30 Ağustos 2017 Çarşamba

ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK BENİM KARAKTERİMDİR

Kendini bilmeme hali ikiyüzlülükle aynı karakteri gösteriyor zaman zaman. Bunu bilinçli yapanlara yapacak bir şey yok ama şuursuzlara iki laf etmek isterim.

Karşı tarafı çeşitli "suçlarla" itham edenler aslında kendi özelliklerini bir bir sayıp döküyor. Klasik yansıtma psikolojisi. Atatürk'ü putlaştırıyorsunuz diyen dinci, solcu, liboş kitlenin alayının bir sürü putu var. Apolitiklere girmiyorum ama onların da bireysel putları bol bol mevcut.

Üstelik bu putlar öyle saygı duydukları için yücelttikleri ve andıkları şeyler de değil genelde. Kendi psikolojik aciziyetleri ile doğrudan alakalı bir takım totemler bunlar. Bu kimi zaman para gibi maddi şeyler oluyor kimi zaman bazı kişiler yahut ideolojiler vs.

Dogmalarla tapıyorlar bunlara ama bu dogmacılığın faydacı bir arka planı olduğu da su götürmez gerçek. Dogmacılık kafayı sabitleyip eylemlerini arzu ettiğin amaçlara yönelik otomatikleştirme sürecidir aslında. Yani bildiğin kendini kurma.

Tabi çoğu insan hayatta gerçekten arzuladığı şey ne bilmediği için başkalarının arzularının ucuz ve kolayca gözden çıkartılabilinir piyonları oluyorlar. Türk milleti ise ne istediğini bilen bir tarihe sahip.

Önceliğimiz tam bağımsız ve özgür olmak. Bunun için de adaletle idare edilen devletler kurmayı yöntem olarak belirlemişiz. Bunu yapmak için de sonuna kadar savaşma yolunu seçmişiz.

İyi ve kötü dönemlerimiz hep olmuş. Şu son dönemin Türkler için ne kadar kötü bir dönem olduğu da aşikar. Sadece Anadolu Türkleri için değil tüm dünyadaki Türkler için.

Türkün öz kültürü hiçbir zaman kadın hakları konusunda devrime yahut köleliği bitirme konusunda atılımlara ihtiyacı olmamıştır. Biz tanrılar, krallar için değil onların da yardımıyla kendi özgürlüğü için savaşan bir kültürü benimsedik ve bu yüzyıla kadar geldik bir şekilde.

Özgürlük niye bu kadar mühim. Başkaları için önemli olmayabilir ama özgürlük için savaşanlar olarak böyle bir evrim sürecinden geçmişiz. Bizim için baskın duygu kendini özgür hissetmek olmuş. Bunu da öyle ayarsız serseri olmakla özdeşleştirmeyip ciddi bir sistematik düşünce ile harmanlamışız. Elbette bu sadece bize has bir özellik değil fakat bu konuda bizim kadar azimli ve başarılı bir başka topluluk da olmamış, zaten başarılı olanları da aramıza katmışız bol bol. Bu özelliğe sahip pek çok insanla tarih boyunca temasa geçtik ve hatta pek çoğunu da bu duyguyla zehirledik ve birlikte savaştık.

Benim için hırsların, küçük dünya oyuncaklarının, geçici heveslerin, insanlardan onay ve sevgi dilenmenin, günü öyle veya böyle geçirmenin cazibesi, bir gün daha nefes almak vs. özgürlüğümü muhafaza etme mecburiyetimin yanında kocaman birer hiç. Çünkü başka türlü yaşamak istemem, yaşayabileceğimi de sanmıyorum. Tıpkı "özgürlük ve bağımsızlık benim karakterim"dir diyen o Türk gibi. Sanılmasın ki bundan çıkan sonuç küçük bir hücrede ıslah olmam ve biat etmem için işkenceden geçirilsem buna dayanamayacağım. Eğer nefes alıyorsam özgür olma ihtimalim var demektir ve bu uğurda her zorluğa katlanırım. İş ki umudumu yitirip düzen buymuş deyip bir köle gibi yaşamayayım. O vakit zaten ölmüşüm demektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)