21 Nisan 2017 Cuma

2017 Referandum Faciası ve Bir Milletin Belasını Bulması

Malum skandallarla dolu Anayasa değişikliği referandumu ile ilgili bir şeyler yazmak için önce gelişmeleri gözlemlemek istedim. Gelişme yokmuş meğer. Boğazımıza kadar boka batmışız ve konu da kapanmış.

Burada meşruluk tartışması bile yapmak istemiyorum. Çünkü bunu tartışmak bile bu aşağılık sürecin insan gibi değerlendirilmesi demektir ki hiçbir insanlığı hak etmeyen bir süreçten geçtik.

Yine insanlığı hiç hak etmediği halde siyasi figüranlara bilhassa da CHP'ye saydırmadan geçemeyeceğim. Anladık ki Türkiye'de Cumhuriyete sahip çıkmayı kendine görev edinmiş geniş kitlelere ulaşabilen bir siyasi parti yok. Bahçeli zaten efsane ifşa oldu, Kılıçdaroğlu CHP'si de efsane rezil oldu. Hala ifşa olmadılar sanıyorlar muhtemelen. Kılıçdaroğlu! Sen ne zaman bizim biricik kurtarıcımız, vazgeçilmez ölümsüz ve sonsuz liderimiz oldun? Kene gibi yapıştın koltuğa, ne için? İtin çakalın cirit attığı ortamda civciv gibi gezdin diye mi? Ne büyük lütuf! Ne büyük başarı! Belki de görevli olduğun için olmasın?

HDP'nin de niyetinin Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkmak olmadığını dünya alem biliyor olmalı? Onlar da diğerleri gibi emperyalist sikiyle vadedilmiş toprakları, servetleri, makamları alacaklarını sanan, potansiyel Barzani uşakları. İtin, itinin, itinin kuyruğu olmayı tercih ediyorlar yani. Oysa tam bağımsız özgür bir ülkede özgür bireyler olarak yaşama ihtimalimiz yıllar önce avucumuza bırakılmıştı. Tüm iyi ihtimalleri öldüren aptallıklar, cehalet, küçük hesaplar, hesaplaşma adı altında sonsuz döngüler ve umduğunu bulamama trajedisi daha çekici geliyor demek. Yahut halkın açken, esirken, ucuz askere dönüştürülmüşken, öldürülürken kendini adam sanmalar ama aslında ayakçı olmalar.

Küçük olan partiler de uzun süredir bu işin içinde ve bu kadar süredir oyunda olup da kirlenmemiş bir alternatif yahut geniş kitlelere ulaşacak bir alternatif olduğunu düşünmüyorum. Gerekirse bağımsız adaylarla girip içeride grup kurulmalıydı. Zira HDP de barajı geçmeden önce bunu yapıyordu. Çünkü bu şerefsizler sine-i millet gibi bir seçeneği dahi tatlı vekil emekliliği için gündem yapmıyor. Hiç meclisi boş bırakmamak için martavalı okumayın. Meclisin hiçbir fonksiyonunun kalmadığını 5 yaşında çocuklar bile biliyor. Elinizdeki tek silah seçime gitmeye zorlamak. Pahallı süs bitkiliği görevinizi devam ettirirken mecliste tek başına kalmış bir AKP'yi ve diktatörünü meşru göstermekten başka bir işe yaramıyorsunuz. Yazıklar olsun bu satılmışlar ve basiretsizler sürüsüne. Halkın meclisinde halk olmalıydı, sömürgeci uşağı satılık kuklalar değil!

Ve gerizekalı solcular. Bugün şu şartlarda dahi hak ararken arada Atatürk'e sataşmayı ihmal etmeyen beyinsiz kullanışlı aptallar. Atatürk gerçek bir devrimcidir. Öyle atan tutan türünden de değil devrimi gerçekleştirmiş bir devrimci. Yendiği de saltanat yani monarşi, emperyalist güçler yani her gün arkasından atıp tuttuğunuz ama bir yandan da sürekli ekmeklerine yağ sürdüğünüz. Evet sosyalizmi getirmedi. Siz sanıyorsunuz ki devrimcilik sosyalistlerin tekelinde tıpkı kendini ahlakın mutlak otoritesi sanan dindarlar gibi dogmacı ve yobazsınız çünkü. Atatürk istese sosyalizmi de getirebilirdi zira sosyalist devrimler yapılmıştı. Ama o sosyal devleti tercih etti ve çok daha uzun zaman bizi götürebilecek bir sistemin temelini attı. Bugün o sosyalist devrim yapılan ülkelerde hal belli. Ya bitmişler ya da diktatörlük olarak insanlık onuruna yakışmayan şekilde yönetiliyorlar. Oysa bizim ülkemizin bir şansı vardı. O şansı bize Atatürk verdi. Onun verdiklerinin üstüne bir tuğla dahi koyamasak da hala o temelin ekmeğini yiyeybiliyorduk. İşte bu kadar ileri görüşlüydü. Utanmadan elalemin terörist kılıklı despot devrimcilerine özeniyorsunuz. Onların hangisi halkına bunca özgürlük sundu. Hatta zorla özgürlük verdi? Hem beyinsiz hem de nankörümüz çok. Çeşit çeşit.

Gelelim halkımıza. Atatürk'ün bir sürü inanılmaz özelliği var ama ben en çok sabrına hayret ediyorum. Vatan elden gidiyor, milyonlarca insan geviş getiren büyükbaş gibi izliyor. Atatürk ise onları kurtarmak için onları ikna etmeye uğraşıyor, didiniyor. Ve aslında bu yaptıklarının hiçbirini hak etmedikleri gerçeğini hiç önemsemiyor. Bu gerçekten kişiselleştirilmiş bir davadan başka bir şey olamaz. Tüm öküzlere rağmen kendim ve bu öküzler için ben bu şerefsizleri yeneceğim azmi, ısrarı ve sabrı gerçekten inanılmaz. Bu insanların bu beş para etmez hali insanı her türlü davadan caydıracak büyüklükte. Böyle diyorum çünkü tahmin ediyorum ki o zaman da bu zamandan çok farklı değildi. Tabi onların aç, sefil, cahil olmak gibi bahaneleri vardı belki. Dünyadan haberleri yoktu belki de gerçekten. Ama görüyorum ki 2017'de yani iletişim çağında yaşasalardı torunlarından farklı olmayacaklardı. Ama Atatürk nasıl bir sabra sahipse bakın diğer özellikleri sayesinde evet ama en önemlisi o inanılmaz sabırla bu işi aldı yürüttü ve başarıyla neticelendirdi. Bende ondaki sabrın milyonda biri yok. Olamaz da. Bir bu insanlara bakıyorum bir bu şerefsizlere. İnanın öyle büyük de bir fark göremiyorum. Biri yağmacı, hırsız, katil diğeri ise kendine hiç zarar gelmediği sürece haksızlık karşısında gerekirse susan dilsiz şeytan. Ama hepsi de zarar görecek. Çünkü kötülük böyle bir şey. Bir başladı mı demirden kar topu gibi büyür. Dünyayı gezer dolaşır sonra bir bakmışsın kendi başlattığın yahut durdurmadığın o şey senin üstünden geçiyor.

Valla bu ülkede oy vermek de anlamsız, oyunun peşine düşmek de anlamsız. Sanırım bu ülke ingiliz ve Yahudi köpeği Arapların köpeği olmayı çoktan hak etmiş. İt ite it kuyruğuna düzeninde kuyruk olmayı hazmedebilenleri tebrik ediyorum. Mideler sağlammış baya. Bende reflüden gastrite her yol var. Bu şartlar altında yaşasın Talcid yaşasın Rennie ve diğerleri demekten başka bir şey bulamıyorum. Benim yeni liderlerim bunlar, eczaneler de misak-ı millim. Hoşçakal Atatürk. Seni hak etmedik Allah da belamızı verdi. Bence iyi de yaptı.

Bu ülkede Türklerin dertlerinden başka herkesin derdi bu milletin derdi olmuş. Nasıl oldu bu acaba? Hani çok eleştirilip sömürgeci ilan edip sonra da o sömürgecilerin yazdığı, anlattığı, dayattığı her şeyi mutlak gerçek olarak kabul eden hıyarlar sayesinde olmasın? Yahut bile isteye gönüllü satılık ezik hainler (bunların küçük bir kısmı kuyruk acısının sürekli cilalanmasının eseri kalanı ise ucuz satılıklar) sayesinde. 

Biz Türkler döne döne acılarını anlatıp Medine dilencisi gibi sürekli dilenen bir millet değiliz. Keza sinsilikten de sakınırız. Bunları kendimize yakıştırmayız. Tarihte de bu böyleydi şimdi gerçek Türkler de aynı bu şekilde devam ediyor. Bu kendini beğenmişlik yahut kendi başına gelenlerden utanmak ile alakalı bir duygu değil. Bu savaşçı bir milletin doğal karakteri. Hayatta korkunç şeyler başına gelebilir. Onlarla savaşırsın. Yenersen ne ala yenemezsen ona da eyvallah. Adil ve dürüst bir savaşçıysan yapacağın tek şey adil ve dürüst bir şekilde savaşmaktır. 

Bizler kendini acındırmayı, acısını pazarlayıp ondan rant sağlamayı alışkanlık haline getiren milletlerden değiliz. Hileye hileyle karşılık verecek kadar da düşecek değiliz. Savaş baltalarını gömdüğümüz yerden çıkarır açık açık, göstere göstere tam da hak ettiğiniz gibi kellenizi alırız. Bizim tarihimiz bu gerçeklikle tekerrür etmiştir. 

Bizim savaşçılığımızı yontmak için romantik ideolojiler, dinler ve bizi bize düşürecek yalanlarla geldiler hep. Kendileri boy boy nükleer silah üretirken bizim insanlarımızın kulaklarına "Askerlik çok kötü bir şey", "Ne demek asker millet? Barbarlık bu" yalanları fısıldadılar. Evet her birimiz askeriz? Ya ne yapacaktık? Onu bunu zorda bırakıp yahut maddiyatla besleyip ucuz askerimiz mi yapacaktık? Yahut sinsi sömürgeci politikalarla başkalarının vatanlarındaki doğal kaynakları mı ele geçirecektik. Biz kendi işini kendi gören bir milletiz. Kadın erkek çocuk demeden gereğini yaptık. Yine yaparız yahut yapamaz eyvallah deriz. Ama bizim Türk olduğumuz gerçeğini asla ve asla değiştiremezsiniz. Bu nesil gider başka bir nesil gelir ve siz yine başaramadık dersiniz. Hep dediniz, hep de diyeceksiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)