5 Ağustos 2017 Cumartesi

HALKA IŞIK TUTUP ONLARI LAĞIMA GÖTÜREN "AYDINLAR" vs. ŞARLATANLAR



Hani ben aydınım diye ortalarda gezinip güya insanları aydınlatma görevine talip olan ama aslında netice olarak Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmayı iş edinenler var ya. Yok öngöremedik yok bizim niyetimiz iyiydi diyenler(o niyetleriniz hepimize kaçmış hala ben kurtarıcıyım, meleğim yüzsüzleri sizi). İşte sizin herhangi bir çomardan daha sorumlu olduğunuz nokta tam olarak burası.

Bir çomarın tek bir oy hakkı vardır ve dünyayı kurtarmak gibi görevleri de iş edinmemiştir. Öyle bir sorumluluğa talip olmadığı gibi çap bakımından da talip olması mümkünlü değildir. İstediği kadar gaza getirilsin o da kendininin farkındalığındadır aslında. İşler sarpa sarınca korkaklaşması da bundandır. Sadece sayko olanlar sonuna kadar gider yani kaybedecek hiçbir şeyi olmadığını düşünenler ve haklıdırlar da. Kaybedecekleri her şeyi çoktan kaybetmiştir zaten onlar.

Çoğunluğu küçük dünyalarında karı kız kovalamak gibi işlere odaklanmıştır. Cumaya gidip toplumsal onayını alır akşamına da porno izlemek için bin takla atar. Kadın versiyonu da çok farklı değildir. Eşcinseli de. Yemek, içmek, seks yapmak üçgeninde bir primat olarak ne kadar fazla nefes alsam o kadar kar kafasıyla yaşar gider ve ölür.

Onları silah olarak gören de kapitalistlerden çok halkçıyım diye geçinenlerdir. Kapitalistin elinde uranyum da var ama güya halkçı olanların elinde halktan başka hiçbir şey yoktur. Onlar da diğerleri gibi halkın iradesine taliptir. Oraya yürüyelim şunu yapalım. İşler biraz istedikleri gibi gitse hemen kendi hayalini kurdukları dünyanın talebiyle gelir, kendilerine taç ve taht isterler.

İnsan budur, bu kadardır. İnsanla ne yapacağına karar veren hiç kimseye hiçbir sebeple saygı duymuyorum. Bu tip müdahelelerin bazen kaçınılmaz olduğunu bilsem de, onların kurdukları düzenlerde rahatım yerinde olsa da olmasa da. Bazıları gerçekten neyin daha iyi ve daha doğru olduğunu bilir, bazen doğal olmayan etkilere doğal olmayan tepkiler vermek zorunda da kalabiliriz. Bugün olduğu gibi kafası hack'lenmiş ve ahlaksızlıkları, delilikleri köpürtülüp kabartılmış milyonlarca insanla birlikte yaşayınca elbette bazı şeyleri geri almanın yollarını arayacaktır başkaları da. Bu kaçınılmız bir tepkidir ve başarılı da olmalıdır. Fakat nihayi amaç aslında kendiyle ne yapacağına kendi karar verebilen ve bunun için gerekirse savaşan özgür bireylerin olduğu bir dünya olmalı. Tıpkı başlangıçta olduğu gibi. Yoksa gözümüzdeki perdelerle başkalarının kafalarındaki hayatları yaşıyoruz.

Pek iyimser biri olmasam da insanların öyle veya böyle hiçbir etki altında kalmadan kendi benliklerine sahip çıkabildikleri ve kendilerini tehdit altında hissetmedikleri ortamlarda bu kadar vahşi olmayacaklarını düşünüyorum. İstisnalar her zaman olduğu gibi olacaktır ama efendi gibi yaşayıp ölmek o kadar da zor değil. Özellikle çoğunluğun derdi sadece yaşamakken bundan başka çareleri de yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)