1 Kasım 2018 Perşembe

PARA ARZI, BÜYÜME, FAİZ, ENFLASYON

Daha önce Merkez Bankası'nın net döviz rezervinin hesaplanması http://mariadebonne.blogspot.com/2018/10/merkez-bankasi-net-doviz-rezervinin.html ve kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoğunun hesaplanması  http://mariadebonne.blogspot.com/2018/10/kalan-vadeye-gore-kisa-vadeli-dis-borc.html ile alakalı yazılar paylaşmıştım şimdi de piyasadaki para stoğunun hesaplanması ile alakalı temel bilgiler içeren bir yazı paylaşacağım.

Ekonomide her şey her şeyle alakalıdır. Görüldüğü üzere net döviz rezervi ile uluslararası piyasada halihazırdaki konumumuza baktık, kısa vadeli borçlarla yakın gelecekteki durumumuza baktık. Baktık derken aslında verileri nereden elde edebileceğimize baktık henüz bir analiz yapmışlığımız yok. Benim de burada amacım insanların kendi kendilerine devletin ekonomik durumuna temel verilerle de olsa bakabilmeleri. Haklarınızı bilin. Hukuk ve ekonomi alanında temel bilgiler bir vatandaşın temel haklarını bilmesi için gereklidir. Ne kadar çok bilinçli vatandaş o kadar düzgün yönetilme hakkı.

Tabi konuyla alakalı bakılacak pek çok şey var bilhassa ithalat ve ihracat kalemleri, finansal gelir ve giderler, tüketim, varsa tasarruf, yine o pek meşhur cari açık, ve tabi ki tüm bunların neticesi Gayrisafi Milli Hasıla ve onunla oluşan bir ülkenin karne notu olan büyüme oranları. Yani hani malum kişi ekonomiyle siyasetin ne alakası var filan diyor ya, makroekonomik çıktılar bir hükümetin varoluşunun derecelendirilmesinde birincil ölçüttür. Vatandaş ona buna burun kıvırır yahut görmezden gelir ama sen hesabı tutturamazsan bu da onun kişisel bütçsine yansırsa seni sınıfta bırakır yol verir. Yok gitmem diye ısrar edersen epey bir zıvanadan çıkman kaçınılmazdır. Bu noktada Merkez Bankası'nın rolü hükümetin icraatleri sonucu oluşmuş neticeleri nesnel hesaplamalarla değerlendirip para politikasına yön vermektir. Bağımsızlığının önemi hükümetin açıklarını kapatma yönündeki  manipülasyona açık bu alanda uluslararası güveni sarsıcı etkilerden azade olduğunun bilinmesi gerekliliğidir. Zira bu alana nesnel yaklaşım harici müdaheleler dışa açık ekonomi olduğumuz göz önünde bulundurulursa sadece bizi değil domino etkisiyle herkesi etkileyebilmektedir.

Malum konular çok ve çeşitli ve bunların pek çok alt kırılımları da mevcut ama şimdi bakacağımız yine üzerine çok konuşulan bir başka konu olan Merkez Bankası'nın para arzı ve bunun enflasyonla ilişkisi. Yani peki bizim paramızın dünya piyasasında ederi ne durumda?

Öncelikle bu konuyla alakalı çokça duyulan emisyon hacmi diye bir tabir var ona değinelim. Bu Merkez Bankası'nın piyasaya sürmüş olduğu banknotları kast eden bir tabir http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Banknotlar/Cumhuriyet+Donemi+Banknotlari/Emisyon+Gruplari/ Buna darphane tarafından piyasaya sürülen bozukluklara eklerseniz ve ikisinin toplamından banka kasalarındaki parayı düşerseniz ekonomistlerin M0 dediği tutara ulaşabilirsiniz. Evet o "M" Money'den geliyor. İsterseniz yerli ve milli olsun diye P0 da diyebilirsiniz ama ülkenizin ekonomisinde dal kırpırdamayacak :/

En dar para arzı da denilen M0'a nasıl bakıyoruz. Bu arada darlıktı genişlikti para arzının ele alınış biçimiydi bunlar ülkeden ülkeye değişen şeyler lakin Türkiye'de ele alınışı bu şekilde zira bu ülkedeki hukuki düzenlemelerle örneğin Ticaret Kanunu ve diğer ilgili kanunlarla da yakından alakalı bir durum. Yine Merkez Bankası'nın EVDS'ndeki https://evds2.tcmb.gov.tr/index.php?/evds/serieMarket/ PARA VE BANKA İSTATİSTİKLERİ bölümündeki Haftalık Para Arzı sekmesini tıklayıp Dolaşıma Çıkan Banknot + Madeni Para(Bin TL) ve .Banka Kasaları (-)(Bin TL) datalarını işaretleyip istediğiniz tarih aralığında çekebilirsiniz.



M0'a vadesiz mevduatları eklediğinizde M1'e ulaşırsınız. Bu veriler olduğu gibi EVDS'nde var zaten.



M2 ise M1'e vadeli mevduatların eklenmesiyle bulunur;





En geniş para arzı da denilen M3 ise M2'ye Repo(Teminat göstererek borç alma, devlet tahvili, hazine bonosu, banka bonoları, piyasadaki borç senetleri), Para piyasası fonları(Bankalarca oluşturulmuş menkul kıymet yatırım portföyleri), İhraç edilen menkul değerler(Bankalar tarafından çıkarılan 2 yıla kadar vadeli bono ve tahviller) eklenerek hesaplanır.



Bu verileri nerelerde kullanıyoruz, mesela paranın dolanım hızına bakıyoruz bunun için ilgili dönemin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası'nı(GSYH) M1 yahut M2'ye bölerek ilgili dönemde ilgili kalemlerdeki el değiştirme hızını bulabiliyoruz. Hız yüksekse likidite ihtiyacı var demektir bu da para arzını gerektirebilir tabi diğer değişkenler de göz önünde bulundurulmalı.GSYH verisini TUİK'ten alabiliyoruz. https://biruni.tuik.gov.tr/gosterge/?locale=tr Burada GSYH Cari Fiyatlarla (Bin TL) yıllık göstergesini seçim ilgili dönemin tutarına bakabilirsiniz. Dönemlik olarak çeyrek bazında bakma imkanınız da var. Yıllık baktığımızda 2017 sonu itibariyle GSYH 3.11 milyar TL M1'in 2017 sonu değeri ise 0,45 milyar TL imiş.  Paranın dolanım hızı(V)=3,11/0,45=6,9 paranın dar para arınzda el değiştirme hızı budur diyebiliyoruz. Bu hız az mı çok mu ona Merkez Bankası karar verecek :) Ama tabi ki bunlar basit ve ilk bakışta şöyle bir duruma bakmak için kullanılan değerlendirmeler. Tıpkı The Big Mac index gibi. Aslında ekonomi ciddi bir bilimdir ama işte :/

Tabi ki burada dikkate alınacak diğer enstürman faizdir. Faizi ekonomistler formüllerinde ve tablolarında i olarak gösterir evet o i interest'ten geliyor ve evet f de deseniz neticeyi biliyorsunuz. Burada çok temel bir korelasyon vardır. Para arzı azaltıldığında faiz oranı yükselir tersi durumda da aynı şey söz konusudur, neticede aralarındaki arz talep ilişkisi aşikardır. Faizi düşürdüğünüzde para arzına gerek kalmaz, aynı zamanda insanlar tasarruf yapmak yerine mal alımına yönelir. Türkiye'deki tüketicinin çılgınlar gibi borçlanması da faizin haram olmasından değil tüketim ekonomisinden kaynaklı oldu. Yani çılgınlar gibi dağıtılan düşük faizli kredileri, kredi kartları vs.tam da kapitalizmin idealindeki tüketim çılgını vatandaş modeline sebep oldu. Tabi hurmalar yendi yendi...

Peki enflasyon bu işin neresinde. İşte ayarı iyi yapamazsanız her yerinde :) Burada meşhur Fisher denklemine değinebiliriz. Buna göre M(Para arzı)*V(Paranın dolanım hızı)=P(Fiyatlar genel düzeyi)*Q(Üretilen mal ve hizmet miktarı). Fiyatlar genel düzeyi para arzının bir fonksiyonu görüldüğü üzere. İki tip fiyat endeksinden bahsedilip durulur ÜFE ve TÜFE(Bu oranlar yine TUİK'in sitesindeki Enflasyon ve Fiyat bölümünden aylık, yıllık değişimler olarak elde edilebilinir). ÜFE yani üretici fiyat endeksi mal ve hizmetlerin üretimi aşamasındaki fiyat değişimlerinin ölçülmesidir yani üretim maliyetlerindeki((vergi, hammadde maliyeti, işçi giderleri, finansal giderler vs.) artış maliyet enflasyonuna sebep olur. ÜFE ithalatın yüksek olduğu yani üretim araçlarının, hammaddenin ve enerji kaynaklarının dışa bağımlı olduğu dönemlerde yükselen kur etkisiyle hızla yükselebilir ki son dönemde bunu gördük ve ithalat daralması sonucu piyasada mal sıkıntısı sonrasında fiyatların daha da yükselmesinin TÜFE'ye yansımasını tecrübe ettik. TÜFE tüketim aşamasındaki fiyat değişimlerinin ölçülmesidir buradaki artış kimi zaman para bolluğu ve fazla talep kaynaklı talep enflasyonudur ama Türkiye'de olan şey genellikle bu değildir :( Merkez bankası açık piyasa işlemleri yahut fonlama faizlerini yüksek tutarak veya karşılık oranlarını arttırarak piyasadaki parayı azaltıp talep enflasyonunu kontrol altına alır lakin dediğim gibi bizdeki sorun bundan çok daha yapısal yani amiyane tabirler bunlar yemez zira borçlanarak büyüyen bir ekonomi yarattık ve borçları tüketime yahut katma değeri düşük uzun vadede verimsiz yatırımlara harcadık, harcıyoruz. Merkez Bankası neylesin :/ Şu an Türkiye'de dikkate alınması gereken maliyet enflasyonu.

Evet, bugün de başlıktaki konularla alakalı temel bilgiler verip ilgili verileri nerelerden alabileceğinize dair yönlendirmeler yapmaya çalıştım. Umarım işinize yarar :)









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)