2 Eylül 2007 Pazar
Flora Tristan
7 Nisan 1803 yılında paris'te fransız bir anne ve perulu bir babanın evlilik dışı (evlilik İspanya'da gerçekleştiğinden kayıt altına alınmamış ve yok sayılmış) çocuğu olarak dünyaya gelen ve şu şekillerde anılan bir kimse Flora: feminist-sosyalist, ütopist-feminist, anarşist-sosyalist. Yani internette biraz araştırınca daha bir çok kombinasyona da rastlayabiliyorsunuz. Ha bi de Paul Gauguin'in ananesi diyorlar. Hülya Avşar'ın kızkardeşi gibi bir titr gibi değil de bilgi olarak sunsalar daha bir güzel olurmuş gibi geldi bana. Bilhassa torununun ananesini pek de iplemediği yönündeki bilgiler düşünülünce.
Neyse işin etiket kısmı bir kenara Flora neler yapmış ona bakalım.
17 yaşında daha sonra anlayacağı üzre ayyaş, tacizci(kendi kızını taciz ettiği söyleniyor ki bu sebeple Flora çocuklarını ondan alabilmiş), parasızlıktan dolayı Flora'yı fuhuşa sürüklemek isteyen ve daha bilimum olumsuz özelliğe sahip olduğu iddia edilen Andre Chazal ile evlendirilmiş.
Yaşadığı dönem bilindiği üzere kadınlara ileri derecede ayrımcılık yapılan, onlara erkeklerle eşit eğitim alma, çalışma ve yönetimde söz sahibi olma haklarını vermeyen bir Fransanın dönemi.
"Sus da alim sansınlar", "söz gümüşse sükut altındır" vs gibi pasifize edici, koyunlaştırıcı görüşlere prim vermeyen Flora "sustular sustular sıra bana geldi" deyip isyan bayrağını açmış.
Çünkü koca dayağı yeyip oturmak, onun yüzünden fuhuş yapmak, erkeği üstün sayan bir sistemde kadın olarak varolmak, eşinden boşanma hakkını bile kullanamamak, babasından kalan mirası evlilik dışı bir çocuk olduğu için alamamak gibi şeylerin mantığa aykırı olduğunu ve bunun değişmesi gerektiğini insanlara anlatma derdini edinmiş.
Pek çok seyahat yapmış. Eserler vermiş. Gittiği yerlerde etkili konuşmalara imza atmış. Broşürler dağıtmış. Tabi bütün bunları yaparken kovalanmış, takip edilmiş. El üstünde tutanların sayısı her zaman ki gibi nefret edenlerin yanında devede kulak kalmış.
Yazmış olduğu "Bir Parya'nın yolculukları" yayınlandığında ise bir türlü boşanamadığı Andre Chazal tarafından vurulmuş, kurşun öldürmemiş ama göğsüne saplanmış ve bir daha çıkartılamamış. Süren cinayete teşebbüs davasında ise kocasından çok kendi hayat tarzı irdelenmiş irdelenmiş. Neyseki adamı 20 yıl hapse atmışlar. O da bir şey.
Sadece kadın sorunları değil, işçi sınıfının sorunları ile de ilgilenmiş. Sosyalizmin temel taşlarına epey bir katkısı olmuş. Bihassa işçi sınıfı sorunları, sendika vs. gibi mevzulardaki önerilerinden epey bir etkilenen ve kendi fikirlerine temel aldığı iddia edilen Marx ve Engels'in kendisinin adını hiç anmamaları da eleştirilmiş zaman zaman.
Kendisiyle ilgili ilginç bir olay da Fransa ve Peru da dahi parlamentoya Ziyaretçi kimliğiyle girebilirken Londra'da kadınların alınmadığını duyunca erkek kıyafetiyle ve bir Türkün yardımıyla Lordlar kamarasına girmesidir ki aslında bu olayın en ilginç kısmı bazı erkeklerin oraya sabahlıkla gelmiş olması ve çoğunluğun da orda uyuyor olmasını kendisinin bizzat tespit etmiş olması sanırsam.
Velhasıl hayatı boyunca bıkıp usanmadan kadınları ve işçi sınıfını sömürmeye çalışanlarla mücadele etmek için sömürülenleri aydınlatma ve örgütleme ile uğraşmış. Tam olarak asla başarmanın hazzını yaşayamamış bu kadın, 14 kasım 1844 yılında hayata gözlerini yummuş.
"Napçen? dünyayı sen mi kurtarcan" insancıkları için bile daha iyi bir dünya düşleyen ve onun temellerine katkıda bulunan bu kadına saygılar efenim.
http://www.dergibi.com/yazarlar/mbd_008.asp
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=100
http://www.tarihsayfam.com/tarihe-gecen-kadinlar/flora-tristan.html
http://en.wikipedia.org/wiki/Flora_Tristan
ve tabii ki
http://www.google.com.tr/search?hl=tr&q=flora+tristan&btnG=Google%27da+Ara&meta=
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)