16 Ağustos 2017 Çarşamba

KADIN ERKEK İLİŞKİLERİ NEYDİ NE OLDU?

Facebook'ta şöyle bir paylaşım yapıldı. http://www.5harfliler.com/oyunun-bir-parcasi-olmak-takilma-kulturu/ Ben de baktım siyaset anlatıyorum kimse anlamıyor hadi dedim başka konulara dalayım :) 

Yıllardır tartışılır insan doğası tek eşli midir çok eşli midir. Yapılan araştırmalara göre dişi ve erkek fiziksel olarak birbirine daha yakın oranlarda oldukça tek eşlilik artıyor. Yani goril kabilesinde alfa harem kurarken şempanzeler tek eşli takılabiliyor. İnsan da fiziksel özellik olarak orangutan kadar farklı olmayıp şempanze kadar da farksız olmayan bir tür. Yani insanda işler biraz arada derede ama sanıldığının aksine monogomiye yatkınlık daha çok. Tek eşliliğe en çok kuş dünyasında rastlıyoruz mesela. Onlarda da fiziksel özellik farkı minimumda. 

Bu muhtemelen kadın erkeğin ancak birlikte daha güçlü olduğu bir evrim süreci ile alakalı bir durum. Yani Sibirya veya Orta Asya nasıl ki çok zor koşullara sahip olduğu için kadın erkek birlikte avlanmak/savaşmak zorunda kalmışsa yahut benzer topluluklarda o vakit sosyal düzende de denklik artıyor. Gelişmiş medeniyetlerde de bu böyle. İnsanların ekonomik refahı artınca daha az çocuk yapıyorlar mesela. Doğada zayıf olanlar çok fazla ürer çünkü onlar yavrularını koruma konusunda çok başarılı değildirler o yüzden çok sayı çok olasılık olsun isterler. Güçlü olansa kaliteye odaklanır adeta  Cinsellikte default olan temel motivasyon üremek olduğu için evrim ve işin psikolojisine etkileri ele almak için buralara değinmek istedim. 

Şimdi elimizde ne var insanların monogamiye eğilimi var. Buna ket vuran ne? En başta çılgınlar gibi teşvik edilen aşırı tüketim toplumu. Her şeyi tüketmeye alıştığımız için insanları da kolaylıkla tüketiyoruz. Tabi yanlış sosyal yönlendirmeler de tepki vereceğiz derken bizi çok ters noktalara savurabiliyor. 

Neredeyse bir çiftlik hayvanına dönüşmüş ve aşırı korunaklı hayatlarında yaşayan insanlar da evrim süreci bakımından artık pek seçilmiyor. Her çeşit aktif pasif gen dolaşımda. Ama bir yandan da iktidarların biz olmazsak bitersiniz ha şeklinde sürekli korku imparatorlukları tacizleri ile karşı karşıyayız. IŞİD katliamı prodüksiyonları öyle çok acemi prodüksiyonlar değildi malum. Dolayısıyla kendini fav'larla filan avutan ama son derece güvensiz insan yığınları ile karşı karşıyayız. 

Bu insanlarda kaybetme korkusu da çok baskın. Çünkü mülkiyet manyaklığı da sürekli teşvik ediliyor. Mesela o çok maço yahut moderen görünen her türlü erkek tipinde ben bunu elde ettim ama ya elimden giderse korkusu çok hakim. O zaman ne yapıyor? Bu kaygıyı bastırmak için karşısındakini değersizleştiriyor yahut o terk etmeden koşarak terk ediyor. 

Kadında ise malum toplum baskısının neticesinde genel olarak aşırı ezik bir psikoloji hakim. O da kendi çapında gücünü ispat etmeye kasarken karşısındakinin ben bunu elimde tutamam kaygısını kaşıyor. 

Velhasıl olması gereken insani köprüler kurulmadan insanlar birbirlerinden koşarak kaçıyor. Oysa insan son derece sosyal bir hayvandır. Güvenlikli insani köprülere de muhtaç bir canlıdır. Tabi bu herkes için geçerli olabilecek bir yaklaşım değil ama yazıda konu edilen günümüz gönül ilişkileri ile alakalı böyle de bir düşüncem vardı paylaşayım dedim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)