Renkler hayatımızın trafik lambalarında yanıp sönüyor. Bazen durmasını bilmiyor insan. Bir anda donuyor o saniyelik görüntü bir yerlerde. Ve götümüze patlıyor bilmem kaç dakika ve dahi yıl olarak götümüzde.
Birileri nerden buldukları meçhul cüppelerini giymiş tokmaklarını vuruyorlar kafana kafana. Aslında ben hepsini masun ilan edeli asırlar olmuş, onlar kesecekleri cezaya kafa yorarken.
Boğazında düğümlenip kalan ve yutmayı isteyip de yutamadığın binlerce şeyi kusarken buluyorsun kendini. Oysa minik bir bebeğin anlama, öğrenme merakından gibiydi belki de tüm bu boğulma sekansları. Masum, deneysel ve ölümcül.
Bu kadar tozun dumanın arasında, bir sürü sıvı transferi ve trajedi kurgularıyla, asla gerçekleşmeyecek gereksiz hayallerinin sıkıntılarını çekiyorsun başkalarının.
85 yıllık ve belki de göründüğünden eski ya da yeni bir çift göz sana anlatıyor "her şey berbat ama hikayem daha bitmiş olamaz" Dinliyorsun sanki katılır gibi. Sonra da katılıyorsun ona. İkna oluyorsun yaşamaya.
Sabah uyandığında yatağındaki derin çukura çekiyor bir şey seni.Uçurumdan düşmeden önce bir el seni yukarı çekebilir de, sana el sallayabilir de. Bilmiyorsun. Sadece bekliyorsun. Sesin kısılmış. Çığlık atamıyorsun.
Aradığını buldun mu küçüğüm? Sulara bakıp düşündüklerin, gökyüzüne bakıp düşlediklerin gerçekleşti mi? O tırtıl da sevdi mi seni, senin onu sevdiğin kadar?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)