2 Ağustos 2008 Cumartesi

The silk road project



Efenim bir kısmınız muhtemelen fotodaki kimselerden haberdardır. Biz olmayanlara bir hizmet götürelim die şeyettik, kendilerinden kısaca bahsedeceğiz.

Ömrümü yiyen bir kısım husus var bu hayatta. Öyle sürekli katıldığım bir etkinliktir, aktivitedir olmaz. İzlediğim filmi "Brasil" değilse bir daha izlemem. Ya da nebleyim parkta çekirdek çıtlamam, barda her gece hovardalık yapmam, yapamam. Ama bazı şeyler var harbi ömrümü yiyiyor.

Her otistik gibi öle bir ileri bi geri sallanmalarım bi yana ilk tetrisle başladı zannedersem. Bilimum comp. oyunu ve dahi halen misal brain var şimdi feysbukta. Of serverları çökesiciler. Neyse şarkılar bi de yiyor ömrümü. Led zeppelin kafadan bi beş yılımı yemiştir tahminim.

Fotodaki mavi gömlekli çekik amca da kafasına koymuş demek, "dur birilerinin ömrünü hacıvat edem" demiş. Toplamış bilimum sanatçıyı, ipek yolu güzergahındaki yerel şarkılar türküler dinle dinle doyamıyosun. Git sen klasik batı müziği enstürmanını çal bi köşede kardeşim. Her neyse dünyada böle de bişi var. Çok güsel. Dinleyin, dinletin. Bihassa "Mohini" ve "Gallop of a thousand horses" yediniz lan ömrümü. Bu arada son söylediğim şarkıyı "bi yerlerden biliyorum da çıkaramadım" derseniz kafayolları haritasını takip edip hiç bey'e sorabilirsiniz.

http://www.silkroadproject.org/

Düşmüşlüğe düşkünlük

Düşmüş lafı böyle bir loser gibi ya da lost gibi yani böyle güzel bir laf anlatamadım ama.

Gerçi benim gibi kullanan pek yok heralde bu lafı.

"Kötü yola düşmüş kadın" var misal. Ama böyle de değil. Gerçi bu kadınlara "düşmüş" de derler. Hani böyle artık koca bulamaz, işi bitmiş, beş para etmez, ıslah olmaz bundan sonra gibilerden. Bu parantez içi cümleler düşmüş insana bakış açısı işte. İşi bitmiş.

Düşmüşlüğe gizli bir düşkünlük vardır. Kıl payı yırtma sevincini yaşamak için mi bilinmez, direkten dönen binlerce tehlikeli hareket yapar insanlar. Kenar mahalle gülleri misal. Yani elbette bunlar heyecan arayışı, mazoşizm, yaşamdan sebeplenme arzusudur da. Ben anlatamayacağım gibi ne demek istediğimi:(

Misal bir trajedi çokça beklenmeyen, istenmeyen bir şeydir görünürde. Ama olsun diye de bekler insanlar.

Kaosa düşkünlük vardır aslında. Otobüs devrilmek üzereyken tekrar lastiklerinin üzerine otursa sanki karşıdan izleyenlerde gizli bir keşke devrilseydi, heyecan olurdu beklentisi gözlemlenebilir.

Ya da depremden çok korkulur da arada bir salladı mıydı heyecan olur. Enkaz altında kalsam da ama şöle bir kurtulsam şeklinde hayal kuran çok adam var bence. Olayı aktarış biçimleri, anlatmaları, yansıttıkları duygular o yönde.

İlişkilerde de olur böyle şeyler. Arada bir taraflardan biri çeker bi bombanın pimini. Aşk, aile, iş hepsinde var bu.

Canımız sıkılıyor bu gerçek. Çoğu bundan. Ama bir de sahip olduğu şeyleri riske atma sevdası var. Onları kaybetme korkusundan gibi sanki. Yani kaybetmedim, ben attım. Kovulmadan istifa etmek. Terkedilmeden terketmek gibi.

Bazı şeyler var. Üzerinde çok da kafa yorulacak şeyler değil. Sıkıntıdan onu bunu düşünüyoruz.

31 Temmuz 2008 Perşembe

SATLIK MÜSTAKİL DEVLET



Deniz Manzaralı, yolları, parkları, bahçeleri, camilerinin avizeleri mavizeleri yenilenmiş, koyun tiyniyetli vatandaşlı, bol getirili müstakil devlet devren satılıktır. Bu gün al, ister şeriat kur ister monarji, paşa paşa takıl kafana göre. Yalnızca 23 zilyon muz kabuğuna. Krediye uygun, pazarlığa açık. BU FIRSAT KAÇMAZ!