25 Mart 2017 Cumartesi

TÜRK MİTOLOJİSİ ÇORBASI

Türk mitolojisi olarak ileri sürülüp bahsedilen, ne kadar zengin olduğundan dem vurulan bir mitolojimiz var malum. Maalesef bu mitoloji zaman içerisinde farklı kültürlerle aşırı etkileşim neticesinde erezyona uğraya uğraya ve üstüne alakasız topraklar atıla atıla, doğru düzgün bir bütünlüğü olmayan, içeriği doğal olarak olağandışı olsa da belli bir kültürün mantığını doğrudan yansıtayaman bir çorbaya dönüşmüştür. . https://turkcetarih.com/samanizm-yaratilisa-dair-efsaneler-abdulkadir-inan/

Aynı sorunu islamla da yaşıyoruz. Geçmişten getirdiğimiz inançları, olayları ele alış biçimlerini, hayatı kavramaya yönelik deneyimlerimizi sürekli olarak yeni karşılaştığımız dinler, inançlar, kültürlerle sentezlemeye çalışıyoruz ama netice elimizdekileri o yeni sisteme tıkıştırmak suretiyle monte etmeye çalışmak oluyor. Siyasal emellerle yaygınlaşmış ve hala da yaygınlaşmakta olan islam anlayışı ile alakasız olarak, bizdeki Alevilik adı altında toplanmış olan Türk tipi islam anlayışının büyük kısmı islamın dokusuyla tamamen uyumsuz.

Elbette insanlar istediği gibi inanmakta özgür ama bunlar konuşulmayacak diye bir şey yok. Çünkü insan düşünen bir varlıktır. Dogma ile düşünceye ket vurmak, hayatı yaşamayı otomatik pilota almak akla mantığa sığmayan bir çeşit intihardır. Yeter ki zemin medeni olsun, kutsalıma saldırıyorsun sığ savunması saldırganlığından gayri akılla savlar savlansın. Misal bir "yetiş ya Ali medet ol" muhabbeti vardır. Bir kere islamda bir şey istenecekse doğrudan Allah'tan istenir. Aracı olmaz. Allah varken başkasından istemekse hepten şirk. Bu dile getirilen yetiş çağrısı aslında eski ataların(ölmüş) ruhlarından yardım istemek tamamen Türk inancıdır, ata kültü dahilinde Türklüğün tüm zamanlarında karşımıza çıkan bir anlayıştır. Ali de malum bizim atamız değil çünkü kendisi Arap. Ve evet her atadan yardım isteyemezsin kendi atalarından yardım isteyebilirsin. Türklükte ata kültünün mantığı bu şekildedir.

Velhasıl zaten malumunuz çaputlar bağlamalar türbeler filan aslında oralarda da aşırı sapmalar var ama bunlar bizim öz sıradışılıklarımız. Bunların islamla hiçbir alakası yok, olmadığını söyleyen de haklıdır zira elbette herkes gördüğünü anladığını söyler ama dayatma ayrı mevzu. Mesela bizde kötücül ruhlar olsun, bunların insanları ele geçirmesi olsun var. Ama bunların adları Hintçe filan değil tabi. Zaten bunların sıralı tam listesi adı sanı filan ara da bulasın bilesin. Bunlar çoklar ve çeşitliler. Çok çok çoklar...

Son olarak bizim kültürümüzün yeşerdiği ve köklendiği yer Sibirya. Biz orman insanıyız, doğayla uyumlu doğayı seven bir kökteniz. Ama mecburen avcıyız da, kurtları izleyerek avı, savaşı öğreneniz. Gerektiğinde göçle demirciyiz, altın varsa elimizde kuyumcuyuz, her zaman geçtiğimiz her yere tamgalarımızla iz bırakanız. Türklüğün yolculuğunu takip ettiğimiz zaman bizim saf kültürümüzü bu çorba hikayalerden ayrıştırıp bulabiliyoruz. O yolculuktan izler varsa onlar bizim yok abuk bir şeyler görüyorsak onlar çakma, iteleme, sızıntı, abukluk. Son olarak bizim kültürümüzün tohumunun atıldığı, yeşerdiği ve köklendiği yer Sibirya. Ve kök Sibirya kamlığında yahut o kültürün insanlarında böyle her şey hakkında her yerde hiçbir sorumluluk hissetmeden atma tutma gibi bir anlayış asla olmamıştır. Zira her sözü her kulak doğru işitmez.

Velhasıl delirin ama usturuplu delirin. Çok da uçmayın o kadar. Bilimsel bakın, objektif ele alın yeri geldiğinde ay bu da değişik bişiymiş cnm yea teallam deyin geçin. Çünkü bu yollar hep tuzaklı yollar. O yolların sağında solunda pusuda bekleyen pek çok çakal var.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)