3 Nisan 2007 Salı

300


Bu aralar üzerinde pek konuşulan bir film. Ben şahsen yüksek bütçeli filmlere "ulen bilet fiyatı aynı ama film bütçeleri farklı, gideyim de bu kadar para harcanan filme, göreyim bakayım en kötü ihtimal kostümler iyidir herhal" zihniyetiyle giden bir insanım. Ayrıca film batmasın, film şirketi yanmasın ne bileyim. Hangi ülkenin hangi siyasi görüşüne hizmet ederse etsin sinema benim için vazgeçilmez bir sevda. Zati salt propogandayla hayat görüşü belirleyenler benim kanaatimce hayat sahibi kimseler değiller. Sonuç hüsran ve trajedi olsa da ve elbette kitleler bu şekilde yönetilse de her zaman bir antipropoganda fırsatı yaratılabilinir. Yaratamayanlar utansın. Her neyse.
Olaya kafadan propoganda ekseninden dalmam filmi takip edenlerce normal karşılanmıştır zira film siyasi bir tartışma platformuna çekildi ve orda da sabitlendi gibi. Sebep? Efenim spartalılar çok medeni persler çok barbar takdim edilmiş. Batı doğu çekişmesi ve günümüzdeki politikalara gönderme yapılarak Bush haklı gösterilmiş falan filan.
Bir kere olay kesinlikle spartalıların medeni gösterilmesi değil hatta kendileri olduklarından daha bile ilkel gösterilmiş olup sanki felsefe ve sanatla uzaktan yakından alakaları yokmuş gibi lanse edilmiştir. Bu da atinalılar için oğlancı ve filozof denyolar mealinde bahsetmelerinden anlaşılmıştır. Hatta "biraz medeni olmakta bir sakınca yoktur heralde" lafını bile ettiklerinden bahsetmek lazım bu aşamada sanırım.
Perslilerin çirkin gösterilmesine gelecek olursak o sizin estetik anlayışınız efenim. Her ne kadar "bu adam gay lem" diye dalga geçseniz de bana kalırsa tanrı-kral portresi gayet şahaneydi. Elçiler de daş gibi olmakla beraber "ölümsüzler" düşmanlarını korkutmaya çalışıp kendilerini deforme eden klasik askeri tiplerini temsil ediyordu zannedersem. Asyalı ve ortadoğulu askerler eciş bücüştü derseniz bakınız ilgili bölgelerdeki boy ortalamasına. Tüm bunlar bir yana tarihte zaten herkes düşmanlarını şöyle iğrençtiler, böyle barbardılar, hepsi cehennemden gelmişti, ayakları bile tersti filan diye abartmak suretiyle anlatır. Yoksa yenilmeleri nasıl açıklanabilir? veya zaferleri nasıl taçlanır?
Ha sen de çek bir film anlat alayı şöyleydi perslilerin. Biraz eziklik olur gerçi ne de olsa epik bir hikayenin çizgi-romanından uyarlama bir filmi muhatap alırken kendisini belgesel olarak ele almak ne derece mantıklı bilinmez.
Elbet art niyet, politika şu bu söz konusu olabilir, her daim olacaktır. Ama bu insanların cahilliğini hayatın gerçeği kabul etmekle ve buna göre değerlendirme yapmakla takılacak bir şey değil. Bakınız pokemon izleyip camdan atlayan çocuklar var. Suç çizgifilmde mi?
Neyse filme dönelim. Taş gibindi bu persliler o bir gerçek. Yok şimdi böyle erkekler o da bir gerçek. "e öyle kadınlar da yok" zati derseniz o da gerçek. Ama sanırım bu karşılıklı bir etkileşimle alakalı bir durum. Yani erkekler kadınsılaşıyor, kadınlar erkekleşiyor falan filan. Ama insan şöyle delikanlı, ficutlu erkekleri görünce etrafındakilere bakıp "bu ne be" demeden edemiyor.
Ayriyeten filmi izleyip de gaza gelen var gelmeyen var. Ben gelenlerdenim. Bakkala gidip "ben bir kılıç, bir miğfer, bir kalkan, bir de mızrak alacağım" diyesim geldi. Neden? çünkü bir çok insan işin laylayında zati. Birçok yaratıcı ve vasat espri yapıldı konuyla alakalı. Ama bir de her şeyi ciddiye alan gerizakalılar var. Misal ben.
Efenim konu nerde, ne zaman geçerse geçsin şöyle bir gerçek var. İnsanları bir de bu şekilde ikiye ayırırsak, birilerinin önünde dizlerinin üstüne çöküp berhudar edilebilenler ve bunun yerine ayakta ölüp üçün birini alan ama tercihini bu şekilde kullananlar.
Şimdi ikinci tür zaman zaman kibirli ve aptal olarak tanımlansa da (pek sevilmez bunlar) aslında egosu ancak bu şekilde tatmin olan yani bilhassa belirli bir amaç uğruna pek çok şeyden fedakarlık etmeyi marifet bilenlerden çıkar. Burada anlatılan bir kahramanlık hikayesidir. Ama kahramanlar yaptıklarının meyvasını yiyemeyen anca elmayla idare eden kişilerdir. Kimi zaman bu tip insanlar böyle olmayan insanlar tarafından aptal olarak değerlendirilse de aslında başkalarına ilham veren, onları bazı gerçeklerle yüzleştiren kişilerdir. Buradaki ana fikir bazen kaybedersiniz ama aslında kazanmışsınızdır olayıdır. Tıpkı haklar uğruna kıyıma uğrayan, acı çeken bir çok insanın bu gün hala anılması ve hala onların sayesinde birazcık daha iyi bir dünyada yaşıyor olmamız gibi.
Bu bunu anlatan bir hikayedir. Ağustosböceği ve karınca gibi bir şey. Ha onun haricinde siz bütün dünyayı ele geçirmeye çalışan bir manyağın köle askerlerle yaptıklarını çok medeni bulursunuz, buna direnenlerin slip don giymesiyle dalga geçersiniz. Antik yunanlıları hafif yumoş bulursunuz, onların da işgalci olduklarından dem vururken ilgili dönemdeki demokrasiye, felsefeye ve sanata katkılarını göz ardı edersiniz bilemem. Doğu ve batı hep çekişecek gibi. Birileri "asıl doğuda bilim ve sanat ileriydi" diyecek diğerleri "batı olmasa ohooo" filan diyecek. Meselenin koordinatlarla alakalı olmadığını ne zaman anlayacaklar, ne zaman kendisini ve ötekini değerlendirirken her açıdan objektif olabilecekler bilemiyorum. Spartalılar ficutlu insanlarmış onu öğrendim, iyi oldu.

1 yorum:

  1. bir arkadasımla yüzüklerin efendisini izledim.o zamanda aynı yorumlar yapıltı.solomon,hobitler,yüzük.. filan herşey doğu-batı metaforlarıyla,komplo teoriler yaratıldı.ya arkadaş öyle olsa bile sen koyunmusunda bir filmle vizyonun değişecek.film o an neyse o dur. neden kendilerine işkence edip stratejiyerliğe soyunuyor insanlar anlamıyorum.bence insanların bu paranoyayı yasamaları,batı-kültür tahakkümün bizzat kendisi,filmlerdeki kodlar ve metaforlar değil:).
    ayrıca maria, senin bu fotoğrafın url si tuhaf yerde cıkıyor,sendemi 300 gibi insanları yölendiriyon:):)

    YanıtlaSil

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)