Bu sene eurovision manyaklığımı büyükada'dan eve koşa koşa dönerek ve bir arkadaşımın doğumgününü kaçırarak atlattım.
Dedim bu sefer 80'lerdeki gibi olsun. Ne çıkarsa bahtımıza bir müzik olayı izleyelim. Öyle önceden şarkıları 10 kere dinlemeler, not almalar, analiz etmeler, trend grafiklerini powerpoint'e yabıştırmalar olmasın.
Bunun için yanlış bir sene seçmişim sanırım çünkü final şarkıları gerçekten birbirinden güzel şarkılardı. Para verip alacağım tek eurovision ticari ürünü bu seneye ait olacak gibi. Her ne kadar Dita Dita gibi olmasa da ve Patricia asla Edith Piaf gibi içten şarkı söyleyemese de ışıltılı bir ziyafet sunmayı başardı Ruslar.
Lakin bir şarkı vardı ki tam sonlara doğru sahneye çıkan oğlanı görünce (tam anlamıyla oğlan) ve onun bastığı ilk on nota filan sonrasında dedim rekor kıracak bu şarkı. Eğer ki rekor kırmasaydı benim insanlığa dair kalan son umutlarım da yalan olacaktı.
İşte insanlar hangi dilde konuşursa konuşsun ve hangi kültüre ait olursa olsun sıcak, samimi, şirin ve sade ama gerçek bir şey görünce dayanamıyor ve "Beslenir ki bu!" deyiveriyor. O yüzden hala doğurulan bebekleri kesip yemiyoruz.
Alexander Rybak sahneye çıktı ve aşkı en saf, en ciladan ve hastalıklı tanımlardan uzak haliyle bize anlattı. Sanki az sonra kapıdan fırlayıp aşık olduğu kızı aramaya gidecekmiş gibi söyledi, çok görkemli bir müzikalin giriş şarkısı gibi çaldı.
Evrensel sosyolojik tespitler yapmama sebebiyet veren bu güzel şarkı ve onun beğenilmesi beni gerçekten mutlu etti. Çünkü bizler aşkı masallardan öğrendik ama bir şizofrenin kabusu gibi olan fransız filmleri, sıkıntılı, irinli obsesyonları anlatan "entelektüel" romanlar ve şiirler, bir de tüm bunların üstüne eklenen salt kazanmaya endeksli hayat mücadelesi stili yüzünden kaybettik.
Ama her şeye rağmen, takvimler 2009'u gösterse de, gerçek aşk yolunu bulup denize ulaşan nehir gibi kalbimize akmayı başarabiliyor. Ve biz onu görünce sadece sms atabiliyoruz:)
Bülend Özveren'in asabi ve çemkiren halini katarak araya attırdığı yorumlara ne diyorsunuz?
YanıtlaSilÇok haklı, öğretici ve sıkıcı buluyorum:p
YanıtlaSilHaklı çünkü komşu ülkelerin birbirini yaladığını (tabi akrabalık, zevk şundan bundan dolayı olabilir bilemem) hiçbirimiz inkar edemeyiz tabi bu arada gurbetçilerden oy dilenmek, azerbeycan vs. biz de az değiliz ki o da söyledi bunu.
Öğretici çünkü coğrafya dersi gibi bütün ülkelerin koordinatlarını veriyor. ABD'liler kendi ülkelerinin yerini haritada gösteremezken biz balkan, baltık vs ülkelerini direk çizeriz.
Sıkıcı çünkü SIKICI.