3 Mayıs 2007 Perşembe

Fors kapanın elinde kalırsa


Memlekette havalı adam çok. Herkes bu kadar havalı, bu kadar güçlü, bu kadar hırslı olunca da kavga bitmez elbet.

Evet bizim asıl sorunumuz da bu aslında. Mazlum ayağına yatıp hafif palazlanınca cakalarından yanına yaklaşılamayanlar, disiplin ve ciddiyetleri ve de görevlerindenmiş gibi göstermeye çalışsalar da ellerindeki silahlarından gücünü alanlar, bıçkın delikanlıyım ayağına yatıp bir insanın canını alırken kahpelikte sınırları zorlayanlar falanlar filanlar.

Hani hep alçakgönüllü, mazlum derler ya yok abicim havalı milletiz biz. Solcusu ezilenin yanındayım der gider cahil görür, horl görür ezileni, hani "sizin yüzünüzden böyle" diye birilerini suçlar ama gizliden hatta ayan beyan havalara girer. Sağcısı ezilenleri ihya edicem der, ezilenin elindeki avucundaki üç kuruş paraya bile göz diker, söğüşler. O paracıklarla biner mersolara hava atar.

Şimdilerde kim daha havalı mevzusu o kadar büyüdü ki memleket meselesi bile oldu sonunda. Birileri fazla havalandı çünkü. Birileri kendilerini herkesin, her şeyin üstünde görmeye başladı. Doğal olarak başkaları devreye girdi. "şşşt sen bizi unuttun herhal" diye hatırlatma yapıyorlar bir bir.

Günümüzün mevzusu ikinci cumhurbaşkanlığı savaşı. Bülent Arınç gaptırmam demekte ısrarlı. Lakin Sezer ona "o iş yaş güzelim" dedi bile. Belli ki adamların seçime kadar bile tahammülü yok. Artık ne yapacaklarsa o süreç içersinde. Türkiş başkanlık sistemi çalışmalarına mı halal gelicek nedir.

Bu gün seçim kararı almış bir hükümetin gelecekle alakalı çok önemli mevzuları kısa bir süre içersinde oldu bittiye getirme çabalarını da gözlemliyoruz. Aslında erken seçim kararını alan da onlar değil yani doğal süreç zaten o yöne gidiyordu ama hava atma mevzusu işte. Obsesifleşmişler hepten.

Efenim neymiş, halk seçecekmiş cumhurbaşkanını, duruma göre 5+5 olabilirmiş cumhurbaşkanının görev süresi, 25 yaşında vekil olabilirmiş vatandaşlar falan filan.

Yani bu adamlar gündem manyağı yaptılar bizi. Her gün önümüze bir kemik atıyorlar biz de kemirip duruyoruz.

Ah be gözüm. Durum meydanda. Adam hazırım diyor. Alırım seni aşağı, bi rahat dur diyor. Sen daha hala kaşınıyorsun.

Bakınız bazıları cırlıyor. Efenim demokrasimiz yaralanıyormuş. Yahu düşüninki demokrasi bir adam. Bu adamın peşine bir kiralık katil takılmış. Katil işini bitirmek üzere. Adamın evine kadar girmiş. Polis ihbar almış. Evi basıp adamı kurtaracak. Siz daha hala diyorsunuz ki "olmaz bu haneye tecavüze" girer. Ananız size ne yedirdi içirdi sizi büyütürken merak içersindeyim.

Şimdi her işi kitabına uydurur yaparız diyenlerin arenasındayız. Bazıları da diyor ki kitap mitap tanımam kafamı attırmayın vururum balyozu kafanıza.

Hiç kusura bakmayın ama bunca zamandır olana bitene seyirci kalanlar, bunlar meydanı boş sandığında neredeydiniz. Ben de bu ülkede yaşıyorum. Meydan epey bir vakittir boş da aslında. Kadrolaşma o derece azıttı, sistemin organları o derece cıvıklaştı ki bu gün yaşadığımız her şey münferittir diye geçiştirilmeye çalışılıyor ve yesek de yemesek de zorla yutturuluyor.

Ülkede ekonomik atılımlar yapılıyormuş diye bir de göz boyanıyor. Doğrudur lale piyasası epey hareketlendi. Nerden geldiği belli olmayan bir para akışı da var tabi. Onlar bizim cebimize girmiyor ama olsun. Yahu o kadar sattık savdık yine de gırtlağımıza kadar borca
battık, borcu borçla ödüyoruz. Faizin günahı da bizim defterimize yazılıyor.

Velhasıl efendiler diyeceğim odur ki fors kapanın elinde kalmaz. Bir kere her şeyden önce balyoz var tepemizde. Ben derim ki kaşınmayın. Ha "olmaz öyle şey ben demokrasi şehidi olurum gerekirse" diye daha hala göz boyama çalışmalarınıza devam ederseniz gazanız mübarek olsun. Bana giren çıkan olmaz. Sonuçta ben bireyselci takılan bir insanım. Öyle tüketim manyaklığım yok misal, ya da başkalarının utançlarını da kendime dert edinen biri de değilim. Zaten evde takılmayı seven biriyim. Hani hapse atsalar misal orda da takılırım, otistik eğilimlerim var neyseki. İşkence olayına girerlerse misal o zaman sıçtık gerçi de kim beni ne yapsın o da ayrı. Tam da ab'ye girecektik tüh diyen enayilere de diyeceğim şudur ab gitsin kendine girsin.

Özgür olmayı kendine yakıştıramayan, özgür olunca ne yapacağını şaşıran insanlar üretti bu kültür. Bu kültürün değişmesi de kolay değil. Despot bir yönetimle de öğretilemiyor özgürlükler, demokrasi maalesef. Despot yönetimlerde bu yönetimi kendi çıkarına kullanacak küçük ağalar, baronlar da türeyecektir. Bu da değneğin öteki ucu işte.

Hangi ucunu istiyorsun diye soran yok neyseki. İşte zaten böyle bir rahatlık vardır esirlerde. Karar almak zorunda değildirler. Ama alınan kararların sonuçları direk onları etkiler.

Velhasıl hepimiz kendimizi her ne sanırsak sanalım tutsak alınmış, esirlik işiyle iştigal eden bireyleriz. Ne zaman ki kafamıza ampul sokmaya çalışanlara kafamızdaki şimşeklerle karşılık veririz, ne zaman ki bize silah doğrultana "bi kere indir o silahı, sen bana hizmet etmekle yükümlüsün" deriz ve ekleriz "bir gün sana ihtiyacımız kalmayacak" işte o zaman değneksiz, balyozsuz, zincirsiz günler başlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)