Fransızlardan Clementine'dan beri nefret ediyorum. Ne var ki en çok nelerden nefret ediyorsak onlardan kocaman birer parça taşıyoruz içimizde.
Fransızlar sadece komedi çeksin istiyorum çünkü lanet filmleri insanlığı hasta etsin istemiyorum.
Bu gün İstanbul Film festivali maratonunun son gününde, sondan bir önce izlediğim film Catherine Deneuve'lü bir noel hikayesi.
Deneuve'ün olgunluk dönemindeki enteresan aile hikayeleri ile bezeli filmleri hakikaten göz alıcı. Zaten bu kadını izlememek imkansız. Bir de o tavır, o duruş, o mimik, o hareketler bir nedir lan? Orta yaşlı lezbiyen olma yolunda ağır adımlarla ilerlerken pek yardımcı olmuyor bunlar?
Film her zamanki gibi çoğunluğu sıradan ve renksiz olan fransızlardan değil de her an her şeyi yapabilecek, seçimleri konusunda kararsız, hayata karşı yenik ama dik duran fransız manyaklardan bahsediyor.
Yine önceden tahmin edemeyeceğimiz dialoglar, önceden kestiremeyeceğimiz hisler, garip bir akış, hiçbir karakterle özdeşleşemeyeceğimiz ama hepsinde kendimizden bir şeyler bulabileceğimiz hikaye.
Oyuncuların herbirini tek tek gözlerinden öpüyorum. Baktım yine bir şey çekmemişler. Kafa güzel değilken böyle performanslar ortaya çıkarmaları ancak mükemmellikle açıklanabilir.
Bu film 150 dakika arkadaşım. Hafif çatlak değilsen sıkılırsın. Çok çatlaksan yine sıkılırsın. Böyle bir film işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)