekilde kullanılmaz. Tezkereden de anlaşılacağı üzere dönemin şartının ivediliği mecbur kılmasından dolayı terörle ilgili durumlarda kullanılabilinir eğer ki savcılık emri olmadan keyfi uygulayan olursa bununla ilgili de itiraz edebilirsiniz.

Düşünceyi ifade özgürlüğü ile eleştiri hakkının kullanılması kamuoyunun zararına değil aksine yararınadır. Toplumları geliştiren özgür düşünce ile yapılan eleştirilerdir. Bunun aksinin olduğu toplumlarda gelişme olmaz aksine böyle toplumlar yozlaşır ve çürür. Elbette hakları istismar edenler ve gelişme değil de yıkım isteyenler olacaktır. Eğer ki ortada açık bir delil yahut fiil yoksa bu konuda yapılacak bir şey yoktur zira ceza muhakemesi deliller üzerinden ilerler. Hele ki bu istismarların bahane edilerek düşünce özgürlüğünün kısıtlanması gelişmeye vurulacak en büyük kettir. 

Haklarımızı bilelim onları koruyalım. Biz bunu yapmazsak birilerinin bize bunları bahşetmesini bekleyen zavallı kölelerden başka bir şey olmayız. Böyle bir ilkelliğe tahammülü olmayanlardan olmanız dileğiyle.

Örnek bir Anayasa Mahkemesi Kararı için bkz.
https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2016/36782

"51. Anayasa Mahkemesi başvurucunun yapmış olduğu açıklama nedeni ile hakkında hakaret suçundan mahkûmiyet kararı verilmesinin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun düşmediğini belirterek başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır"


29 Aralık 2019 Pazar

NETTİ BU HALKLAR BİRBİRLERİNE?

Bakınız Ekşi'de Kürtlerle ilgili atasözü ve deyimler paylaşılıyor yine vay efendim nefret suçu ağzınıza biber süreriz bi ılıklıklar bi bişi. https://eksisozluk.com/entry/93403661

Her toplulukla alakalı vardır bu sözler ve bunlardan incinen de maldır. Bunla nefret dolan da maldır.

Türklerle ilgili de çoook söz var? Böyle şeyler savaşlardan yahut kötü bir sürü deneyimden sonra oluşan nefretten dolayı atmasyon olabildiği gibi gayet dışarıdan bakıldığında topluluk olarak kültürel karakter olarak nasıl göründüğünüzle alakalı aşırı sert geri bildirimlerdir de.

Pek çok konuda pek rahat olup ne o Netflix ibne mi yapacak çocukları yahut aman uyuşturucuya özendirdi diye ceza mı olurmuş kafaları bu konulara pek takık pek baskıcı hayrola? Neden biliyor musunuz? Çünkü nasıl programlanırlarsa öyle hareket ediyorlar. Tut şunu Bobi misali.

İnternette şöyle bir baktım yabancıların Türklerle ilgili sözleri için ilk çıkan listelerden biri şöyle. Bu arada tabi bizim kendi kendimize söylediğimiz sözler de var Türkün aklı ya sıçarken ya kaçarken gelir gibi. Bunlar da özeleştiriler :)

https://onedio.com/haber/yabanci-dillerde-turklere-yonelik-kullanilan-irkci-ve-ayrimci-sozler-460339

Tabi bunların büyük kısmı Osmanlı dönemi ile alakalı deneyimler o zamanlarda da müslümanlara Türk deme alışkanlığı var belli ölçüde ve gördükleri her müslüman biliyorsunuz Türk değil. Yine de. inceleyelim. İtl. Annecim Türkler geliyor bu malum Türk korsanların ki Türk değil hepsi neyse langır lungur yağmaya geliyorlar ha diyeceksiniz ne ayıp lakin o dönem bu işler böyle bu da normal demiyorum tabi ABV tüm korsanların her ne faydaları dokunmuşsa da işte annecim Türkler geliyor diye bağırıyor çocuklar sahilde oynarken uzaktan görüp köylerine koşarak filan.

Böyle bir travma nesillerce taşınır. Korsanlık yaptıysak ki yaptık bence müstahakımız. Daha senelerce de söylerler kafamızı da sikerler. Söylesinler siksinler hak edilmiş ha benim ne alakam var dersen o tarihin ekmeğini yiyorsun hala öyle veya böyle bir vatanın var pasaportun var.

Bunları tek tek irdeleyeceğim ben şimdilik bu yazı burada dursun böyle.

18 Aralık 2019 Çarşamba

DAĞDA KAYBOLAN İNSANLIK

Uludağ'da 16 gündür haber alınamayan dağcıların maalesef naaşlarına ulaşılmış. Elbette ümit vardı olmalıydı da ama sosyal medyada öyle korkunç yorumlar yapıldı ki insan gerçekten inanamıyor. Bu kadar mesnetsiz ve anlamsız kin, nefret, dikkat çekme çabası, ben bilirim siz romantik mallarsınız hakareti. Ne lüzum var bunlara? Neden bu kadar çok insanlıktan çıkıyorsunuz? Bilen bilir realistliği her daim savunmuşumdur lakin duygusal bir varlık olan insanların ihtiyacı olan nezaketi yok sayan, insanın insanlıktan çıkmasıyla lüzumsuz yere kalp kıran, karamsarlığa, bıkkınlığa, huzursuzluğa ve hatta düşmanlığa sebep olan tutumların bir izahı yok. Bizler sosyal varlıklarız, bizlerin birbirimize destek olması şart. Elbette aileler için hayal kırıklığı olacaktır ve matem de tutacaklardır. Bunlar doğal süreçler. Öldü tamam mı hiiiç hayal kurmayın boşuna demek ne çeşit bir maksadı gütmektir? Bu gereksiz hırçınlığı ortaya koyanlar kendilerini dahi mi sanıyor? Nasıl bir yanılsama içinde bunlar? Dağcılıkla ilgili yasal düzenlemeler ve bu gibi durumlar için önleyici tedbirler ve bu alanla ilgili kişilere eğitim verilmesi o bu oturulur bu saatten sonra konuşulur ama 2 haftadır yine insanlığın en çirkin suretleriyle karşı karşıya kaldık. Yazık.

Bitti mi? Bitmedi http://mariadebonne.blogspot.com/2020/01/dagda-kaybolan-insanlik-2.html

17 Aralık 2019 Salı

GOOGLE, REKABET KURUMU VE NARGİLE


Gerçekten mazereti kusurundan beter açıklamalar tam da böyle şeyler. https://www.ntv.com.tr/teknoloji/rekabet-kurumundan-google-aciklamasi,2UhUgbv5FkmWWYBmgEU6KQ Rusya ve AB başardı bizi sallayan yok diyecek duruma düşmek bir nedir ya? Google sadece bizim devletimizin bu konudaki yasalarını sallamıyor değil daha da kişisel bilgilerimize alakalı neler neler yapıyor üste cep telefonu alan insanlara başka bir hizmeti şart koşup Google hesabı almazlarsa telefonun sunabileceği internetle ilgili pek çok hizmetinden yararlanamayacağı anlamına gelen yaptırımlar da şart koşuyor.

Bunlar elbette insanlığın ilkel dönemleri olarak anılacak rezaletler lakin gündeme taşınan mesele ve  rekabeti engellenenler kimler bir de ona bakalım. Türkiye'nin yaygın olarak kullanılan bir yerli arama motoru var mı? Yok. Google kendi arama motorunu telefon üreticilerine diretiyor onlara finansal imkanlar sunuyor diye şikayetçi olan kim? Yandex evet ara ara flört edip sonra alakamız yokmuş gibi davrandığımız Rus markası. Rusya'da elbette at koşturamazlar zira piyasayı kaybederler. AB zaten eli güçlü bir birlik ve hukuki anlamda 3. dünya ülkelerindeki gibi yalan dolan göstermelik bir hukuk sistemleri yok. Peki sen kimsin? Aslına bakılırsa senin ülkeni çok da alakadar etmeyen(ha Google ara motoru yüklenmiş gelmiş olsun ha Yandex üstelik isteyen Yandex'i daha sonra kurabiliyor yani BANA NE?) bir konuda atar gider yapıp sonra aynı topla beni oynatmıyorlar diye ağlanıp aciz ve komik duruma düşen bir ülkesin.

İşine geldiğinde Anayasa bile tanımayan zihniyetin ama bak burada böyle yazıyor deyip ağlanması bir devlet yönetimi anlayışı olmamalı. Böyle bir işe girişeceksen önce bir nabız yokla bu işin oluru var mı sonra bir bak senin konuyla alaka seviyen ne. Bazıları da diyor ki oh iyi oldu Google çıksın Türkiye pazarından kamçılanıp yerli arama motoru yaparmışız teknolojik gelişme olurmuş. Hay ben senin mikrop yuvası nargile kafelerinde iyice eriyerek dünya gerçeklerini algılama seviyesi kumru seviyesinde bile olmayan kafana ya. He canım zaten büyük strateji de buydu. Olaylar onun için bu şekilde böyle gelişti. Hay ben sizin kafanıza ya.

11 Aralık 2019 Çarşamba

DOĞU PERİNÇEK NE YAPMAK NEREYE VARMAK İSTEMEKTEDİR?

Malumunuz Doğu Perinçek halk nezdinde pek de itibar görmeyen yılların siyasetçisi aynı zamanda bir doktorolu hukuk insanı. Dün gece izlemiş olduğum bir yayında biraz ayar be kardeşim dedirtti yine bana.

İzlediğim tartışmada muhalifleri -diyeceğim ama muhalifler mi o da tereddüt konusu- seyirciye göre sola oturtmuşlar bu beyi de almışlar iktidar yanlısı tiplerin arasına sağa. Yani normalde bir insanın bunca yıl süren koşturmaca hapis hayatları onlar bunlar sonrasında geldiği nokta islami sağcı politikanın yılmaz ve de yobaz savunucusu olmak olur mu la başlarım ajanlığa da bu düzene de deyip domates yetiştirmek üzere istifayı basması beklenir ama demek nasıl bir gaz alıyorsa tarikatımsı oluşumundaki şakşaklardan müptela olmuş bırakamıyor.

Tartışılan konu eski başbakan ve hükümet mensuplarının bir özel üniversiteye devlet arazisini peşkeş çekme girişimi ve bunun siyasi hayattaki neden sonra akla gelen yansıması?! Detaya girmeyeyim bu kayıkçı kavgalarına alışığız. Özetle 2010'da aynı partinin bir başka hükümeti bir yasa çıkarıp bunun önünü açıyor bu kişiler de iddiaya göre iktidarlarını kaybedeceklerini sezip hazır mühür ellerindeyken bir oldu bittiyle bu yolsuzluğu devreye sokuyor. Daha sonra Danıştay yürütmeyi durduruyor ve fakat sebebi alooo peşkeş çekemen demek değil zira kanun düzenleyip peşkeşin önü açılmış zaten, diyor ki Danıştay bura sit alanı vs. Bunlar programda belgelerle "muhalif" taraf tarafından ispatlandı ve fakat Kürtçü islamcı ocu bucu malum bir kişi önce kanun dışı dedi sonra kanun ileri sürülünce orada kamu tüzel kişiliği olan eğitim kurumlarından bahsediliyor dedi daha sonra bu kişiye özel üniversitelerin de Anayasa'ya göre devlet düzenlemelerine tabi olduğu ve atamaların ve denetlemelerin devlet tarafından yapıldığı burada çalışan öüretim mensuğplarının da kamu personeli statüsünde oldukları dolayısıyla pek çok yargı kararında da kamu tüzel kişiliğe sahip olduklarının altı çizildiği detaylıca izah edildi. Bu durumu kabul eder gibi yapıp yine beş dakika sonra sanki sit alanı olduğundan değil de bu iş yasak olduğundan dolayı devrin iptal edildiğini söylemeye devam etti. Bunlar alışıldık şeyler. Ha bu arada tarihe not düşelim bu araziyi teminat gösterip 430milyon TL kredi çekmişler Halkbank'tan tabi iptal devreye girince teminat da patates olmuş vs. Tarihe not düşelim de bunları.

AKP'li ağzı diye bir şey var bu ağız karısına sekreteriyle otelde yatakta yakalanıp yaz kızım diyen Şener Şen karakkteri bir ağız. Ne kadar suç üstü yapsanız da hep inkar sonuna kadar inkar. Doğu Perinçek de bunlara yamalanmış diyor ki iktidarın diğer mensuplarının cezai bir sorumluluğu yok bunlar da FETÖ ondan yapmışlar işte napsın Erdoğan garibim. Kafalara gel. Ha bu arada madem siyasi ayak bunlar neden yargılanmadılar bu zamana kadar dendiğinde cevap yine sessizlik. Doktorolu hukukçu olarak aldğı vaziyet bu. Vah vah. Sonra muhalif taraf yahu bu bütünlüklü bir iş sen Ahmet yaptı Mehmet yaptı ben yapmadım ki imzam yok ki deyip siyaseten sorumluluğu reddedemezsin diye bastırınca yarım ağızla siyasi sorumluluk var tabi ama halk takdir edecek onu diyor. Sen halkı böyle yönlendirirsen hukukun h'sinden devlet yönetmenin d'sinden anlamayan halk neyi nasıl takdir etsin?

Durun durun bu ne ki adam dedi ki Türkiye'de adalet artık mükemmel işliyormuş ve Türkiye'deki insanlar hiç olmadığı kadar özgürmüş. İnsanlar internette yazmaya korkuyor bu nasıl özgürlük diyor muhalif kanat diyor ki arada olur öyle kazalar onlar da olacak kaç kişi ki bunlar diyor. Yani olmasın da demiyor kendi hayatıymışçasına elalemin hayatını masaya koyuyor. Girseler de çıkarlar sonra ya diye ekliyor. Kendi alışmış ya hapishane yalaması olmuş herkes öyle olsun. Bu arada o bahsettiği olur öyle kazalar dediği kişilerden biri de benim. AKP ve FETÖ eleştirmekten başka bir mana çıkartılamayacak gönderilerim halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla soruşturmaya konu edilmiş vaziyette. Ya nolacak ben de girer çıkarım artık yeter ki Doğu Perinçek'imciğimin Avrasyacı hayalleri gerçek olsun.

Perinçek sallamalara doyamadı, en büyük ticari ilişkilerimiz Çin ve Rusya imiş. Yani bunlar ithalat ihracatta 1 ve 2 numaralı ülkelermiş şu an bizim için. Muhalif kanat yine güldü ve Avrupa ile n büyük ticaret hacmimizin olduğunu uçan kuşların bile bildiğini ima etmelerine rağmen Perinçek yalan söylüyorsunuz yok öyle bir şey filan diyor. İleri yaşta olur böyle şeyler diyeceğiz ama cin gibiler de meaşalla üste ölümsüzler de biliyorsunuz.

Muhalif kesim ABD PKK'yı terör örgütü olarak tanıyor ama Rusya bunları böyle tanımadığı gibi adamlar masa kurup propaganda yapıp adam toplayabiliyor Rusya'da diyor Perinçek'e göre bu da önemsz bir detay. Yani Rusya ile işbirliği yapılmasında engel değil Rusya'nın PKK'yı terör örgütü olarak tanımaması. Pazarlık konusu bile yapılmasına lüzum yok zira onlar da öyle fıtratları bu şekil.

Türkiye maalesef önünü arkasını ucunu bucağını değil günü kurtarma ve kişilerin kendi mevkiilerini sağlamlaştırması üzerine üretilen günübirlik politikaların elinde. Böyle çalakalem işlerle devlet yönetilmez. Devlet yönetecek insanlardaki vasıf 17 yaşındaki çocuğu tanka yumruk attırmaya ikna etmek gibi vasıflar değildir. Bakınız AKP yancısı Erdoğan'ın üstün liderlik vasfını böyle örneklendirilyior. Ülkeyi yangına yerine çeviren taşları ben döşedim dsanki, birorduyu tahtakurusu gibi içten çürüten atamalara ben olur verdim yahut bunları zamanında ben tasfiye etmedim sanki, ve bu ülkede o zaman da dahil hala pek çok vatansever kolluk kuvveti varken reşit olmayan çocukları silahsız savunmasız sokağa dökmek maharetmiş.

Bu özrü kabahatinden büyük savunmaları utanmadan arlanmadan defalarca dile getirmek siyasal islamdan yolunu bulmuşların doğal davranış biçimi. Bunu kabulleniyor değiliz elbet bunların da hesabının verileceği günler gelir. Ve fakat Doğu Perinçek her neci olursan ol her kimci olursan ol ve hatta ne olursan ol sen birey olarak sırf bir şeyler işine geliyor sanıyorsun diye bu uslanmaz arlanmaz aymazlarla aynı tribünde oturup aynı sloganları atmayı kendine yakıştırabiliyor musun yahu? Haytımda hiç meraklın olmadım ve her daim bu ülkeye zararının faydandan kat be kat olduğunu düşündüm ama ben bile senin yerine utandım la. Az izan az özsaygı. Azıcığı bile ayılmanıza yeter zaten.








17 Ekim 2019 Perşembe

HANGİ MEKTUP? HA BEN ONU ÇÖPE ATTIM YA

Mektubu buradan yayınlayacak değilim. 9 Ekim 2019 itibariyle içerik olarak da şeklen de oldukça vahim bir mektup Trump tarafından kaleme alınmış ve Cumhurbaşkanlığımıza yollanmış. Kamuoyumuz bundan 16 Ekim itibariyle haberdar oldu. Cumhurbaşkanlığı açıklaması ile denildi ki mektup çöpe atılmış ve Barış Pınarı harekatı ile gereken cevap verilmiş. Mektup ve harekat tarihlerinin aynı güne denk gelmesinin oldukça zor olması bir yana daha sonraki söylemler 17 Ekim 2019 tarihindeki ABD başkan yardımcısı Pence ile Erdoğan görüşmesine sekte vurmaya yönelik bir sızdırma olması. Birincisi Cumhurbaşkanı benim dengim değil deyip kendisinin değil bir heyetin görüşeceğini bildirmişti ama ertesi gün aksine bizzat kendi 1 saat 40 dakika görüştü. İkincisi  mektup sızdırma değil alenen senatörlerle paylaşmış Trump. Üstelik ABD resmi olarak bizi hakaretle tehdit etti biz de ABD ile aramız bozulmasın diye bunu sineye çekip sümen altı etmeye çalıştık olmadı demek bir mazeret mi yani? Neyi açıklamış oldular şimdi? Elbette gereken cevabın saygıdeğer bir devlete yakışır biçimde verilmesi zaruriyettir ama cevaplar konusunda da geçmişteki münasebetsizlikler ortada yani bu ülkenin vatansever bir vatandaşı olarak cevap verin talebini dile getirirken bile insan verilecek cevaptan çekiniyor.





Bir kısım insan da Trump iç politika için hazırlamış, görevinden azledilmesi söz konusu deyip teselli uydurmaya çalışıyor. Birincisi bu bir teselli değil resmi yollardan yapılan hakaretin bir mazareti olamaz görünen o ki hakareti yedik tüm dünya öğrendi ve oturduk aşağıya. Trump nasılsa azledilecek diyenler de unutmasın ki Trump'ın azledilmesi ihtimali yok. Senato çoğunluğu Cumhuriyetçilerde ve yapılan anketlerde halkın Trump'a desteği azalmadan aynen devam ediyor. Trump'a rakip olabilecek, halk tarafından desteklenen iddialı bir Cumhuriyetçi başkan adayı yok. Üstelik Trump giderse yerine gelecek hiçbir aday Trump'tan daha ılımlı olmayacak. Türkiye düşmanlğındaki birlikteliği gördük. Oldukça evrensel bir dayanışma var karşımızda üstelik Trump çok daha ılımlı hatta her türlü uzlaşma içinde yer alan/alacak bir profil çiziyor. Yani ölümün yanında sıtma gibi.

Esat için ülkesinin her yeri işgal edilirken neredeydi biz girince mi sorun oldu diyenleri de görüyorum. Bakınız bu lafları ediyorlar ya bu adam ne İngiliz gemisiyle kaçtı gitti ne de mücadeleyi tek bir gün bile bıraktı velhasıl senin ülkeni işgal ederlerse aynı böyle sende böyle bir lider bile yok. Ha BAAS'ın Türkiye ile sorunları vardır bizi düşman bellemişlerdir pislik yapmışlardır, Hatay'ı tv'de meteroloji sunarken Suriye'de göstermişlerdir, PKK'ya karşı gerekli önlemleri almamışlardır odur budur onlar ayrı mevzu fakat bunlar zeka ile alt edilecek şeyler ağlanarak değil.

Efenim ABD teröristleri kullanmış da biz ÖSO'yu niye kullanamıyoruz da o yapıyor ben de yaparım bilmem ne bu çocukça laflar uluslararası arenada zavallılığa tekabül ediyor. Eğer ki nerede hiçbir vasfı liyakatı olmayan yandaşınız varsa devlet kademesine doldurmasaydınız bunları içselleştirerek öğrenme fırsatınız da olurdu. Şimdiki savunmaları da biz hükümet siyaseti değil devlet politikasını takip ediyoruz. Bunu diyen müsteşarlık makamını hiç edip onun yerine bakan yardımcılığı diye bir şey uydurup siyasi atama yapan tipler. Bizim devlet politikamız Orta Doğu maymunlarının iç işlerine bulaşmamaktır.

İsrail de dahil burada yer alan tüm devletlerle dengeli ilişkiler kurmak o monşer dediğiniz insanların yıllarca başardığı bir liyakat meselesi idi. Bin yıl geçse içinizden bir tane İsmail Cem yetişmez lakin ona da Yahudi dönmesi diyerek hakaret ettiğinizi sandınız yıllarca.

Operasyon bitti gitti. Kazanım hiç kayıpsa pek çok. 3 gün sonra bu olanlar da unutulacak ama pek çok insan aramızda olamayacak unutmak için. Geçen hafta kapatılan twitter hesabımdan belli ki ABD ve Rusya anlaşmış piyon olarak kullandıkları Türkiye, Suriye Ordusu, YPG, ÖSO üzerinden iş çeviriyorlar bizimkileri yine kerizlediler dedik diye vatan haini bilmem ne çullandılar. Biz bunları hamaset edebiyatının ekmeğini yiyip bir eli yağda bir eli balda saltanat süren açgözlü doyumsuz insanları kıskandığımız için söylemiyoruz elbet. Zira cehaletleri böyle iddialarla karşımıza çıkmalarını olağanlaştırıyor maalesef. Bunları söylemekteki maksadımız Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalmasını istememiz. Burada birinci çoğul şahıs kullanmamın sebebi royal we anlayışı değil, sözlü yazılı görselli iletişim kaynaklarında görüyorum ki benim gibi düşünenlerin sayısı oldukça fazla doğal olarak.

Ezcümle Esat tam kontrolü sağladığında PKK'ya yol verecek yine. Bir sürü kayıp sonrası en başa döndük. Terörist kuşağı bayraklı bayraksız devam edecek. Böyle bir dönemden bir çok kazanımla çıkabilirdik oysa donumuza kadar kaybettik. Neden zeka ve liyakat devlet yönetiminde en önemli unsurlardırın cevabı uygulamalı anlatıldı ama hala öğrenmek istemeyenler var. Bunların kapasitesizliğinin çoluk çocuk a'dan z'ye hepimizin bedelini ödediği bir hesaba dönüşmesi ne acı.

Bu ülke derhal doğru zekaların yönetimi ile hizaya gelmeli aksi takdirde ne Venezuela ne İran bildiğiniz Afganistan olacağız.

EKLEME: Ben bu yazıyı yazdıktan sonra görüşme ile alakalı açıklamalar yapıldı buna göre 1) Türkiye operasyona 5 gün ara verdi bu bizim resmi açıklamamız zira teröristle müzakere ve ateşkes yapılmaz tabi ABD bunu ateşkes diye duyuruyor. Bu sürede YPG güvenli bölgeden çekilecekmiş. Silah filan bırakmıyorlar o bu bir kenara müzakereyi de yanlış tiplerle yapmadınız mı siz? Şu an ABD bölgeden çıkmış durumda bölge Suriye ordusu ve Rusya kontrolünde. ABD'ye dedin bunu da. ABD en fazla ricacı olur YPG'ye. Göreceğiz bakalım neler olacak. 2) Şöyle bir ibare de var Pence tarafından söylenen ""Türkiye ve ABD, IŞİD faaliyetlerini sonlandırmaya karar vermiştir. Tutuklama tesislerine ilişkin anlaşmalarımız var" IŞİD jandarmalığı da kitlendi arada tabi. ABD askeri ne uğraşsın Türk askeri var hazır.

EKLEME 2: CB mektup için zamanı gelince cevabını vereceğiz demiş o boş beleş bir laf değil senaryoya göre bizi savaşa sokacaklar. Attıkları her adım sonraki sahnelerin hazırlığından başka bir şey değil :/

21 Eylül 2019 Cumartesi

EKREM'İN MACERALARI

Ekrem yine daldan dala atlıyor ve hep çürük dallara atlamaya devam ediyor :/

O berbat foto için birisi daha yapmış aynı yorumu benim de ilk aklıma gelen şehit tabutuna elini koyup siyasi propaganda yapma mevzusu oldu. Ve fakat Ekrem kardeş AKP açılım şenliklerinde açtı Kürtçe kurslar. Kimse gidip kayıt bile yaptırmadı. Zorla siz Kürtsünüz demek de biraz şey.

ABD'deki zencilere Afro-Amerikansınız dayatmaları yapmaları gibi. Çatışmadan beslenen tipler oldukları ne kadar da ortada. Nesillerce ABD vatandaşı olmuş bu insanlar kendilerini de öyle hissediyorlar zorla sizin deriniz siyah ondan siz farklısınızı kafalarına kazımaya kasıyorlar.

Onca Kürt ya da başka kökenli girişimci var biri de yasak olmadığı halde böyle bir ihtiyaç var hadi bir Kürtçe kursu açayım demiyor bunlar hizmet adı altında ısrarla kimlik dayatıyor sonra ırkçı olan biz oluyoruz. Yani ben gerçekten ırkçıyım da bunlar ne amk?

Burası bir Türk devleti. Tarih boyunca bütün Türk devletlerinde insanlar etnik yahut dini her türlü kimliklerine eğer ki bunları pis işlerine alet etmek amacı gütmüyorlarsa sahip çıkabilirler. Emin olun Türk olmayıp Türküm diye gezenlerin bize yaşattığı utançtan biz de memnun değiliz.

Anadili dendiğinde adı üzerinde anadan öğrenilir. Biz Türkler başka bayraklar altında türlü eziyetlere maruz kaldığımız onca yüzyılda ne kimliğimizden ne dilimizden vazgeçmedik. Hadi atanızın dirayeti/hevesi yoktu kurstan da öğrenirsiniz. Ama rica ederim şu şarlataların maymunu olmayın artık.

6 Eylül 2019 Cuma

AMA TARİKAT ÇOK LAZIM BİR ŞEY KANDIRMACASI

Onca rezalaete rağmen tarikat yapılanmasını övmelere doyamadılar hala. Bir de bu toplumun realitesi kabullenmek lazımdan toplum için gerekliye kadar getirdiler konuyu. Toplumun her realitesini her geleneğini olduğu gibi alıp muhafaza etsek ve asla değiştirmesek şu an mağaralarımızda birbirimizin bitlerini ayıklayıp onları yiyorduk hala. O savı bir geçelim de asıl kimin işine yarıyorlar acaba?

Tarikatlarını sadece oy ve haşhaşi deposu, finans kaynağı olarak görmüyorlar. Tarikatlardaki bu ahlaksızlıkların ucu bucağı bu şerefsizlere seks hizmeti vermelerinden de kaynaklı. Her türlü seks hizmeti. Evet her çeşit seks kölesi deposu aynı zamanda bunlar.

Tarikatın seks kölesi hizmeti vermesi dünyada da var. Geçen genç yaşta uyuşturucudan ölen River Phoenix'in hayatını okuyordum onun ailesi de hippi bir tarikattaymış o tarikat da zenginlere ve politikacılara seks hizmeti veriyormuş bunlar da çocuklarını kurtarmak için tüymüş.

Görüldüğü üzere şeklen konunun Allah yallah yahut peace o bu olması fark etmiyor. İnsanların çoğunluğu binlerce yıldır deliliklerini ve açlıklarını doyurmaya çalışıyorlar. Bunun için de karşılıklı çıkar ilişkisi kurabilecekleri şerefsizlerle irtibata geçip bir düzen kuruyorlar.

Bu düzenin gerçek ezilenleri küçük bir azınlık. Gerçekten zeka engelli diyebileceğimiz seviyede tiplerden bu sisteme inananlar çıkabilir elbet ama bunların sayıları sınırlı oluyor hep. Çoğunluğu sadece düz şerefsiz. Sömürebilse o da sömürecek ama küçük bir bedele satıyor kendini. Fakat potansiyel olarak ileride neye dönüşeceği belli olmasa da henüz hiçbir konuda yetkinliği ve bilgisi olmayan dolayısıyla kendini savunamayacak düzeyde olan çaresiz çocuklar ana babalarının malları sayıldığından bu kaynar kazanın içine hop atılıyor. Bunun nesine göz yumacağız?

Tarikat sorununu nasıl çözeriz? Bütün mülklerine dolandırıcılık ve sebepsiz zenginleşmeden el koyup ağababalarını içeri tıkıp ki bunlar yaşlı başlı şişko tipler o koşullara fazla uzun dayanamazlar muhtemelen?!? Müritleri zaten güçleri yoksa tapmaz bu şerefsizlere. Bu kadar kolay.

Her mıy mıy her bık bık yapıp oyalandığın bir günde kaç kadının, çocuğun ırzına geçiyorlar? Yetişkinlerin koşulları her ne olursa olsun kendilerini savunma şansı olduğundan açıkçası onları neredeyse hiç siklemiyorum. Müstahakları bile olabilir. Lakin çocukların seçme şansı olmalı.

19 Ağustos 2019 Pazartesi

KAYYUM ATAMA MEVSİMİ

Bu yıl da iyi kayyum yapacak gibi. HDP'nin üç şehirde seçilen belediye başkanları yine hukuken bu ne ya diyebileceğimiz bir atmasyon uygulama ile görevden alındı ve yerlerine kayyum atandı.



Pek çok yorum yapılıyor. Ben de yapacam ama şu gönderi üzerinden konuşacağım çünkü konuştum bile hazır yazılmışı var :)



Ne basit ne saçma mantıklar bunlar? HDP bölücü/ayrılıkçı bir ideanın siyasi kanadı diğer kanat terör kanadı. Başka kanatlar da var malum. Burada HDP'nin minnoşçacık bir civciv gibi gösterilmesine lüzum yok. HDP seçmeni kazanılması gereken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları.

AKP'nin ise amacının ne olduğu ortada, onu da mı anlatmak icap ediyor? Sizler bunun bir danışıklı dövüş olduğu ihtimalini bile düşünmüyorsunuz. HDP ısrarla bir çok davadan yargılanan insanı aday yapıyor AKP ısrarla o davalardan mahkumiyet çıkmasını engelliyor. Adayı kabul edip kayyum atıyor HDP de hemen üzerine düşeni yapıp ağlayıp insanları kışkırtıyor. Yani AKP bak nasıl süründürüyorum bunları trklamı ile sözde milliyetçi özde bomboş seçmenlere kendi reklmını yapıyor HDP'de bu danışıklı dövüşün ağlak polis rolünü üstleniyor. Sizce HDP'nin amacı belediye seçimini kazanıp iyi hizmet vermek, %8-10 civarında oy toplayıp vekillik yapmak gibi şeyler mi? Buna inanmak için ne çeşit bir ahmak olabilir bir insan?

Her ne kadar ülkemizde dine, ırka, etnik kökene, hele ayrılıkçılığa yaslanan siyaset yapmak yasak olsa da görüldüğü üzere dingonun ahırında yaşıyoruz. Tabi HDP ülkedeki Kürt sorunlarına hassasiyet gösteren onların sesini duyuran bir parti olabilir fakat sorun şu ki amacı bu değil.

Umarız seçmenleri HDP'nin amacının bu olması yönünde taleplerde bulunurlar, baskı da kurabilirler de herkes için daha iyi bir ülkede yaşama imkanı olur. Siyasilerin halk için değil mevki, makam, güç, çevre, para, kişisel obsesyon, eziklik çerçevesinde iş yaptıkları unutulmasın.




12 Ağustos 2019 Pazartesi

UYUMA TEKNİKLERİ

Ben bizzat kendim bana göre yüzlerce yıldır gerçekte hiç de ahir olmayan ömrümde gece yastığa kafasını koyunca uyuyan biri olmadığımdan uyumak için çeşitli teknikler üzerine araştırmalar yapıp kendim de beynimi kandırmaya yönelik bir takım teknikler geliştirmiş bulundum.

Genel geçer teknikler uzmanların tavsiye ettiği üzere her gün aynı saatte uyumak ertesi gün aynı saatte kalkmak(çünkim biz robotuz), 7-8 saat uyumak(kapitalizm çok uyuma kalk çalış işime yara demek istiyor bence burada), uyumadan en az 3-4 saat önce yemeyi bırakmak(aç acına uyunur mu la?) falan filan gibi şeyler. Görüldüğü üzere benim bunlarla işim olabilemez. Dinlenme ihtiyacı güne göre değişir. Her gün belli bir programı takip eden bir robot olamam vs. Üste bunlar çalışma hayatımda gayri ihtiyarı olan şeyler olduğu halde dahi işe yaramıyordu.

Kimisi yatmadan önce ılık süt içiyorum gevşetiyor diyor ben süt içmem süt içip gevşeyeceğimi de sanmam zira süt midemi bulandırıyor :/ İçen deneyebilir.

Papatya çayı içen var neden bilmem o papatya beni iyice cin yapıyor. Melisa çayı yahut başka karışımlar önerenler de var. Bu bitkiler öyle çok da masum olmamakla birlikte herkesi de uyutmuyor fakat kediotu diye de bilinen bitkiyi hiç önermiyorum bilhassa benim gibi epileptik olanlar kesinlikle denemesin dünyanızı şaşırtıyor öyle aa kedilerdeki gibi kafa yapıyor filan demeyin, kesinlikle reçeteye bağlanması gerek çünkü tehlikeli bir nöbete sebep oluyor, kedilerde de epilepsi sıklıkla rastlanan bir şey onların da eğlendiğini sanan cahiller var maalesef :/

Bira içen var evet bir nebze etkisi var kesin ama 1 saat saçma bir uykumsudan sonra uyanıyorum ben e her gece içmek de bilemiyorum Altan.

Sıcak banyo da etkili olabilir mevzu gevşemek ve vücudu salmak olduğundan ama olay vücudu salma değil de kafayı salmaksa bu da amatör işi :/

Şimdi ben beyni uyku moduna almak için denediğim şeyleri söyleyeyim. Birisi çok bilindik bir şey yoga sonrası meditasyonda da uyutan suya daldığını hayal etmek. Etrafınızdaki her şeyi çok detaylı hayal edin ağaçlık ve kayalık bir yerden mi atlayacaksınız, havuzda tramplenden mi güneşin teninize değmesinden terlemenize kadar saçınızın hali ne hissediyorsunuz ve dalışa geçip suyun içine girdiğiniz anda hop uykuya da dalıyorsunuz. Yüzme bilmeyenler dalmayanlar yapabilir mi bilemem ama deneyebilirler.

Bir diğer hayal yöntemi ölünce beyaz ışık gördüm muhabbetine benzer. Etrafınızın tamamen bembeyaz olduğunu bembeyaz bir ışığın içinde bağdaş kurmuş oturduğunuzu hayal edin. Bir süre sonra uykuya dalabilirsiniz.

En etkili yöntemlerden biri daha önce gördüğünüz bir rüyadaki bir anı çok detaylı hayal etmek uykuya tam da o rüyanın o anından tekrar başlıyorsunuz ama rüyanın devamı önceki gibi olmuyor.

Kullandığım bir diğer yöntem esneyen insan hayal etmek. Tanıdığınız tanımadığınız biri kim olduğunun hiçbir önemi yok. Kafamdan uyduramam derseniz youtube'dan esneyen insan görüntülerine bakıp aklınızda tutabilirsiniz mesela. O kafanızda esnedikçe siz de esnemeye başlıyorsunuz o esniyor siz esniyorsunuz sonunda uyuyorsunuz.

Görüldüğü üzere farklı tekniklerden bahsediyorum çünkü bunlar bir süre sonra etkisini kaybedebiliyor diyelim esneyen insan hayali tekniğinde bir süre sonra esnemekten gözlerinizden yaş geliyor ama uyku filan gelmiyor :/

Neyse daha aklıma geldikçe yazarım buraya, yeni şeyler bulursam onları da yazarım. Şimdilik bu kadar. Evet sıkıldım O_o


















3 Ağustos 2019 Cumartesi

NETFLIX SANSÜRÜ

Bu yobazların güya özgürlük talebiyle aslında falakalarını geri istemelerine hıyarla koşanlar için çok güzel günlerden geçiyoruz bence :) Dedik bunları hep. Sorsan olsun yine onları savunurum der bu mallar zira aptal ezikler asla hatalarını kabul etmez :/

Bilen biliyor sabah akşam Netflix'e globalist liboşlara onlara bunlara saydırırım lakin onlar bir şeyler söyleyecek yapacak biz onların söylediklerini mantıkla çürüteceğiz o olacak bu olacak insanlık gelişebilirse gelişecek yoksa yine boka batacak her zaman olduğu gibi vs. Böyle bir denklemi yobazlarla asla kuramazsınız. Çünkü onlarla mantık dahilinde bir diyalog kurulması imkansızdır. Dogmacılıkları liboş dogmacılığının çok çok ötesinde, çok daha eski. Sıfır düşünme sıfır mantık böyle devam ediyorlar hayatlarına. Kronik hastalıklı dogmayla diyalog olmaz. Fakat hala böyle bir şey olabileceğini sanan mallar var. Geçen gördü tik tok'ta feno olmuş biri eşi de malım değil eşim diyor hemen ay işte konuşsak kazanırız. Lan gerizeka bunlardan kaç örnek var karşında artı bunlar siyasal islamcı mı ne gibi bir gücü var bunların? Saftirikler.

Elbette toplumun büyük kısmı katı değil geçişken. Geçtiler de bakınız şu an AKP MHP'nin güven oyu sayesinde iktidar yani adı konmamış bir koalisyon var ortada. Oyları %38 civarında vs. Ama ülkenin tüm kurumlarını bitirmişler e siktiminin ne olacak kazansan ülke bitti gitti çoktan. O yüzden o gün yetmez ama evet diyen açılımlara saçılımlara tav olan ve elbette tüm bunlar olurken aman facia olur çok da tepki verip tadımızı kaçırmayalım şeklinde supap rolü üstlenen vs. her kim varsa bunlar iyi günleriniz. Daha savaşı yaşamadınız la ne çabuk ağlıyorsunuz?




29 Temmuz 2019 Pazartesi

GENÇLERE İLİŞKİ TAVSİYELERİ



Şimdi genç olup doğru cevap konusunda kafaları karışık olanlara kopya veriyorum doğru cevap her zaman b şıkkı ama gençken takılın bir onla deneyin bir bunla napacaksınız eliniz şeyinizde şeyiniz nerdeydi ya neyse öyle oturacak değilsiniz üç otuzunda gibi.

Gençlere ilişki tavsiyesi vereyim biraz. Bir kere zıt kutuplar birbirini çeker tamamen yalan dolan. Doğrusu zıt kutuplar birbirini kanser eder. Karakteriniz, dünya görüşünüz, düşünceleriniz, alışkanlıklarınız hepsini yazın aha o listedekilerle uyumlu insan bulun mümkün olduğunca.

Baktınız ilişki tavsadı yani işler boka sardı. Hemen kontrol listesi yapın bu çevresel şartların etkisiyle geçici bir tavsama mı yoksa sorun yapısal mı? Yapısalsa bir dakika kaybedip de boş yere ömrünüzden yemeyin. Tüyün. Sağlam bir bahane uydurun ama yoksa sülükleşirler. Sıkıntı.

Durup dururken terk mi edildiniz? Bu harika bir şey demek bir şeyler baya bir boka sarmış ama haberiniz bile yokmuş mal gibi. Bu size tebliğ edildi. Şimdi artık tertemiz bir sayfa açmak için elinizde bir fırsat var. En güzeli. Hemen helalleşin ve tüyün oradan. Hemen hemen. Çabuk!

Diyelim birinden hoşlanıyorsunuz ama o sizden hoşlanıyor mu hoşlanır mı tamamen muamma. Asla ve asla şansınızı denememezlik yapmayın yoksa seçen değil seçilen olmaya mahkum olursunuz. Karşınızdakine göre yeri gelir baştan çıkarın yeri gelir resmi iş başvurusu yapar gibi sorun.

Benzeşlerime ihanet olacak gibi ama psikolojik problemleri olan insanlara fazla sokulmayın. Bunlar sizi de delirtir, sizler de böyle insanlarla ilişki kurma konusunda yeterince kalifiye olmadığınız için onları daha da delirtirsiniz böylece kar topu gibi büyüyen bir delilik oluşur.

Diyelim bir ilişkiden çıktınız ve kalbiniz çok kırıldı. Ürkek bir ceylan gibin oldunuz. Olmayın başka biri sizi başka bir şekilde kıracak zira aynı yere iki kere aynı yıldırım düşmez ama başka yıldırımlar düşer. O yüzden bunlara deneyim olarak bakın hayatın maceraları filan işte.

Hiçbir insana alışkanlığınız gözüyle bakmayın. İnsanlar sigara değil, porno değil, yağlı boya, sabah koşusu, pilates ya da örgü de değil. Bunlar organik bir takım oluşumlar. Hele oyuncak hiç değiller. Böyle yaparsanız neticede ruh hastası bir mal olursunuz. Yapmayın böyle şeyler.

Daha yazacak çok şey var sonra eserse eklerim belki. Bütün bu maceraların sonucunda muhtemelen (%85) işler hiç de iyi gitmeyecek. Neticede mutsuz evlilik ya da boşanma bile başınıza gelecek. Bir şeyler imzalamadan düşüneydiniz eyiydi ama sorun yok bunlar da geçecek. Das hayat.


26 Temmuz 2019 Cuma

KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI


Efenim Emrah Safa Gürkan namlı bir tarihçi arz-ı endam etti bugünlerde. Pek bir talep alıyor, pek çok yerde karşımıza çıkıyor üstelik pek de komik adeta bir Cem Yılmaz! E bu da ilgi çekmesinde artı bir özellik oluyor haliyle.

Söylediklerine biraz bakındıkça görüyoruz ki Kırım Tatarı Türk tarihçisi ekolünün son temsilcilerinden zaten tez danışmanı da Halil İnalcık'mış. Ben böyle olduğunu bu bilgiye sahip olmadan düşünmüştüm nereliymiş hangi okulları okumuş neler yapmış diye şöyle bir bakınca gördüm. Nereli olduğuna dair bir bilgi yoktu bu arada. Bu ekolün temsilcilerinin Osmanlı düşkünlüğü seviyelerine önceki yazılarımda da değinmişliğim var.

En son şurada şöyle şeyler buyurmuş gerçi oraya da yorum olarak yazdım ama buraya da not düşelim. https://www.youtube.com/watch?v=1bvDRXcUXT4&t=72s 

Ne demiş? Efendim matbaanın geç gelmesinde ne Osmanlı ne ulema ne de hattatlar mesul değilmiş halk kitap okumayı talep etmemiş sav bu :)

Osmanlı döneminde halk okumayı talep etmedi ondan matbaa gelmedi demek bir nedir ya? Okuma alışkanlığı küçük yaşta edinilen bir alışkanlık, okul yüzü görmemiş bir annenin -ki toplum yapısı böyleydi hatta hala bile böyle- büyüttüğü çocuk nasıl böyle bir alışkanlık elde edecek?

Bir de demiş ki halkımız günümüzde çocuk gibi politika konuşup duruyormuş politika üzerine kafa yoracaklarına oturup kitap okusunlarmış :) E işte politika bunlar için konuşuluyor. Eğer ki Osmanlı halkı asker ve vergi deposu olarak görmese, onlar eğitimsiz cahil kalsın bu şekilde hem yönetilmeleri daha kolay hem lazım oldukça istediğim gibi sömürürüm demese ve bunu da ulema ile işbirliği içinde yürütmese elbette halkın okuma alışkanlığı dolayısıyla kitap alma istenci olacak. Günümüzde de uzun süredir aynı sıkıntılar hortladı. Bilmediğiniz ve alışık olmadığınız şeyleri talep etmezsiniz çünkü bunlara ihtiyacınız olduğunu kavrayamazsınız. Alışkanlığı kazandırmak da ayrı bir teknik istiyor. Sanmayın ki sizler çok zekiydiniz ondan kitapları yalayıp yutuyorsunuz. Aslında geldiğiniz sosyal çevre ve imkanlar sizi böyle yaptı. Aynı çevreden benzer alışkanlıkları edinmeyenler varsa da bu da karakter ve mental kapasite ile alakalı bir durum. Ben orta sınıf bir aileden geliyorum ama annem bir kelime sorduğumda anlamını söylemek yerine aç sözlüğü bak derdi, bir konu hakkında soru sorduğumda aç ansiklopediyi bak derdi böyle böyle hazır bilgi yerine bilgiyi arayıp bulma alışkanlığı edindim ve bu da bilginin gelip geçici değil daha kalıcı olmasını sağladı. Bu alışkanlık verilmiyor çocuklara. Eğer merak etmiyorsa da bir önceki seviyeden başlayıp merak etmesi sağlanmalı. Aynı zamanda dedem öğretmendi ve kendisi pek çok konuya ilgi duyan biriydi o yüzden bir çok kitabı vardı bunlara da erişimim olduğundan küçük yaşta okumasam daha iyi olacak şeyleri de okumuş bulundum. Gorki'nin Ana'sı gibi eserler. Neyse Kibritçi Kız filan da okuduğumuz için sorun değil onlar diyelim :/ Okuma alışkanlığı maalesef bir bağımlılığa da dönebiliyor tabi onda da sınır koyup okunan şeyler üzerine kafa yormaya vakit ayırmak lazım. Okuduklarını hazmetme, süzgeçten geçirip gerekli olanları daha sonra akıl yürütmede kullanmak için muhafaza etmek lazım. Açıkçası çok okuyan kafa çorba olmuş ve iq'su epey düşmüş tipler de bolca var. Sürmenaj olmuş resmen ama sorsan o bir dahi o bir profesör. Tabi bir de maddi durumu hiç olmayıp günde 10 saat çalışıp yorgun argın bir fizik ve beyinle saatlerce trafikte yol gelip giden sadece Pazar gününü kendine ayırabilen büyük bir çoğunluk var. Bunlar da o günlerde ancak mangal yapıyor işte. Yani bu adama okusana niye okumuyorsun desen dayak atar sana ki bence haklı da :/

Görüldüğü üzere birinin miyadı dolup hayattan emekli olmadan diğerini piyasaya sürüveriyorlar. Ya ne alakası var bu tamamen doğal yollardan olan bir tanınma sen paranoyaksın filan diyebilirsiniz hangi tanınma doğal yollardan değil gibi görünmüyor ki?

Beyninizi kimle, neyle ve nasıl besleyeceğinize dikkat ediniz efenim. Kolay gelsin.