12 Temmuz 2008 Cumartesi

Hotel Rwanda

"Hello Africa, tell me how you're doin'" işte bu soru sorulmadı o vakit. O soru sorulmadı diye bu film çekildi bu vakit.

Yeryüzünde bilinen gelmiş geçmiş en büyük katliamı anlatan film. Öfke mi, delilik mi? Hiçbir mantıklı açıklaması olamayan bir trajedi.

Elbette yahudilerin fırınlara atıldığı iddiasını pek çok kez dinledik, ermeniler hakkında da pek çok duyumlar aldık. Ve tabii ki herkesin derdi kendine dert. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Kimisi sevdiklerinin tecavüze uğrayışını ve katledilişini izlerken kimileri de kırılan tırnağına dertlenebiliyor. Ne kadarsan o kadarsın ve sadece kendin kadarsın biliyoruz. Ama ya halepçe katliamı, Bosna'da yaşananlar ya da Sudan'da olan bitenler ve evet tutsi soykırımı. Ya daha şimdi anmadığım ve evet hatırlamak istemediğim ama unutmamam gerektiğini bildiğim daha nice katliam. Her ölüm erken değil sanırım, hatta bilakis gerekli ölüm. Birileri diğerlerinden (her neye dayandığını bilmiyorum ama) daha iyi yaşamayı hakettiği için ölmeli. Kural bu heralde. Kurallarınızı .ikeyim.

Lan bi insan 9 ayda imal edilip dünyaya salınıyor ve belli bi yaşa gelmesi için bir sürü sevgi ve emek üretiliyor. Sen de gidip onu çinli bebelere yaptırılmış kıçı kırık kasaturalarla 10 saniyede yok ediyorsun. Ve bunu mesneti son derece kaygan bir iddia ile. Hatta aslında sırf aldığın gaza atfederek ama aslında içten içe aldığın hayvani hazzın peşinde.

Bakınız vatan gazetesi geçtiğimiz günlerde yaşanan konsolosluk saldırısı ile ilgili çok önemli bir manşet attı. "Abd'ye saldırı, 6 türk öldü". Bu bu gibi durumları özetleyen çok önemli bir mesajı barındırıyor. Bu olaylar soru sormayan insanların kullanılması ile ortaya çıkıyor. "Neden bunu yapıyorum?" sorusunu onlar cevaplamayacak. Bu tip soruları kendine sormazsan ve kendin cevaplamazsan ama onların öğrettikleri, ezberlettikleri, dayattıkları materyallerle değil, daha geniş, daha kendince, her daim bir yerlerde öldüren ve ölen yahut berbat işlere imza atan, yol açan ama bu yaptığıyla aslında sadece ite köpeğe hizmet eden cani, aptal olacaksın. Ve aslında sen de kurbansın.

Zannımca kendi ülkemizdeki bölünmenin nerde ve nasıl başladığını sorgulamazsak. Bu bölünmenin gerçekten sağlam gerekçeleri var mı? yoksa sadece global politikalar gereği yazılan senaryolarda figuran mıyız bunu anlamazsak, belki sonumuz afrikada yaşanlar kadar kanlı olmaz ama kaç kişinin, nasıl öldüğü önemli mi? Bir kişinin bile bu işten, bu aptallıklardan dolayı canı yanarsa bunun hesabını bir gün kendimize soracak mıyız? Çünkü senelerdir aynı senaryoları bize yutturduklarına göre hala bu soruları sormayanlar çoğunluk. Ve bu sadece %47 ya da %67 değil. Neredeyse %100.

Bu gün dünyada hiçbir ülke sen geçmişte bana bunu yaptın, sen şunu yaptın diyerek bir yere varmıyor. Daha doğrusu çok boktan yere varıyorlar. Aslında herkes de bunun biraz farkında. Ama yine herkesin içindeki o hayvani haz merkezi tıkır tıkır çalışıyor. O yüzden biri bir gün elinde keserle kapınıza dayanırsa şaşırmayın. Çünkü başkalarının kapılarına dayanırlarken sesiniz çıkmadı. Sustunuz ve sıra size de gelebilir.

Afrika, yalnız ve güzel kıta "how you're doin'".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)