2 Ağustos 2008 Cumartesi

Düşmüşlüğe düşkünlük

Düşmüş lafı böyle bir loser gibi ya da lost gibi yani böyle güzel bir laf anlatamadım ama.

Gerçi benim gibi kullanan pek yok heralde bu lafı.

"Kötü yola düşmüş kadın" var misal. Ama böyle de değil. Gerçi bu kadınlara "düşmüş" de derler. Hani böyle artık koca bulamaz, işi bitmiş, beş para etmez, ıslah olmaz bundan sonra gibilerden. Bu parantez içi cümleler düşmüş insana bakış açısı işte. İşi bitmiş.

Düşmüşlüğe gizli bir düşkünlük vardır. Kıl payı yırtma sevincini yaşamak için mi bilinmez, direkten dönen binlerce tehlikeli hareket yapar insanlar. Kenar mahalle gülleri misal. Yani elbette bunlar heyecan arayışı, mazoşizm, yaşamdan sebeplenme arzusudur da. Ben anlatamayacağım gibi ne demek istediğimi:(

Misal bir trajedi çokça beklenmeyen, istenmeyen bir şeydir görünürde. Ama olsun diye de bekler insanlar.

Kaosa düşkünlük vardır aslında. Otobüs devrilmek üzereyken tekrar lastiklerinin üzerine otursa sanki karşıdan izleyenlerde gizli bir keşke devrilseydi, heyecan olurdu beklentisi gözlemlenebilir.

Ya da depremden çok korkulur da arada bir salladı mıydı heyecan olur. Enkaz altında kalsam da ama şöle bir kurtulsam şeklinde hayal kuran çok adam var bence. Olayı aktarış biçimleri, anlatmaları, yansıttıkları duygular o yönde.

İlişkilerde de olur böyle şeyler. Arada bir taraflardan biri çeker bi bombanın pimini. Aşk, aile, iş hepsinde var bu.

Canımız sıkılıyor bu gerçek. Çoğu bundan. Ama bir de sahip olduğu şeyleri riske atma sevdası var. Onları kaybetme korkusundan gibi sanki. Yani kaybetmedim, ben attım. Kovulmadan istifa etmek. Terkedilmeden terketmek gibi.

Bazı şeyler var. Üzerinde çok da kafa yorulacak şeyler değil. Sıkıntıdan onu bunu düşünüyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)