20 Ocak 2018 Cumartesi

TÜRK KUTSAL DEĞİL, BİLGE KAĞAN TANRININ OĞLU DEĞİL, OĞUZ DA ÖKÜZ DEĞİL!

Bugün yine sosyal medyada şu klasik lafları gördüm. Kazım Miraşan'ın iddia ettiği üzere Göktürk imaparatorlupu aslında yokmuş o Kök Türkmüş vs. Bu iddialar bilindiği üzere yok Kök kutsal demek yok Bilge Kağan tanrının oğlu demek gibi iddialara kadar gidebiliyor. Bir başkası da Oğuzlar öküz demek yok işte Mısır'daki İsis demek yani epey uçulmuş bana kalırsa.

Öncelikle Kazım Mirşan araştırmacı olarak elbette çok değerlidir ve pek çok konuya ışık tutacak belgeyi işaret etmiştir ama kendisinin akademik ünvanı tarih değil inşaat mühendişliği ile alınmış bir ünvan. Ben de tarihçi değilim bunlara tarihçiler nesnel olarak yaklaşıp mutabık kalmalı aslında ama görünürde olan bazı uygulamalr üüzerine düşünecek olursak; Normalde Türk devletleri kurucuları ile anılır. Mesela Kutluk devleti aslında Çinlilerin boyunduruğundan Türkleri kurtarıp Göktürk devletini yeniden ayağa kaldıran kişinin adıyla anılan bir devlet. Yani Göktürk'ün devamı ama anılışı bu şekilde. Göktürk imparatorluğu bir birliktir ve merkezi yönetimi bilindiği üzere yönetimsel olarak ikiye bölünmüş ve doğu taraf hiyerarşik olarak üstedir. Gök dilimizde aynı zamanda mavi demek ve tüm renklerin aynı zamanda yön anlamı var. Karadeniz çünkü kuzeyde kızıldeniz çünkü güneyde akdeniz çünkü aslında batıdan başlıyor ve mavi bazen de sarı doğu için kullanılır ama aslı mavidir. Dolayısıyla Gök Türk denirken aslında Doğu Türk gibi bir mana çıkar. Bizim bu devleti öyle veya böyle anmamızın çok da önemi yoktur. Anlamamız gereken asıl şey böyle bir birlik kurulmuş ve dilimize de bu tanımlama ile yerleşmiş çoktan. Aslında kök Türk demek aslında Türkler kutsal demek aslında Bilge Kağan tanrının oğlu demek bunlar çok yanlış yönlendirmeler. İl bilge Kağan'ın sadece kendisi değil anası ve babası da kut almıştır ve tabi eşi de. Bu Türklerde kut alma hadisesi, yükseltilip tekrar inme hadisesi kesinlikle tanrının Tengri'nin çocuğu olmakla alakalı bir şey değil. Bir olgu değerlendirilirken bütünün içinde değerlendirmek gerekir. Sadece bir kelim üzerinden Türk devletleri ve Türkler üzerine bir çıkarım yapılamaz. ayrıca Oğuz kelimesini ne Mısır'la ne öküzle alakası yoktur. Oğuz oklar anlamında kullanılır. Çünkü kültürümüzde ok çok önemli. Atalarımız üstün yay ve ok kullanma kabiliyetleri sayesine avlanmış, savaşmış ve varlıklarını devam ettirebilmişler. O yüzen yay ve okuyla gömülür savaşçılar. Oklardan kasıt da altı ok yani oğuzların 6 boyu. Oğuz Kağan'ın altı çocuğu Günhan, Dağhan vs. Bu Oğuz destanında bahsedilen temellere dayanarak oluşmuş bir kültür.

Bir başka mesele de yine vahdet-i vücut felsefesini Tengri inancına yamamışlar. Her ne kadar çok cazip bir felsefe olsa da maalesef Vahdet-i Vücut anlayışı Araplardan önce etkilendiğimiz Pers toplumundan bize geçen bir anlayış. O kadar uzun süredir çok gereksiz etkileşimlerdeyiz ki son halimizden kaçalım derken bir önceki sapmayı sahipleniyoruz. Tengri inancında Enel-Hak filan denmez. Tangri Tengri'dir yaratılmışlar da yaratılmış ve fakat bunların arasında bir hiyerarşi bir biat anlayışı yoktur. Sadece sevgi ve saygı ile kurulan bir bağ vardır. Özümüze dönerken özümüzden saptığımız ara yollarda kaybolmasak daha sağlıklı bir toplum olacağız muhtemelen. Çünkü Türkün özü bu hastalıklı duygu düşüncelere saplantılara kanmadan çok uzun süre muhafaza edildi. Şimdi öze dönmenin yollarını aramalıyız.

Üzülerek görüyorum ki Türkçülüğe Türk düşmanlarından çok Türkçüler zarar veriyor. Benim bu anlattıklarım mutlak gerçek değil bunlar da tezler lakin Türklüğü tümevararak değil de hem tümevarıp hem tümdengelerek ve mutlaka bütünsel düşünerek değerlendirmemiz lazım. O zaman kültürümüzün özü bozulmadığı takdirde harikulade olduğunu çok net görebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)