10 Nisan 2007 Salı

Good Bye Lenin!


2003 yapımı güzide bir şaheser mi desem ne desem bilemedim. Pek bir hevesle başladım güya anlatmaya ama filmi düşününce şöyle bir boğazınıza bir şeyler oturuveriyor. Ya da o son muzu yemeyecektim. Neyse.

Bir duvarın yıkılması nelere kadir olabilir ve de duvarları yıksak da hayaller yıkılır mı temalı bir film. Yani ben öyle anladım.

Elbette filmin içindeki yer yer komik unsurlara rağmen genel duygu seline kapılıp kapılmamak kişisel özelliklerle direk alakalı. Yani düşünüyorum da "oh işte yıkıldı duvar da adamlar adam gibi salatalık turşusu yediler" diyen de çıkabilir. Olur böyle hıyarlıklar.

Filmi izleyen pek çok alman vatandaşı muhtemelen zaman tüneline girmiştir. Girmez mi? Ben bile bir an annemle yaptığımız orko alışverişlerini filan hatırladım. Ve düşündüm bu gün carrefour'da alışveriş sepetlerinin içine bindirilip gezdirilen veletler bizim orko'nun asker emeklisi müdürünün tatlı-sert muhabbetlerine haiz olmadan, kasiyer yerinden kalktığı anda koşarak kasanın orasını burasını kurcalayıp hesapları heder etmeden, herkesinkiyle aynı kaplama kağıtlarının mavisini mi yoksa kırmızısını mı alacağını beş saat düşünmeden ki bi de sarı filan olsa süre 7,5 saat olurmuş çok eğlendiklerini filan sanıyorlar ki ne yazık. Henüz tüketim manyağı olmamışken, henüz memurumuz tam olarak işini bilmezken, daha hala paylaşmayı bilirken, kötü giyindiğinin bile farkında değilkenki zamanlardan bahsediyorum.

Filmi alakasız bir biçimde kustrica'nın "sjecas li se dolly bell" filmiyle de özdeşleştirdim. Bilemiyorum her ikisinin de anlatımı, verdiği duygular çok benzer. Her iki filmin de izlenilmesi pek elzem şahsi kanatimce.

Bu arada filmin müzikleri hastası olduğumuz, şuracıkta olsa mıncıracağımız yann tiersen'a ait.

Ben bu filmi anlatamadım. Ne bileyim çok fazla sevince diyecek bir şey bulamıyor insan. Nerdeyse Brazil kadar seveceğim bir film diyeyim.

Ben anlatamadım bari şurdan şeyediverin biraz http://www.imdb.com/title/tt0301357/

1 yorum:

  1. ''alışveriş sepetlerinin içine bindirilip gezdirilen veletler bizim orko'nun asker emeklisi müdürünün tatlı-sert muhabbetlerine haiz olmadan, kasiyer yerinden kalktığı anda koşarak kasanın orasını burasını kurcalayıp hesapları heder etmeden, herkesinkiyle aynı kaplama kağıtlarının mavisini mi yoksa kırmızısını mı alacağını beş saat düşünmeden ki bi de sarı filan olsa süre 7,5 saat olurmuş çok eğlendiklerini filan sanıyorlar ki ne yazık''

    maria neden bir kısa film denemesi yapmıyorsun, görselliğe oldukça hakimsin, kalemin oldukça güzel, korkutucu bir zekaya sahipsin.

    kısa filmler ile ilgili yorumlar da yazabilirsen okuyucularını sevindirirsin, sipariş gibi oldu ama umarım haddimi aşmadım aştı isem özürler..

    YanıtlaSil

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)